English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ A ] / Açtım

Açtım Çeviri İspanyolca

6,684 parallel translation
- Bütün cesedi açtım.
Abrí el cuerpo entero.
Bir restorana yatırım yapmıştım, battı. Sonra da kendi kayıt şirketimi açtım.
Invertí en un restaurante y en mi propio sello discográfico.
Açtım.
Tenía hambre.
Frank Winter'a dış hat açtım bugün.
Hoy he tenido a Frank Winter en una llamada al exterior.
- Senin için restoran açtım, ibne.
Abrí un restaurante por ti, imbécil.
Sahte bir Bayan Hoover profili açtım.
Creé un perfil falso de la Srta. Hoover.
Zihnini açtım ve içeri giriyorum.
Te he abierto la mente y estoy entrando.
- Açtım.
Ya lo estás.
- Tamamdır açtım.
- Está bien, no... oh, ahí estamos.
Buharla açtım.
La abrí con vapor.
Evet de, bunun için çok geç, aslında, çünkü zaten açtım.
Demasiado tarde, ya lo he hecho.
Aylar sonra ben... Ben televizyonu açtım ve Bağdat'ın üzerine yağan bombaları gördüm.
Así que meses después, yo... encendí la televisión, y vi bombas cayendo Bagdad.
MySpace'i açtım tekrar ve Jack'i buldum.
Fui a MySpace y la espalda y tengo Jack.
Sürekli çalıyordu, bende açtım.
No paraba de sonar, así que lo cogí.
Wilson'ın şişesini açtım elime birkaç tane aldım ve yuttum.
Sí, Martin, abrí la botella de Wilson, puse un par de pastillas en mi mano y luego las tragué.
Şarabı ben açtım.
Abrí el vino.
Telefonu açtım.
La contesté.
Yani, bizimkini değil ama, diğer tüm hücreleri metal bükerek açtım.
Quiero decir, no para nosotros, ¡ pero he controlado el metal y he abierto todas las otras celdas!
Onlara kalacak bir yer verdik, kapılarımızı açtık. Ama bakın bize nasıl karşılık verdiler.
Las trajimos les dimos un hogar, una familia, y ¿ cómo nos lo pagan?
Kendi açtığım bir dava Holden'ınki kadar dikkat çeken ve sansasyonel olan bir dava politik olarak bana zarar veriyor.
Y teniendo un caso en el que me involucré, un asunto tan famoso y sensacionalista como es la libertad de Holden que me está perjudicando políticamente.
Olivia'yla eski mevzuları açtığım için özür dilerim.
Mira, siento que tengas que regresar a la misma vieja mierda de Olivia.
Avukatlarımız şirketin açtığı davanın pek itibarlı olmayacağına karar verdi.
Nuestros abogados dicen que la demanda de la compañía criónica no procede.
Jason, kameranı açtın mı? - Adi göğüs kamerası.
Jason, ¿ encendiste tu cámara?
Ama kapıyı açtıramadım.
Pero no me abrió la puerta.
Onunla yaptığım iş bana kapıları açtı ben de şimdi onlara başka bir şey veriyorum.
El trabajo que hice con él me introdujo, y luego les propuse algo más.
Dr. Jennings'in ölümüne yol açtığı ile ilgili saçma teori konusunda mı?
¿ Eso es tu ridícula teoría de que alguien le programó para matar al doctor Jennings? No.
İlk açtığım zaman gelen kutusunda 6 mesaj vardı.
La primera vez que abrí mi bandeja de entrada, tenía seis mensajes.
Onu aradım ama telefonu Eva açtı.
Le llamé, y ella contestó su teléfono.
- Konuyu açtığım için özür dilerim.
Siento haberlo mencionado.
Gözümü açtığı için ona borçlandım.
Se lo debo por hacerme entenderlo.
Mal varlığı paylaşımında atılan imzaları geçersiz kılmak için dava açtı.
Me demandó, para anular un acuerdo de separación de bienes ya firmado.
Hayır, kusura bakma ama bu çizimler başımıza kötü şeyler açtı.
No, lo siento. Esos dibujos han conducido a cosas bastante horrorosas.
"Peki, fırtına gelene kadar takılalım." diye düşündük. Bir şişe konyak açtık.
dijimos, esperemos a que venga la tormenta, y abrimos una botella de brandy
Açtılar ve biri " Aman Tanrım.
Lo abrieron y "oh, dios mio ¡ Es hierba!".
Adliye memurun olarak, tüm varlığım tüm bildiğim bu ana yol açtı.
Como tu oficial del tribunal, todo lo que soy, todo lo que sé ha llevado a este momento.
Her halükârda... Başınıza açtığım dertler için lütfen beni bağışlayın.
En cualquier caso por favor perdónenme por la molestia que le he hecho pasar a ambos.
Gençliğimizde senin başına açtığım dertler için özür dilerim.
Siento habértelo hecho pasar tan mal cuando éramos jóvenes.
Neden paraşüt açtıklarını anlamadım.
Me pregunto por qué desplegaron el paracaídas.
Avukatlarım zaten dosyayı düşürmek için dava açtı.
Mis abogados ya han presentado una demanda para que retiren los cargos.
Kutuyu açtıktan sonra bu slalom pistinde sürüp etrafında dolanıp geri gelmek zorundayım.
Tengo que conducir este curso de slalom, girar a su alrededor, y volver después abro este cuadro.
- Güneş açtı mı?
- El sol está saliendo.
Espheni kardeşlerimize kucak açtığımızda mesafe kaydedildi.
Habrá progreso cuando nos unamos con nuestros hermanos Espheni.
Başına bu işi açtığım için üzgünüm.
Lo siento hice subir de trabajo.
Bir kere takipçi sapığa kapını açtın mı tüm romantizm ölüyor.
Es muy triste. Es como si una vez que dejas entrar al acosador, muere todo el romanticismo.
Daha küresel görüşlü bir toplumun temelleri atılırken dünyayı küresel farklara açtığım için minnettar olduğumu söylesem?
¿ Qué tal si estoy agradecida por la oportunidad de exponer al mundo a una variedad de culturas diferentes mientras avanzamos hacia una sociedad de pensamiento más global?
O zaman mühendisleri çağırıp açtıralım.
Entonces, llamen al ingeniero para que los desbloquee.
Onları açtığımda, Blitzer bizim kocaman yaşlı zaman girdabımıza milyarlarca yıl geleceğe gönderilecek.
Los enciendo, el Blitzer queda atrapado en un gran vórtex antiguo, billones de años en el futuro.
Başka bir depozito $ 5K senin için açtığım market hesabına.
Deposité otros $ 5K en ese mercado monetario cuenta que abrí para ti.
Benim adımı kullanarak bir randevu evi mi açtınız?
¿ Abriste una casa de prostitutas en mi nombre?
Benim ailemden kimse gelmemişti, ama Helen'in ailesi bizi şehirdeki en güzel restorana götürdü. Babası 200 dolarlık bir şarap şişesi açtırdı. Arkadaşlarımızla birlikte hepimiz çok heyecanlıydık.
Nadie de mi familia había venido, pero los padres de Helen nos llevaron a los dos al mejor restaurante de la ciudad, y su padre compró una botella de vino de 200 dólares... y después todos nuestros amigos se emocionaron.
Bunu garsona da söyledin ve başımıza iş açtın.
También le dijiste eso al mesero, ¡ y entonces fueron problemas!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]