English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ A ] / Aşıklar

Aşıklar Çeviri İspanyolca

1,993 parallel translation
Oradaki tüm aşıklar için.
Para todos los amantes.
Aşıkları birleştirmedin, ancak ayrılık tohumları ektin!
¡ No unes a los amantes, pero siembras discordia!
Aşıkların Fedakarlığı
Para "El Sacrificio del Amante".
Aşıklarından biri mi?
- ¿ Uno de tus tantos amantes?
Tamam. Siz genç aşıklar onu 24 numaralı hücreye götürün.
De acuerdo, tortolitos, llevadlo a la celda 24.
"Maryland, aşıklar kentidir".
Espera, Marilyn es el para los amantes.
Aslında Virginia o, "Virginia, aşıklar kentidir".
Es Virginia, en realidad Virgina es para los amantes.
Yani 35 senedir, annenin, aşıklarını mı öldürüyordun?
¿ Durante 35 años has matado a los hombres de tu madre?
Ancak bana kalırsa bu onun, aşıklarıma olan öfkesini gizleme şekliydi.
Lo cual en mi opinión era una excusa para desquitar su ira por tener otros amantes.
Başka birisinin yalnız bir yeniden başlangıcının oldukça travmatik oluğunu izleyip daha yeni keşfetmişken birbirine dokunamayan aşıklar birlikte yapılan başlangıcının heyecan verici olduğunu öğrenmenin mutluluğunu yaşıyordu.
Tras descubrir recientemente... que ver como alguien intenta empezar de cero solo... puede ser bastante traumático, los amantes que no se pueden tocar se alegraron de comprobar... que comenzar de cero juntos era emocionante.
Onlar lise aşıklarıydı.
Fueron novios de secundaria.
Onun elini tuttuğu zaman aşıkları mutluluktan ölür.
Cuando les coge sus manos, sus amantes mueren sonriendo.
Hiç saygı göstermediniz, ne bana.. ne diğer müzik aşıklarına, ne müzisyenlere... ne de elinde çubuk olan adama.
Eso fue una completa falta de respeto hacia mí para los demás amantes de la música, para quienes tocaban y para el tipo con el palo.
Aşıkların kavgası, kıskanç koca.
La pelea del amante, marido celoso.
Dünyanın diğer tüm ünlü aşıkları ;
De entre todos los amantes del mundo :
O ve Ben lise aşıklarıymış.
Ella y Ben estaban enamorados en la escuela.
Gecenin bir yarısında, dairelerinden çağrılan genç aşıklar da yaşamalı.
Y los jóvenes bienintencionados y enamorados que son sacados de su departamento en la mitad de la noche deberían salir sin rasguños.
Ama hala, Dillon halkı, futbola aşıklar.
Si, pero en cualquier caso, la gente de Dillon adora el futbol
İnsanlar futbola aşıklar, bunu değiştirmeye çalışma.
En Dillon la gente ama el fútbol, hay poco que hacer.
Hey, talihsiz aşıklar.
Oh, hola, pareja sin suerte.
Veya en iyi ilacın, dürüstlük... olduğunu anlamış, aşıklar olabilir...
O un par de amantes que descubrieron que la honestidad es la mejor medicina.
Eminim gizli aşıkların vardır ama.
Estoy seguro de que tienes amores secretos.
O kasvetli şehvaniyet nadanlarındır, aşıkların değil.
Es la sensualidad de los ignorantes, no la de los amantes.
Oymacı kaleminle toprağı sürüp aşıkların derdine derman meyve veren ağaçlar yetiştirdin.
Resquebrajasteis el suelo con vuestro punzón y un árbol salió. Su fruta fue la panacea para los amantes.
Sen ölünce bütün aşıklar öldü.
Con vos, todos los amantes han muerto.
Tarlada buluşan aşıkları.
Amantes en el campo.
- Sanırım biz eşcinsel aşıklarız.
- Creo que somos amantes gay.
Eşcinsel aşıklar olmadığımızı.
Que soy hetero y no soy gay.
- Merhaba aşıklar.
- Hola amantes.
Bu konuda Sayın Kardinal, yapmaya çalıştıklarınız boyunuzu aşıyor.
En ese caso Vuestra Eminencia, parece que conseguísteis exceder vuestros límites.
Benim günlü yüce efendim, aşırılıklarınızı kınamak bana yakışmaz. Ah bağışlayın onlardan söz etmemi! Ülkenin gözbebeği olan yüksek kişiliğinizi böyle çoban kılığıyla gizlerken, beni, bu basit kızcağızı bir Tanrıça gibi süslediniz.
Señor, mi gracioso señor su alta persona, adorno máximo del reino que usted ha disminuido con esos vestidos galantes, y a mí pobre doncella humilde, ataviada como diosa...
Teksas, Columbus'un yanında yer alacak, ağırlıklarından kurtulacak ve sonra asıl olay başlayacak.
Texas se aliara con Columbus, olvidaran sus diferencias... y entonces ocurrirá el evento principal.
Vampirlerin yaptıklarından sonra aşırı sinirlenen birilerini hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas a alguien que estuviese inusualmente furioso por lo que esos vampiros le hicieron a tu bar?
Eğer yargıcı hayatlarından endişe ettikleri için, isyana mecbur kaldıklarına inandırabilirlerse, evet asılmayacaklar.
Si logran convencer a un juez que fueron forzados a amotinarse por temor por sus vidas, entonces no.
Çünkü her zorluğu aşıp buraya ulaşmak için yapmak zorunda kaldıklarınız tam da büyük bir sanatçı olmak için gereken şeylerdir.
Porque Io que debió hacer para superar eso y terminar aquí es exactamente Io que hace falta para ser grandioso.
Kendi açımdan, bu aşırı duygusal yoğunluğun içinde bu inanılmaz strese nasıl katlandıklarını düşünüyordum.
A mí me pareció que eran muy emocionalmente inteligentes en cómo ellos estaban lidiando con todo bajo tanto estrés.
Senin saçmalıklarına inandığım için asıl boku yiyen benim.
Jodido estoy yo que me pongo a creer en todas las huevonadas que me dices.
Yani, inanç farklılıklarımız önümüzde aşılamaz bir engel oluşturuyor. Açıkçası...
Así que, como ves, nuestras diferencias de religiones han creado un insoportable obstáculo, que para ser bien franco es...
Birçok aşılanmamış ağaç çeşitli hastalıklar sebebiyle hiç meyve vermezken, olgunlaşan meyveler de çürümüş vaziyettedir.
La mayoría de los árboles ya no dan fruta, otros ya empiezan a declinar, porque todos ellos tienen enfermedades para tratar.
Bu onları aşırı derecedeki çiftleşme içgüdülerini açıklar.
Eso explica su hiperactivo instinto de apareamiento.
Eyalet başkentine taşındın çünkü sahtekârlıkları ve hileleri açığa çıkarmak aşık olup kahve dükkânlarında hikâyeler yazmak istiyordun.
He pensado que podríamos tomarnos algo en el agua.
Yanlarında başkası olmadan, bütün engelleri aşıp, bu iki cesur arkadaş, beraber, hastalıklarını yendi.
Juntos, estos niños han vencido a su enfermedad... Solos el uno con el otro, y superando las dificultades... Estos dos valientes amigos...
Kendilerine çok fazla siyah erkek asılınca kilo aldıklarını anlıyorlar.
pero saben que si se engordan los negros les caen encima.
Ve aşırı aşağılıkların varlığına inanıyorsak ki inandığımızı düşünüyorum. O zaman karşı aşırı ucun varlığını da kabul etmek zorundayız.
Y si creemos en la existencia de la suprema imbecilidad cosa que sospecho que hacemos entonces también tenemos que aceptar la existencia del extremo opuesto.
Sadece deniz aşırı şirket görevleri için eğitim yaptıklarını iddia ediyor.
Reclama que sólo entrena para misiones de compañías internacionales.
Yengeç ve balıklar tarafından aşırı derecede parçalanmış.
Demasiado degradado por cangrejo y pescado.
Ufak mikron parçacıkları saatlerce havada asılı kalabilir diyor.
¡ Aquí dice que las partículas de ricina quedan suspendidas en el aire durante horas! - ¡ Es eso! ¡ Estamos jodidos!
- Ona aşıktı. Anna ile tanıştıklarında, Jake berbat bir haldeydi.
Existe este rumor que corre por el colegio, y es que tú y Ricky...
Bu cinsel sadiste işlemez. Uyguladıkları şiddette aşırıya kaçarlar.
Eso no funciona para un sádico, ellos se excitan con el terror de sus víctimas.
Para borçtan yaratıldığı ve bankalar vasıtasıyla dolanıma girdiği için insanlar asıl borçlarından kopartılmakta, günlük giderlerininin karşılığı olan parayı kazanmak için rekabete girmeye zorlandıkları bir dengesizlik yaratılmaktadır.
Y, como todo este dinero se crea a partir de deuda, y se circula al azar a través del comercio, la gente se puede desprender de sus deudas originales. Y existe un desequilibrio donde gente se ve forzada a competir por trabajo para poder atrapar suficiente dinero del circulante para cubrir sus costos de vida.
Bağlılıklarımız canlı türlerine ve gezegenedir.
Nuestra obligación de sobrevivir y florecer no solo es por nosotros mismos / as sino también por ese cosmos tan antiguo y vasto del que venimos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]