Arena Çeviri İspanyolca
6,806 parallel translation
Bu elemanlar şuradaki iri, uzun, kumlu heriften tırsıyor.
Estos tipos le temen a al grande, alto, y color arena de ahí.
Arena tam üzerimizde olmalı.
La arena debe estar sobre nosotros.
Açlıktan ölene kadar kum piranaları işimizi çoktan halletmiş olur.
Las pirañas de la arena nos cogerán antes que eso.
Sağlam ve kararlı, yumurta zamanlayıcı gibi
Bueno. Estable y preciso, como un reloj de arena.
- Beach Party ya da Gidget gibi filmleri severdi. İçinde mavi gökyüzü ve kumlu plajlar olan şeyler.
Le gustaban películas como Beach Party o Gidget, cualquier cosa con cielos azules y playas de arena
Eğer seni daha iyi hissettiriyorsa kafanı kuma sokabilirsin.
Tu sigue con la cabeza bajo la arena, si eso te hace sentir mejor.
Sörf, kum ve güneş.
, he visto las películas que vio : surf, arena y sol.
Herkes arenaya.
Todos en la arena!
Sadece ikimiz, plajda, boyunlarımızda kolyeler birbiriyle uyumlu keten tişörtlerimiz, ve kum ayak parmaklarımızı gıdıklıyor.
Solo nosotros dos, la playa, usando flores en nuestros cuellos, con camisas de lino iguales, la arena metiéndose en nuestros pies.
Millerce Katerina, millerce beyaz kum. Sakin dalgalar.
Miles, Katerina, miles de arena blanca, olas suaves.
Kumu ayağımda hissedebiliyordum.
sentir la arena en mis pies.
Metal bükerek pervaneleri eski şekline kavuştursak bile bu şeyi dışarı çıkartmak için tüm kumu kazmamız gerekir.
Quiero decir, que incluso si controlaras el metal para devolver la forma a las hélices, tendríamos que desenterrar este trasto de la arena. ¿ Estáis todos bien?
Durun biraz, o kum tepesi az önce hareket mi etti?
Un momento, ¿ esa duna de arena se acaba de mover?
Az önce motor odasındaki tüm kumu hava bükerek temizledim.
Acabo de usar el aire para sacar toda la arena de la sala de máquinas.
Hayır, ama gerekli malzemeyi bulabilirsek eğreti bir kum yelkenlisi yapabiliriz diye düşünüyorum. Tıpkı kum bükücülerin ulaşım için kullandıkları gibi.
No, pero puede que tengamos suficiente material para construir un velero de la arena improvisado, como los que usan los maestros de la arena para desplazarse.
Çok az kullanılmış kum yelkenlisi almak ister misiniz?
¿ Queréis comprar un velero de la arena casi nuevo?
Her neyse, biz çölün ortasında oynarken Columbia deneysel fiziğe âşık oluvermiş.
Igualmente, mientras hemos estado jugando aquí en la caja de arena, Columbia se ha enamorado de la física experimental.
Bilginiz olsun, ayrıca bozuk süt içerim toz yumağı yerim, ve iyi para verirseniz kedi kumu da yiyebilirim.
Así que ya saben, también bebo leche vencida, como pelusas, y por el precio justo, arena para gato.
Baban bu fotoğrafı çektikten sonra kumdan kalemi mahvetmiştin.
Justo después de que tu padre la hiciera, tú destruiste mi castillo de arena.
Harika... Arenaya gidelim, Resmi hale getir, ha?
Genial.. vamos al arena, lo hacemos oficial, no?
Önce bolca var gibi görünür, sonra aniden son birkaç kum kum saatinden akar gider.
Al principio parece que no tiene fin, y, de repente, el último grano se escurre por el reloj de arena.
- Kum fırtınasına kadar.
- Hasta la tormenta de arena.
Kum fırtınası bunu imkansız hale getiriyor.
La tormenta de arena lo impide.
Kamyona tırmanacağımı söyle, kumun altında gizli olduğunu söyle.
Di que subiré al camión, dile que está escondido bajo la arena.
Kabin tarafında olduğunu, kumu kazarsa bulabileceğini söyle.
Dile que está en la parte de atrás, que tiene que cavar en la arena para encontrarlo.
Oh, hayır, ben o şık perişan değil biliyorum, biz boyadık ama eğer sonra kumlanmış bunu bu sıkıntılı görünüm vermek için...
Oh, no, yo sé que no es elegante lamentable, pero si lo pintamos y luego con chorro de arena que para darle esa mirada angustiada...
Buna ek olarak bir sürü kum görüyoruz.
Uh, además de que, vemos un montón de arena.
Bazen ellerim o kadar çok titriyor ki tüfeğimi ateşleyebilmek için kolumu kum torbalarına sıkıştırıyorum.
A veces me tiemblan tanto las manos, que tengo que calzar mi brazo entre los sacos de arena para disparar.
Bana telaşlanacak bir şey olmadığını kumdaki resim misali dalgayla birlikte silinip gideceğini söylemeni istiyorum.
Solo necesito que me digas que esto es un alboroto por nada, que es una raya en la arena que se irá con la marea.
# Söylensin bu türkü uçsuz bucaksız kıyılarda # Dalgaların usul usul vurduğu # Beyaz kumsallar boyunca
Cantar en la playa, cuando sobre la arena blanca... la primavera canta suavemente.
Bikini giyerim diye düşünmüştüm. Ananas veya hindistan cevizi de getirmeyi düşündüm veya o kum dolu peynirimsi küçük şişelerden de.
Pensaba llevar un bikini, pensaba traer un coco o una piña... o una de esas pequeñas botellas cursis llenas de arena.
Bulduklarımın çoğu oyun kumu, sentetik çim ve pastı.
La mayor parte de lo que encontré eran restos de arena de sílice, hierba zoysia y óxido.
Noel Baba bilimsel açıklamalar yapmaz!
Línea en la arena. ¡ Santa Claus no hace la explicación científica!
Koyun saydım, uykulu şeyler düşündüm hatta Uykum Perisi'ni bile çağırdım.
Contar ovejas, tener pensamientos soñolientos. Incluso contraté al Hombre Arena.
Kum, kum, kum, kum, kum, kum ve iyi geceler.
¡ Arena, arena, arena, arena, arena, arena y buenas noches!
Sörf cilasına gömülü kum izleri tespit ettim.
He encontrado rastros de arena incrustada en la cera.
Adanın karbonatlı kumlarına göre daha yoğun silikat içeriyor.
Contiene un mayor nivel de carbonato de olivino que la mayoría de arena de la isla.
Alicia, bunlardan bahsetmek istemiyoruz,... ama kampanya süresince bunlarla çevrili olmandan korkuyoruz.
Alicia, que Don apos ; t desea traer estas cosas, pero son sólo miedo Vas a ser sacos de arena durante la campaña.
"Altın Yaprak" ödülü sadece en çok satan değil aynı zamanda mutluluk ve cesaret örneği olmalıdır. Hep bunu hedeflemelidir.
El ganador del oro en hoja no sólo ser un éxito de ventas, pero también ejemplifican la gracia y la arena, y debe estar dispuesto a hacer
Kedi kumluğunu küvete geri koydum.
Puse la caja de arena otra vez en la bañera.
Eskiler demiş ya... başarılarını taşlara, başarısızlıklarını kuma yazmalısın.
Bueno, hay un viejo dicho... talla tus éxitos en piedra ; y escribe tus fracasos en la arena.
Kumluğunu temizlememi mi istiyorsun bakayım?
¿ Necesitas que te limpie tu caja de arena?
Beni kumdan kaldırmaya çalışırken polisin üstüne düştüm. Yarı sakatım... Bu yerçekimine mukavemettir.
Estoy medio inválida, caí sobre el policía mientras me levantaba de la arena.
Güneş, kum, sıcak, mavi deniz...
Sol, arena, calor, aguas azules...
Ufak, ani yarlar oluşturabilir.
Puede causar un pequeño agujero espontáneo, especialmente en la arena.
Akışı engellemek için kum torbaları koyuyoruz fakat akıntı çok güçlü.
Estamos poniendo bolsas de arena para contener el flujo, pero la marea es muy fuerte.
Uygun matkapları var ama kum aşırı derecede dengesiz.
Tienen los taladros adecuados, pero la arena es increíblemente inestable.
Bu yumuşak kumda dakikalar içinde ona ulaşırlar.
En esta arena suave, lo alcanzarán en minutos.
Ben de günün birinde herkesin saygı duyduğu biri olmak istiyorum. Korkulan bir silah olarak değil Sunagakure'nin Kazekage'si olarak bir saygı.
Yo también quiero convertirme en alguien en quien un día los demás puedan confiar. sino como Kazekage de la Aldea Oculta de la Arena.
Zapt etsin diye biraz kum torbası koydum ama...
Bajé una bolsas de arena para tratar de contenerlo, pero...
Orası kum havuzuna dönmüş.
Parece una caja de arena.