Aun Çeviri İspanyolca
142,219 parallel translation
Ve henüz, işte buradayız.
Aun así, aquí estamos.
Yine de bu çok zekice bir hamle.
Aun así, es una jugada inteligente.
Sıradan bir hayat sürdürebileceğine hâlâ inandığın için böyle düşünüyorsun.
Es por eso que aun crees que puedes tener una vida ordinaria.
Artık onu öldürmek için daha çok sebep var.
Aun más razones para matarla ahora.
Kısa süre önceydi ve sana büyük yaran oldu ama oğlun beni hayal kırıklığına uğratıyor.
Hace poco, y con gran ganancia para ti, y aun así, tu hijo me defraudó.
Konuşmak istese bile...
- Aun si quisiera...
Hala yarım mil var.
Aun así son 800 metros.
Hücreye atın, onunla işim henüz bitmedi.
Enciérrele, aún no he acabado.
Henüz bilmiyorum.
Aún no lo sé.
- Hayır, daha değil.
- ¡ No! Aún no.
Hâlâ saf olanlar dışında tabii, doğru değil mi Henry?
Excepto aquellos que aún son puros, ¿ no es cierto, Henry?
Yalnızca buradaki insanlar henüz bunu bilmiyor.
Solo que la gente aún no lo sabe.
İşin henüz bitmedi.
No has terminado aún.
Yalan söylüyorsam iki gözüm kör olsun.
Pero con cada hora juntos me doy cuenta que te vas empobreciendo aun cuando te cobro menos de lo normal.
- Ne demek istediğini anlamadım.
Aún hay gente que me llama así, sí. ¿ Cómo estás, Charles?
Kontrolü kimde? Onu kim yönetiyor?
Estás aún más cerca de tu objetivo, Bryan.
Bir sabah uyanırım ve kendimi bir gecede lisans, sendika ve vergilere boğulmuş hâlde bulurum. Canımı yakmak için hiç beklemediğim bir düzine yol daha bulur.
Me despierto un día y veo que tengo problemas con mis licencias con sindicatos, impuestos y ya tiene otra docena de maneras de dañarme de las cuales no sé aún.
Bunu hâlâ istiyorsun, değil mı?
Aún lo deseas, ¿ no?
- Vale henüz açılmadı.
El valet no está en servicio aún.
Zor seçimler yapmamıştık biz.
Aún no habíamos elegido.
O mesele kapanmadı aslında.
Esto aún no termina.
Senin yerinde olsam, yaklaşımım seninkinden de sert olurdu. Ama karşında duruyorum, yani tam tersini yapmam gerek.
Si yo estuviera en tu lugar propondría mi plan de forma aún más agresiva pero mi posición es otra, debo actuar a la inversa :
Hâlâ aşık olabilir miyim diye görmek için geri döndüm galiba.
Creo que regresé para saber si aún era así.
Evet, huzuru korumak için onu rüşvet verdim ama yine de beni harcamak çok hoşuna gider bence.
Y, claro, le pagué para que me dejara en paz, pero debo creer que aún así adoraría hacerme daño.
Hileli kredi başvuruları, sendika rüşvetten satıcılara kazık atmak ve maliyetleri kendi hesabından düşmek.
Aplicaciones de préstamo fraudulentas, sobornos a sindicatos neutralización de vendedores, y aún así cargas los gastos a tu cuenta.
Bir adam olmasaydı hala hipodramda olurdum. Bir kumarbaz.
Aún estaría ahí si no fuera por cierto tipo, un apostador.
Neden Thayer'la konuştun ki zaten?
Más importante aún, ¿ por qué dirigirte a Thayer siquiera?
İhtilafa düşmekten endişelendiğin için bunu bana söylemekten çekinmişsin.
Aún así, me dijo que no dudaste en recomendarlo por no sé qué conflicto.
Üçünün de telefonu kapalı. Köprü geçiş kartını veya kredi kartlarını henüz kullanmadılar.
Los tres teléfonos están apagados y aún no han usado el pase ni las tarjetas de crédito.
Bu cinsiyet zamirleri henüz alışamadım.
Aún no me acostumbro a eso de los géneros.
Yani bu kişinin hâlâ bir kalbi olabilir.
Entonces hay esperanza de que aún tenga corazón.
Henüz sabit disklerine format atılıp vicdan işlevlen silinmemiş bence.
No sé si su disco duro haya sido formateado aún para borrar su consciencia.
- Henüz bilmiyorum.
Aún no lo sé.
- Kayda değer bir şey yok.
Ninguna aún.
- Henüz hazır değilsin.
- Aún no estás lista.
Hala barış sağlayabiliriz.
Sé que aún puedo hacer las paces.
Birkaç gün oldu Olga henüz dönmedi.
Ya pasaron varios días y Olga aún no regresa.
- "hala bilmiyorum." Henüz çok erken!
- Aún no lo conozco bien. ¡ Es muy pronto!
Ancak bu hatıralar hala canlı.
Pero estos recuerdos aún permanecen.
- "Hala bakire mi?"
- ¿ Ella aún es virgen? - Por supuesto.
Julia Roberts romantik komedi filmi açılışı yaptığından beri bu ilk buluşmam olacak.
Esta es la primera cita a la que voy desde que Julia Roberts aún podía protagonizar una película romántica.
Hala zamanım var.
Entonces aún tengo tiempo.
Yine de akbaba sopasına ihtiyacınız oluyordu.
Por supuesto, aún así necesitas tu palo de buitre.
İlk olarak, henüz adını koymadık.
Primero, aún no hemos hablado de etiquetas.
Kaybettiğimize hâlâ inanamıyorum.
Aún no puedo creer que perdimos.
Duyduğuma göre buralarda çok varmış. Ve bazılarının stokları hâlâ duruyormuş.
Oí que hay unas cuantas por aquí y... algunas aún están abastecidas.
Hâlâ aktif bir füze var mıdır sence?
¿ Aún hay un depósito de misiles activo?
Strigoi ve onların kahrolası işbirlikçileri henüz ateşlenmemiş bir füzeyi bulmuşlar mıdır?
¿ O los strigoi y sus imbéciles colaboradores ya... encontraron los misiles que aún no han sido disparados?
Ya da daha kötüsü. Belirtiler ne?
O peor aún. ¿ Cuáles son tus síntomas?
Dönüş yolunda, acımı dindirmek için hâlâ tahıl alkol satan bir yolcu hanında durdum.
En el camino de regreso, cuidando mi dolor, paré en un restaurante de carretera que aún servía alcohol de grano.
15 dakika sonra da trafik olacak.
En 15 minutos aún será la hora pico.