English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ B ] / Bagel

Bagel Çeviri İspanyolca

322 parallel translation
Hip Bagel'de masalara bakarken bulduğum bir kızdı.
Cuando la conocí, era camarera en el Hip Bagel.
Bagel bekle.
Espera, Bagel.
- Ne Bagel?
- Que, Bagel?
Dinle Bagel, sende girmelisin.
Escucha, Bagel, deberías apostar.
Bagel basketbol bahsimi duymuş.
Bagel escucho sobre mi apuesta de básquet.
Şurdaki eşek Bagel, tüm hesabını kapattı.
Ese burro ahí, Bagel, pago toda tu cuenta.
Sana olan borcumu Bagel mi ödedi?
Bagel pago el dinero que te debo?
Çok teşekkürler Bage.
Muchas gracias, Bagel.
Tamam, ama sana birşey söylemeliyim Bagel.
Ok, pero tengo que decirte algo, Bagel.
Eğer güzel düşlerin yoksa, Bagel, kabusların vardır.
Si no tienes buenos sueños, Bagel, tienes pesadillas.
- Hip Bagel. 9'da açıyorlar.
Ah, el Pan de Moda. Sí, abren a las 9 : 00.
Bak, Bagel'i yakaladılar.
Atraparon a Bagel.
Naziler Bagel'i yakaladılar. Ona gaz basacaklar.
Está en la perrera.
- Bagel mı? - Bagel.
¿ Y Bagel?
Bagel!
¡ Bagel!
Bagel?
¡ Bagel!
- Nerede o?
¡ Bagel!
Bakar mısınız?
¡ Bagel!
Yarım üzümlü simit kaldı herhalde.
Creo que hay medio bagel.
-... greyfurt... Krem peynirli simit ve mısır gevreği.
Toronja, bagel con queso crema... y copos de maíz.
Hayatım boyunce "küçük tatlı ekmek" leri bu şekilde yapan birini görmemiştim.
En toda mi vida nunca vi a nadie preparar un bagel así.
- Yo, bana bir bagel ve krem peynir ver.
- Deme un bagel y queso para untar.
- Bagel da ne?
- ¿ Qué es un bagel?
Belki bir fincan espresso için bir kafeye uğrardınız, New York Times'ın pazar baskısını ve, kahvaltı için taze ve sıcak bagel alırdınız.
Pararían en una cafetería para tomar un espresso, comprarían la edición dominical del New York Times y unos bagels recién hechos para el desayuno de mañana.
Bageli nereden biliyorsun?
¿ Cómo sabes qué es un bagel?
Simit de ister misiniz?
¿ Qué tal un bagel?
- Kahve? Bagel?
- ¿ Quieres café?
Neyse. Bagel, haşhaş tohumu, çavdar ekmeği, susam, soğan ve sarımsak getirdim.
Bagels, semillas de amapola, centeno, sésamo, cebolla, ajo.
Sadece 37.50 dolar alıyorum ve buna pizza ve tatlı da dahil.
Sólo cobro $ 37,50 y recibes una pizza de bagel y postre.
- Üzümlü bagel.
- Son los de pasas.
Bagel yok. Bagel yok. Bagel yok.
No compre bagels, no compre bagels.
Hey, Bagel yok. Bagel yok. Bagel yok.
No compre bagels.
Dün gece bagel makinesine sabotaj yaptım.
Saboteé la máquina de bagels.
- Yine de bagel yapabilir miyiz?
- ¿ Podremos hacer bagels?
Bagel yok, bagel yok, bagel yok, Bagel yok, bagel yok.
No compre bagels, no compre bagels.
Bilmem. Ben ve Charlie bir yere davet edecektik. Ve bagel dükkânına girdik..
Charlie y yo la llamamos y resultó ser una tienda de bagels.
Orada simit satmadıklarını biliyor muydun?
No hay bagel.
Bir tane bile bulamazsın.
No hay señales de bagel.
- Simit yok mu?
Tiene bagel?
Tamam mı? Donat'ın içindeki delik gibi ama bagel.
Como hoyos de donas, pero de bagels.
Çünkü artık Bagel King'den de yasaklısın.
- Porque ahora también tienes prohibido ir a Bagel King.
Çörek diyeceğim ama, o dündü galiba.
Diría que un bagel, pero creo que fue ayer.
- Her bir çöreğini.
- ¿ Hasta el último bagel?
Kahvem, bagel'larım ve ev ilanları olan gazetem var.
He traído café, bollos y una revista inmobiliaria.
Le Bagel'a hoşgeldiniz.
Bienvenidos a Le Bagel.
- Bagel!
Disculpen.
- Affedersiniz.
¡ Bagel!
Şuna da bak.
Mira, Bagel 2.
Bagel II, ha?
¿ Te gusta el perro?
- Bagel'de oturuyor.
El Sr. Levin, el de los "bagels".
Poğaça, kahve?
¿ Quieres un bagel, café?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]