Aşığım Çeviri İspanyolca
4,685 parallel translation
Sana deliler gibi aşığım.
Estoy tan enamorado de ti.
Sana aşığım ve seni seviyorum.
Te amo y me gustas.
Kocama aşığım.
Amo a mi esposo.
İşime aşığım.
Amo mi trabajo.
Ve arkadaşlarıma aşığım.
Y amo a mis amigos.
Ayrıca Dash Gardiner'a aşığım.
Además, estoy enamorada de Dash Gardiner.
Tamam, ama aşığım diyebilir misin?
Vale, pero, ¿ dirías que estás enamorado?
Harika, çünkü ben aşığım.
Eso es genial, porque estoy enamorado.
Birine yıllardır aşığım ama o beni arkadaş olarak görüyor.
¿ De qué demonios estás hablando, Anteojos?
Aslında şu an, başkasına aşığım. Yani bir sorun yok.
La verdad es que estoy enamorado de otra persona, así que estamos bien.
Aslında, şu an başkasına aşığım.
La verdad es que, ahora estoy enamorado de otra persona.
Benim genç aşığım. İnanması zor tabii.
Mi joven admirador, si es que puedes creerlo.
Benim Lifetime Orijinal filmim Kardeşimin Katiline Aşığım'daki tertibi alacağız.
Tomaremos la trama de mi película original de Lifetime... "estoy enamorada del asesino de mi hermano".
Clark. Ben sana aşığım.
Clark... estoy enamorada de ti.
Ben sana aşığım.
Te quiero.
Onunla yatamadım çünkü sana aşığım.
No pude acostarme con él porque estoy enamorada de ti.
Lucrezia'ya aşığım. Belki sen anlayamıyorsun.
Amo a Lucrezia, quizás tú no puedes entender- -
Bill, ona aşığım.
Bill, estoy enamorado de ella.
Ona liseden beri aşığım. Doğru olan şeyi yapmak istedim.
Estuve enamorado de ella desde el instituto... quiero hacer lo correcto.
Binanızdaki bir adama aşığım.
Estoy enamorada de un hombre de su edificio.
Hala aşığım.
Aun lo amo.
O benim aşığım değil, Gracie.
No es mi galán, Gracie.
Zavallı ama yüzsüz sekretere aşığım.
Eso esta por verse, Me gustaría hacer una declaración de emergencia de amor a mi pobre pero descarada secretaria.
Asıl bizim yaptığımız seks seksten öte bir şeydi.
Nuestro sexo era sobre algo más que sexo.
Günün bu geç saati için özür dilerim, Bayan Cooper anladığım kadarıyla Andrew'ün difteri-boğmaca-tetanoz aşısı gecikmiş...
Pido disculpas por lo tardío de la hora, señora Cooper. Entiendo Andrew que es tarde para su vacuna contra la difteria-tos ferina...
Yayının asıl amacı insanlara gerçekte ne yaptığımızı göstermek.
La idea del podcast es enseñarle a la gente lo que realmente hacemos.
Fakat asıl benim gibi sıradan bir insana Erişilenler'in gücünü vererek Dünya'yı kurtarmamı sağladığınız için size minnettarlığımı sunmam gerekiyor, sayın büyükelçi.
Pero si soy yo el que debe darle las gracias, embajador, por dar a un ser humano normal y corriente como yo el poder de los Reach, el poder de salvar al mundo.
Belki elimde gizli bir silah vardır, kolumun altında sakladığım bir as bu kasabadaki sihir üzerine tam kontrolümü sağlayan bir şey.
Tal vez tenga un arma secreta, un as bajo la manga, algo que me da control completo sobre toda la magia en este pueblo.
Çünkü insan aşığı babası barımın amına koydu ve etkileme işi sıkıcı.
Porque, amante de los humanos, su papi arruinó mi bar y encantar es aburrido.
Evet, ama asıl "zugzwang" mesajı telefon kulübesindeyken bana iletildi yani sadece davalarımızı takip etmiyor yaptığımız her şeyi takip ediyor.
Sí, pero el mensaje original de Zug Zwang me lo dio en la cabina, lo que significa que no solo está siguiendo nuestros casos, sino todo lo que hacemos.
Ön araştırmalarımız bize metanın akış borusunda aşırı basınçtan dolayı, ateş aldığını gösteriyor.
La investigación preliminar señala... que el metano se incendió en los conductos de presión... por una sobre presurización.
Hiç köpek aşığı biriyle karşılaştın mı?
¿ Conociste a algún amante de perros?
Beni cezalandırdığını mı sanıyorsun? Çocuklarını cezalandırıyorsun asıl.
Crees que me estás castigando pero estás castigando a tus hijos.
Sana aşığım.
Estoy enamorado de ti.
Babalar gününde çektiğim ızdırabı içime atıp kendi kendime "Tamam, yaptığım şeyin cezası, bedeli bu" diyordum ama asıl bedeli çok yakında ödemem gerekeceğini bilmiyordum.
Sientes una punzada en el día del padre, te la tragas, te... dices a ti misma, vale, este es el precio que estoy pagando. Hay una factura mucho más grande, y llega su vencimiento.
Topladığımız parayla, korkunç hastalıklar içindeki 4000'i aşkın muhtaç çocuğa aşı yapabileceğiz.
Con el dinero que consigamos, podremos inmunizar a más de 4,000 niños necesitados contra unas enfermedades en verdad horrendas.
İşte o zaman benden para aşırdığını anladım.
Y fue entonces cuando me di cuenta de que has estado robándome.
Sana sırılsıklam aşığım.
En que estuve muy enamorado de ti.
Doğruyu söylemek gerekirse, asıl soru kim olmadığım değil.
Sinceramente, la pregunta no es quién soy yo.
Artık aşık olmadığımıza göre üniversiteye içim daha rahat gidebileceğim.
Va a ser mucho más fácil irme a la universidad ahora que ya no estamos enamorados.
Asıldığınızda boynunuz kırılmaz mı?
¿ No te rompes el cuello si te cuelgas?
Temsilci, kuzen ya da damat olunca istediğini yaptığını, asıl işi ise başkalarının üstlendiğini sanardım.
Pensé que cuando el agente era un primo o el yerno... tenía muchas libertades, pero que otros hacían el trabajo.
Ben nişanlandığımda, Reginald'a öyle aşıktım ki, hasta gibiydim.
Cuando me prometí, estaba tan enamorada de Reginald que me sentí enferma.
Bedenim bir tapınak ve sen tapınağımı vampir aşığı yarağınla kirlettin.
Mi cuerpo es un maldito templo y tú lo has contaminado con tu verga amante de vampiro.
Okyanusu aşıp ana vatanımıza her şeyin başladığı yere gidiyor.
A través de océanos, al continente madre donde todo comienza.
Anladığım kadarıyla, hayatında sadece bir kişiye aşık olmuş. O da cinayete kurban gitmiş.
Solo ha estado enamorado de una persona en toda su vida, al menos por lo que yo sé, y fue asesinada.
Bunu yaptıktan sonra, ben... Senden arkadaşım olmanı ve aşık olduğum adamın bir canavar olmadığı konusunda bana güvenmeni istemek zorunda kaldığıma inanamıyorum.
Y después de hacer eso, yo... no puedo creer que tenga que pedirte que seas mi amiga y créeme la persona de la que me he enamorado, él... no es un monstruo.
Bir zamanlar asıl zorlu işin Bilim Kulübü Başkanlığı'na aday olmak olduğunu sanırdım.
Solía pensar que funcionando para el Club de Ciencia del Presidente era un desafío.
Hala aşığını mı arıyorsun?
¿ Aun buscando a tu galán, verdad?
Kaçınılmaz başarısızlığınızı boş verin siz asıl, işimizin, rızkımızın, üniformamızın ve şehirde olduğumuz kırılgan konumumuzda her şeyi ortaya çıkaracak parlak ışığı düşünün.
Que no le importe su inevitable fracaso, sino la deslumbrante luz que arrojará en nuestro trabajo, nuestro sustento, nuestro uniforme, la frágil posición que ocupamos en esta ciudad.
Aşırı çene çaldığım için koca karılar gibi olduğumu söylerler ama...
Sé que la gente dice que soy como una mujer mayor en la familia... porque hablo demasiado, pero...