Arayın Çeviri İspanyolca
10,893 parallel translation
Pediatriyi arayın ve kuvöz getirin.
Llama a pediatría. Consigue una incubadora, de inmediato.
- Tamam, arayın ama size bunun bir Jet Li filmi için yazılan sert adam diyalogundan daha büyük bir zaman kaybı olacağını söyleyeyim.
De acuerdo, vamos. Pero ya os digo, que será una pérdida de tiempo más grande que escribir el diálogo de un tipo duro en una película de Jet Li.
Her yeri arayın.
Busquen por todas partes.
Gerçekten mi? Arayın.
¿ En serio?
Herkesi arayın!
¡ Revisa a todo el mundo!
Giriş çıkışları kapatın, her yeri arayın, unutmayın bir rehine arıyoruz, ona göre dikkatli olun.
Quiero ese patio bloqueado. Busquen todo, y recuerden, buscamos a un rehén, así que mantengan los seguros puestos.
Baştan sona doğru arayın. - Anlaşıldı!
Hagan una búsqueda de reloj.
Fazla yorgunuz, o yüzden sorun olmayacaksa... daha müsait bir vakit arayın.
Estamos bastante agotados, así es que si no te molesta... llámanos en un momento más conveniente.
Görüşmeler bitince arayın.
Llámenme después de los interrogatorios.
- Bir şeyler bulacağız. - Bulur bulmaz arayın beni.
Llámame tan pronto como lo hagáis.
Hemen şu dakika onu arayın ve o sinsi orospunun davetini iptal edin.
Ponla al teléfono en este maldito minuto... ¡ Y anula la invitación a esa bruja que se escabulle!
Güneş sembolleri arayın.
Busca símbolos del sol.
Ambulansı arayın.
- ¡ Llame una ambulancia!
- Pekâlâ, bir şey bulursanız arayın.
Vale. Llamadme si encontráis algo.
Arayın, bulun, yok edin!
¡ Encontrar, localizar, destruir!
Halılarınızı gıcır gıcır tutmak için Halıların Büyücüsü Dutch'ı arayın
* Para mantener tus alfombras más tiempo impecables * * Llama a Dutch, el mago de las alfombras *
Halıların Büyücüsü Dutch'ı arayın...
* Llama a Dutch, el mago de las alfombras *
Polisi arayın!
¡ Llamen a la policía!
- Ateşi yeniden yükselirse beni arayın.
Llámeme si le vuelve a subir la fiebre.
Cherchez la femme- - kadını arayın.
Está'cherchez la femme', buscar a la mujer.
Bir şey bulursanız arayın.
Llamad si encontráis algo.
Denizaltını geri arayın.
Retire la solicitud del submarino.
Google'da arayın.
Búscalo en Google.
Evini arayın.
Registrad su casa.
Parayı toplayınca arayın.
¿ Por qué no me llama en cuanto tenga el dinero?
Başka bir şey hatırlarsanız bizi arayın.
Escuche, si... recuerda algo más, llámenos.
- Val'i arayın.
Llama a Val...
Yüzbaşını arayıp bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz.
Podemos llamar al capitán y decirle que ha habido una amenaza.
Şeyi arasak... Pizzacıyı arayıp çok kalın sosisli pizza sipariş etsek ama çok kalın siklerden bahsetsek ya.
¿ Y si llamamos a la pizzería y pedimos una pizza de salchicha gruesa, aunque en realidad hablamos de nuestras vergas gruesas?
911'i arayın.
Llamen al 911.
- Polisi arayın.
- Tienen que llamar a la policía.
Bertie ve Rosamund Hala'yı arayıp her şeyi ayarladığını biliyorum.
Yo sé que usted hizo que todo suceda cuando llamaste Bertie y la tía Rosamund.
Olur, Donna'yı arayıp yeni ağını benden kiralayacağını söyledikten sonra.
Okay, luego de que llamemos a Donna y le diremos que estará utilizando una red que yo te presté.
İnsanın ruhsal rehberini arayışı kişinin özel gücü olabilir. Hem ruhsal hem fizikî anlamda.
La búsqueda del guía espiritual personal puede ser la fuente del poder especial perteneciente a una persona, espiritual y físicamente.
Bu yüzden Simon'ın dönüp arayışa çıkmasına seviniyorum.
Por eso me alegra que Simon regresara a realizar su búsqueda.
Bu arayışı esnasında Simon'ın başına gelmiş olabilir mi?
¿ Le pudo haber pasado algo así a Simon en su búsqueda?
Gecenin bir vakti arayıp o izlerken karısıyla yatmanı isterse, ne yapacaksın?
Si te llamo en la mitad de la noche, Para pedirte que vengas y tengas sexo con mi vieja mientras yo miro, ¿ Qué vas a hacer?
Siefert'i arayıp kayıt cihazını hazırlamasını söyleyeyim.
Llamaré a Siefert para que lo grabe.
Şu sokağı arayın.
Crucen la calle.
Şerifi arayın.
¡ Llamen a la comisaría!
Antivirüs programınız her yeri arayıp Makine'nin yerini bulmama yardımcı oldu.
Su programa antivirus me ayudó a encontrar la red para finalmente rastrear su máquina de una vez por todas.
Arayıp iyi olup olmadığını sormalısın.
Sí, deberías llamar y ver si está bien.
Kepner, 911'i arayıp üç numaralı hattaki aramanın yerini tespit etmelerini söyle.
Alguien... Kepner, llama al 911 y consigue que rastreen la llamada de la línea tres ahora.
Metro polisine buranın artık NCIS olay yeri olduğunu söyle McGee. Ducky'i arayıp gelmesini söyle.
McGee, dile a la Metropolitana que esta es ahora... una escena del crimen del NCIS.
0800'ü arayın.
Disca 0800.
Aldatsan, arayıp olduğun yer hakkında bana yalan söylerdin. Sen çok kötü bir kocasın.
De lo contrario, hubieras llamado para mentir sobre dónde estabas.
Hemen arayın.
... y ahora llama.
Onu arayıp sahneye çıkmasını söylemiş olmalısın ki bizim çıkmamıza gerek kalmasın.
Debes haberle llamado y haberle pedido que actúe para que nosotros no tengamos que hacerlo.
Bayan Durst tıp fakültesinde... dördüncü sınıf öğrencisidi. ve o sabah klinik dersine girmesi gerekiyordu... ancak arayıp kendini iyi hissetmediğini... gelemeyeceğini söyledi.
La Sra. Durst era una estudiante de cuarto año de medicina aquí, en la Facultad de Medicina Albert Einstein, y tenía una clase de clínica esa mañana, pero llamó diciendo que no se sentía bien y que no iría ese día.
Biri karakolu arayıp, generale, yaptığınız her şeyi anlatmış.
Alguien llamó a la comisaría y le contó al general todo lo que han estado haciendo aquí.
Ormanın bir o tarafını, bir bu tarafını arayıp duruyorlar.
Van por ahí, buscando por todo el bosque.