Avalon Çeviri İspanyolca
317 parallel translation
Carson ve Avalon Caddesi kesişimi.
Carson con Avalon
Avalon ve Garrison.
Y The Avalon y The Garrison.
- Neyse... Vampire Weekend'in Avalon'da gizli bir şovu var ve kuzenim bana VIP bileti buldu.
De todos modos, el vampire weekend representa este espectáculo secreto el avalon y mi primo me consiguió entradas VIP.
Polise taş, tuğla ve şişelerle saldırdılar 100 kadar polis memuru 116. Cadde ve Avalon Bulvarı civarındaki dört blokluk alanı kuşattı.
Asaltaron a la policía con piedras, ladrillos, botellas antes de que unos cien policías cerraran las cuatro cuadras en el área de la calle 1 1 6 y el Avalon Boulevard.
Şimdi de Washington'daki Avalon Dağı'nda bulunan bilim editörümüz Eric Parker'a bağlanalım. Eric?
Vamos a ver al editor científico Eric Parker, en el Monte Avalon. ¿ Eric?
Oradan da, helikopterle Avalon Dağı'na gideceğiz.
Y desde allí, un helicóptero nos llevará hasta el Monte Avalon.
Cascade bölgesindeki, hala aktif olan yanardağların incelenmesi konusunda bir gelişme yok. Bu dağlara Avalon Dağı da dahil.
No hay planes de exploración de los volcanes de la Cordillera de las Cascadas, incluyendo el Monte Avalon.
Avalon Dağı'nda, 11-13 Kasım 1994 tarihleri arasında yaşanan olaylarla ilgili tek kayıt ise, yaşadıklarım.
Y de los sucesos que tuvieron lugar en el Monte Avalon en 1994, no queda más constancia que mis notas.
Ben Avalon Vakfı'ndan Larry Barrington. Burada bir durum var.
Soy Larry Barrington de la Fundación Avalon.
Bu akşamki ilk konuğumuz... Frankie Avalon.
Nuestro primer invitado de hoy es Frankie Avalon.
Oh, Avalon, parlak Avalon, benim aptal olduğumu düşünme.
Ay, mi Avalon bravía No crean que es bobería
Burası Avalon, Kral Arthur'un kendisinin dinlenme yeri.
Esto es Avalon, donde descansan los restos del rey Arturo.
Burası Avalon, Yuvarlak Masa krallığının gölgesi.
Estamos en Avalon, donde estaba la Tabla Redonda.
Gün batımında Avalon Limanı'nda olacağız.
Te encantará. Atravesaremos Ia bahía de avalon al atardecer botellas de champaña a bordo.
"AVALON'DAN RÖTARLI ZİYARET"
BABYLON 5 3X13 "ENVÍO PERDIDO DE AVALON"
Beni tedavi etmek için Avalon Adası'na götürdüler.
Me llevaron a la isla de Avalon para curarme.
Hanımlar bu gerçekleşene kadar onu Avalon'a götürüp tedavi edemezlerdi.
Las damas no podía llevarlo a Avalon, no podían curarlo hasta que se hiciera esto.
Sylvester Fitch, 109 Avalon köşedeki kahverengi ev, üst kat.
Sylvester Fitch, 109 Avalon casa marr � n en la esquina, segunda planta.
Biz buradan Avalon'a döneceğiz.
Estamos aquí para desactivar Avalon.
Bu tepelerin ardında Avalon denen bir ada var.
Más allá, detrás de las colinas hay una isla llamada Avalón.
Arimathealı Joseph gibi Avalon'a gittim Kutsal Kadeh'le değil ama benim için çok değerli bir şeyle.
Como José de Arimatea, fui a Avalon. No a recobrar el Santo Grial, sino algo más valioso para mí.
Avalon'da ayna yoktur.
No hay espejos en Avalon.
Bahse girerim ki uzaklığı... Ne yaptığını gördün mü? Mackinaw adasındaki dansa... gittiğimizi hatırlıyor musun Red? Mackinaw.
¿ Te acuerdas, Red, cuando íbamos a bailar a Avalon en Macana Island?
Tek ilgilendikleri konu ya makyaj ya da Frankie Avalon'dur.
Si no se trataba de maquillaje o de Frankie Avalon, no les importaba.
Sadece Frankie Avalon'un filmlerinden öğrendiklerim.
Solo lo que aprendí en las películas de Frankie Avalon.
AVALON'UN SİSLERİ
LAS NIEBLAS DE AVALON
Buna eminim, çünkü ben Avalon adasının rahibesi Morgaine Le Fey'im. Ana Tanrıça'nın eski dini burada doğmuştu.
Yo debería saber, ya que soy Morgana La Vidente sacerdotisa de la Isla de Avalon donde nació la antigua religión de la Diosa Madre.
Barbar Saksonlar ülkemizi yağmalıyor Hıristiyanları ve Avalon'un inananlarını öldürüyorlardı.
Los bárbaros sajones irrumpieron en mi país matando a cristianos y a seguidores de la diosa de Avalon.
Hıristiyanları ve eski dine inananları büyük bir lider birleştirmedikçe Britanya barbarlara mahkumdu ve Avalon da yok olmaya.
De no ser por un gran líder que unió a cristianos y a adeptos de la antigua religión Britania sería de los bárbaros y Avalon hubiese desaparecido.
Avalon'un gücünden zevk alıyordu.
A ella le encantaba el poder de Avalon.
Üç kız kardeşin en büyüğü olan Viviane Avalon'un Yüksek Rahibesiydi ve Ana Tanrıça'nın dünyadaki sesi.
La mayor de las tres hermanas Viviana era la Gran Sacerdotisa de Avalon y la voz de la Diosa Madre en la tierra.
Tek bir amacı vardı Avalon'u Saksonlardan korumak.
Ella tenía sólo un propósito salvar a Avalon de los sajones.
Damarlarında Avalon'un kanını taşıyan biri.
Alguien que lleve sangre de Avalon en sus venas.
O sözü sen ilk önce Avalon'a verdin.
Se Io juraste primero a Avalon.
Bu çocuğun Avalon'dan olmasını istiyorsan o zaman bu muhteşem yeni kralı sen doğurabilirsin.
Si quieres que este niño nazca de Avalon entonces puedes parir a este nuevo gran rey tú misma.
Damarlarımda en az onun kadar Avalon kanı akıyor!
Al igual que ella, ¡ tengo a Avalon en mis venas!
Şunu bilmelisin Igraine benim papazlarım, senin Avalon rahibelerinle bir tutuluyor olmaktan hiç hoşlanmıyorlar.
Debo decírtelo, Igraine a mis sacerdotes no les agrada que tu sacerdotisa de Avalon tenga igualdad de condiciones con respecto a ellos.
Eski inanç sizin dininizi kabul ediyor başrahip ama sizin papazlarınız, Avalon'un gücünü reddediyor.
La antigua religión contiene la suya, obispo pero sus sacerdotes niegan el poder de Avalon.
Sizi tanıştırmama izin verin, Uther Pendragon eşim Cornwall Düşesi. Avalon'un Hanımı'nın kız kardeşi Igraine.
Uther Pendragon, permítame presentarle a mi esposa Lady Igraine, duquesa de Cornwall y hermana de la Dama de Avalon.
Ama Saksonları Cameldun'da durdurmak üzere yola çıktığında Avalon'un sihri işlemeye başladı.
Pero cuando partió para mantener a raya a los sajones en Cameldun la magia de Avalon comenzó a funcionar.
Onu kurtar, Avalon'u kurtar.
Sálvalo, y salva a Avalon.
Ben de ilk defa, Uther Pendragon'la yüz yüze geldim ve Avalon'un gücünü anlamaya başladım.
Por primera vez, vi a Uther Pendragon frente a frente y empecé a comprender el poder de Avalon.
Kral Uther, Saksonları tek başına püskürtecekti ve Avalon, Tanrıça'ya inanan birisi tarafından kurtarılacaktı.
El rey Uther, solo, haría retroceder a las hordas sajonas y Avalon sería salvada por alguien que creía en la Diosa.
Ve ayrıca Avalon'da yetişmesi için Morgaine'i bana vermelisiniz.
Y con esto debes darme a Morgana para entrenarla en Avalon.
Avalon desteğini geri çekerse ne kadar dayanabilirsin sence?
¿ Cuánto tiempo crees que mantendrás el trono si Avalon retira su apoyo?
Biz esrarengiz adayı sarmalayan göle yaklaşırken... Avalon'un koruyucuları sessizce tepelerde belirdi.
Los guardianes de Avalon aparecieron silenciosamente en las cimas cuando nos acercábamos al lago que encierra la misteriosa isla.
Avalon'un sınırlarında.
En las fronteras de Avalon.
Burası Avalon mu?
¿ Esto es Avalon?
Orası Avalon mu?
¿ Aquello es Avalon?
Ama Avalon onun altında, arkada sislerin içinde.
Pero Avalon está abajo, detrás sumergida en la niebla.
İşte Avalon...
Estamos en Avalon.