Bağlıyorum Çeviri İspanyolca
973 parallel translation
- Information Please * programını bağlıyorum.
- Yo le daré información.
Seni bağlıyorum, tamam mı?
Le pondré el cinturón.
Aslında seni 6 ay bağlıyorum bu kez ürün alabilecek misin diye görmek için.
Lo que hago es invertir en ti durante seis meses para ver si esta vez consigues una cosecha.
- Ayakkabımı bağlıyorum.
- Atarme el zapato.
Bekleyin, sizi bağlıyorum.
Un momento, ahora le paso.
Yine de gayet iyi hâldeler. Bunu da, iyi geliştirdikleri tembelliklerine bağlıyorum.
Su vitalidad es debida... a su completa entrega a la indolencia.
Gemi doktoru ona bakana kadar buraya bağlıyorum.
- Lo ataré hasta que lo vean en el barco.
- Gülleri budayıp bağlıyorum.
- Estoy podando e injertando rosas.
Sizi santral şefine bağlıyorum.
Le pongo con la operadora jefe.
Polisi bağlıyorum.
Enseguida.
Her şekilde elini kolun bağlıyorum.
Tomo tanto de ti.
Bir saniye lütfen, Bir saniye, size bağlıyorum.
Un momento. Ya mismo le paso.
Kristo'nun elini kolunu bağlıyorum!
¡ Un escudo! ¡ Tengo a Kristo parado!
Bay Irving Klinger, sizi Londra'dan Bay Edgar Klinger'e bağlıyorum.
¿ Señor Irving Clinger? Su llamada con el señor Edgar Clinger en Londres.
- Tatlım bu piyese şunun şurası 85 bin dolarcık bağlıyorum.
Querida, para montar esto, he invertido una misera : 85 000 dólares.
Bağlıyorum, Bay Riton.
Lo llamo don Ritón.
Bunu mutasyon sürecine bağlıyorum.
Será un proceso de mutación.
Arayan kişileri bağlıyorum.
Le paso una llamada.
Bağlıyorum.
Le paso con él.
Resepsiyonu bağlıyorum.
Le paso con recepción.
Siyah ile beyazı, eski ile yeniyi birbirine bağlıyorum ben.
Soy una combinación de blanco y negro, de lo nuevo y lo viejo. Tengo un pie en los dos campos.
Hattını bağlıyorum.
Ahora te pongo.
Başka birine bağlıyorum.
Lo comunico con otra persona.
- Bekleyin, bağlıyorum.
Consolidated Life. Le paso.
Bağlıyorum.
- Feliz Navidad.
- Bir saniye bekleyin bağlıyorum.
- Un segundo, le pongo.
- Bayım, Roma'yı bağlıyorum.
- Señor, línea con Roma.
Telefonunuzu dedektifin ofisine bağlıyorum.
- Páselo al despacho del capitán.
Temiz bir bez bağlıyorum.
Te consigo un nuevo pañal.
Sizi dahili hatta bağlıyorum, böylece burayı ve Omaha'yı duyabileceksiniz.
Lo pondré en el intercomunicador para que lo oigamos aquí y en Omaha.
Şimdi koşula bağlıyorum sözümü.
Le pondré una condición a la promesa.
Aramayı bağlıyorum.
Ahora le paso.
Rabbi gözlüyorum, Ruhum rabbi gözlüyor. Umut bağlıyorum O'nun sözüne.
Espero al señor, mi alma espera y su palabra espero.
Mesaj, Kaptan, konuşmacıya bağlıyorum.
Un mensaje, capitán. Conectaré el altavoz.
Gözüm bağlı yapıyorum! "
¡ Lo hago con los ojos vendados! "
Bu nedenle, bana verilen yetkiyle... 85-E numaralı yönetmelik... ve duruma ilişkin diğer yönetmeliklere bağlı olarak... şeriflik görevine geçecek kişiyi açıklıyorum. Mükemmel derecede cesareti olan, topluma güven veren, Bottleneck'in gururu...
Por lo tanto... por el poder que me otorga el estatuto 85-E... y demás estatutos relacionados con el mismo... nombro por la presente para el cargo de alguacil... a ese dechado de valentía... ese baluarte de su comunidad... el orgullo de Atascadero... el Sr. Washington Dimsdale.
Ve şimdi... Senin krallığına... bağlılık yemini edeceğim... artık krallığımızdaki her şey senin... bu halı hariç, onu kendime saklıyorum.
Y ahora, me inclino ante ti... porque eres rey, y nuestro reino entero te pertenece, menos esa alfombra, que guardo para mí.
Bu emre bağlı olarak, alayın komutasını birliğine dönen Yüzbaşı Kirby York'tan alıyorum.
Por lo tanto, tomo el mando de este regimiento. Relevo al capitán York que vuelve con su escuadrón.
En bağlı kulunuz kalarak ayrılıyorum sizden.
- Humildemente me despido.
Bense iyiliğimden mi, belamı aradığımdan mı, öyle vermişim ki kraliçeye kendimi, çevresinde dönen bir yıldız gibi, her hareketimde bağlı kalıyorum ona.
Y en cuanto a mí, sea para mi dicha o mi tormento,... ella es tan fundamental en mi vida y mi alma que, como estrella que sólo en su esfera se mueve,... no puedo pasar sin ella.
- Dr. Marvin'e katılıyorum : - Olaylar birbirine bağlı.
- Acepto la conclusión del doctor sobre la conexión de los hechos.
Hemen bağlıyorum.
Déjeme transferir la llamada.
Sizi bir ajana bağlıyorum.
Le pondré con un agente.
Bağlıyorum.
- Conferencia desde Omaha.
Tamam, bağlıyorum.
Ahora le paso.
- Dışarı çıkmak için çarşafları bağlıyorum.
- ¿ Adónde quieres ir?
Ayrım yapmıyorum, bir görüşe bağlı değilim.
No me importa cómo sea.
Onun bağlılığı tartışılamaz bile. - Bunu dikkate alıyorum, Onbaşı.
Su lealtad es incuestionable.
- Ben kuşak bağlıyorum!
- ¡ Yo llevo una faja!
Hoparlöre bağlıyorum.
Pondré el altavoz.
- Bağlıyorum.
¿ La ve, Enterprise?