English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ A ] / Aynısından

Aynısından Çeviri İspanyolca

1,588 parallel translation
Telefonum çalmadan, arkadaşımın istediğinin aynısından alabilir miyim?
Antes que llegue mi llamada. ¿ Podría tomar lo mismo que mi amigo, por favor?
Aynısından.
- Lo mismo.
Ben de aynısından alayım, yanında da armut tatlısı.
Tomaré lo mismo con una pera "pochee".
- Sen de aynısından ister misin?
- Querías esto, ¿ así?
İyi fikir. Seninkinin aynısından.
Lo mismo que tú, buena idea.
Benim de aynısından var da.
Tengo exactamente el mismo.
- Aynısından.
- Lo mismo.
Seninkinin aynısından hem de.
Alquilé un coche, que es igual al tuyo.
Aynısından burada da var.
La misma bifurcación, la primera, aquí.
Evet, Biz bunun aynısından bir gömlek arıyoruz
Sí, estamos buscando otra camisa igual a esta.
Bay Morrison`daki beyin tümörünün aynısından çıkmış.
Tiene el mismo tumor cerebral que tu paciente el Sr. Morrison.
- Senin vazgeçtiğin şeyin aynısından.
- A lo mismo.
Hemen hemen bu kasabadaki herkesin üzerinde çamur var, aynısından.
Bastante suciedad hay en este pueblo, así que adelante.
Tamam, um, bende aynısından alacağım.
Vale, quiero eso.
Bana da aynısından, dostum.
Somos dos, amigo.
Ertesi gün çıkıp aynısından aldım.
Asi que, al dia siguiente, sali y compré uno parecido
Aynısından bir tane daha.
Otro Star con Ginger.
Çünkü aynısından uçakta da var. Ve tek yapmam gereken telefonu tuşlamak.
Si, porque hay una justo en su avión, y todo lo que tengo que hacer...
Aynısından yok burda zaten.
No veo el correcto aquí de todos modos.
- Aynısından.
Tomaré lo mismo.
- Aynısından.
Yo también.
Aynısından onda da var.
Es de él. Tiene de los mismos cuchillos.
Aynısından bir tane daha yaptırabilirim.
Podría encargar otro que fuera exactamente igual.
- Aynısından ikişer tane alacağım.
- Comeré dos de lo mismo.
Fieldcrest Mücevheratta kullandıkları camın aynısından aldım. Sanırım cevabı buldum.
Así que traje un cristal del mismo tipo que el de la joyería Fieldcrest y creo que tenemos la respuesta.
Özür dilerim, genelde Earl ne alırsa aynısından alırım.
Lo siento, siempre pido lo que pide Earl.
Aynısından bende de var.
Yo tengo uno como ese.
Tamam, kılıçbalığı alayım. - Ben de aynısından alayım.
- Bien, entonces pez espada.
Betty'nin ne yediğini öğren ve bana aynısından iki tane sipariş ver.
Averigua lo que Betty va a comer para el almuerzo y... ordéname dos de esos.
Bende de aynısından var.
Tengo el mismo modelo.
Buradakinin aynısından.
Quiero decir, lo sé...
Çünkü evinde, senin üzerinde çıkan uyuşturucunun aynısından bulundu.
Pues hayamos las mismas drogas en su casa que la policía encontró en la tuya.
-'bu not TD tarafından korkutucu bir durumda yazılmıştır.'- aynı el yazısı.
- Este es TD escribiendo desde un punto escalofriante - Es la misma letra
Saçından tutup ben de aynısını sana yapayım mı?
Supongo que yo lo hago, ¿ eh? , ¿ con tu puto pelo?
Her neyse. Ben de böylesine aynı türden bir öğrenci yapısıyla. çocuklarımızı çeşitliliği olan bir toplumda yaşamanın faydalarından mahrum bırakıyoruz.
En fin, creo que teniendo un grupo de estudiantes homogéneos privamos a nuestros hijos de los beneficios de vivir en una sociedad diversa.
Çünkü Tommy'nin tartışmada yaptığından sonra ondan gelirse yine aynısı gibi gözükecektir.
Porque luego de lo que Tommy hizo en el debate parecerá más de lo mismo si proviene de él.
Bazı kurnaz doktorlar, tuvalet oturağından herpes kapmanızın imkânsız olduğunu söyleyeceklerdir fakat hastalık ortaya çıktığında apış aranızla yüzünüzü aynı havluyla kurulamamanızı söylerler.
Algunos doctores políticamente correctos le dirán que es imposible infectarse en el asiento de un sanitario, pero también le dirán que no use la misma toalla para secarse la entrepierna y la cara durante un erupción.
İspanya ve Afrika'nın her tarafından toplanmış değişik renk ve ırkların ama aynı amacın ordusuydu bu!
Traído de toda España y África, era un ejército de diferentes colores y credos. Pero unidos por un propósito común.
Onlarda Vargas kardeşlerdeki paranın aynından varmış.
Significa que Leo y Sienna estaban moviendo el mismo dinero que los hermanos Vargas.
Ona listemden ve bütün o "ÖCÜ" yanlış anlaşılmasından bahsettim... ve farkettim ki, eğer çocuklarla yetişkinlermiş gibi konuşursanız onlar da size aynı şekilde saygıyla yaklaşıyorlar.
Le expliqué el tema de la lista y todo el malentendido del hombre de la bolsa a Albie y me di cuenta que si les hablas como adultos a los niños ellos te tratarán con el mismo respeto.
En azından ben de aynısını yapabilirim.
Es lo mínimo que puedo hacer.
- Aynısından üç tane bende.
- Tres de lo mismo.
Sel basan evsizlerin sığınağından boğulmaktan kurtulan üç hastamız var ve tahta bir saattir hâlen aynı.
La gente hará cualquier cosa para resguardarse de la lluvia. Hay tres casi-ahogados en una inundación de un refugio - y eso no ha cambiado desde hace una hora.
Sadece yaklaşık olarak on dakika süren sahnenin... uzun olmasından ve bir sürü ayrıntıyı içermesinden değil,... aynı zamanda özenle, dikkatle, titizlikle hazırlanmış bir sahne olmasından dolayı. Ve aynı zamanda da seyirci konumunda olan bizleri tanımladığı için.
Quedé profundamente impresionado, no sólo por la duración de la escena, que tiene casi 10 minutos, o por los detalles de la limpieza, etc, sino también por el cuidado meticuloso con que es realizada, y también por nuestra identificación como espectadores.
Her gün aynı restorana gelip, aynı yere oturan ve hep aynı yemeği ısmarlayan şu garip, saplantılı hastalarından mısın yoksa?
¿ Acaso eres uno de esos "raros" compulsivos... que siempre van al mismo restaurante,... y se sientan en la misma silla, y comen la misma comida todos los días?
Benimkinin aynısı olan bir ödev, adı Rory Finch olan ve okulun e-postasını kullanan biri tarafından İnternet'e yerleştirilmiş ama o isimde bir öğrenci hiç olmamış.
De hecho, una publicación como la mía fue colocada en una página con la dirección rory.finch @ hearstcollege.org una dirección de correo de Hearst pero nunca hubo un estudiante con ese nombre.
Amanda'nın ajandasından ve Jill'in Palm'inden öğrendiklerime bakarsanız, Aynı kuru temizleyiciyi, aynı araba şirketini kullanıyorlarmış, İkisinin de aynı donmuş yoğurt ve çekilmiş Mocha'ya karşı zaafiyetleri varmış.
Basado en el planificador de Amanda, y un listado en la Treo de Jill usaban la misma lavandería, el mismo vendedor de autos ambas amaban el yogurt congelado y los batidos de moca y en dos semanas, Jill iba a dar una clase de fotografía en la universidad.
1 Ekim, aynısından.
1 de Octubre, más de lo mismo.
Çünkü ders kitabından sana ödev verebilirim sen de onları defterine not edersin ve sınavda da aynısını yazarsın.
Porque puedo daros varias páginas del libro de texto, las copiáis en vuestros cuadernos, y luego las reproducís mecánicamente en un examen.
Aynısı, ama araba kazasından.
Lo mismo, pero por un accidente de auto.
Ölüm sertifikalarına doğal yollardan öldükleri aynı doktor tarafından yazmış.
Todos Vivian en un lugar llamado Summer View Senior Living Center. Bien, mientras los certificados indican que murieron por causas naturales todos fueron firmados por el mismo médico.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]