Başka bir şey daha var Çeviri İspanyolca
596 parallel translation
Anne. Sana söylemek istediğim başka bir şey daha var.
Madre, tengo que decirte otra cosa.
- Biz başka bir şey daha var.
- Tenemos algo más.
Yapmayacağım başka bir şey daha var.
Hay algo más que tampoco haría.
Başka bir şey daha var.
Entonces te falta aún algo más.
Sana vermek için başka bir şey daha var.
Tengo algo más para darte, también
Veya muhtemelen, başka bir şey daha var.
O podría tratarse de otra cosa.
Ayrıca bu sabah endişe edecek başka bir şey daha var.
Tengo otra preocupación.
Başka bir şey daha var.
Y también hay algo más.
Sanırım unuttuğum başka bir şey daha var.
Creo que olvidé otra cosa.
Müzede gördüğüm başka bir şey daha var.
Aquella noche en el museo vi algo más.
Hazineleri istiyorum evet ama istediğim başka bir şey daha var.
Quiero tesoros, sí. Pero también algo más.
Clint, sana söylemeyi unuttuğum başka bir şey daha var.
Y Clint, se me ha olvidado decirte otra cosa.
Kaptan, Kaptan, burada başka bir şey daha var, dinleyin.
¿ Capitán? Capitán, ahí fuera hay algo más. Escuche.
Bildiğim başka bir şey daha var.
Todavía sé.
- Başka bir şey daha var. - Hayır.
- Traigo algo más.
- Binbaşı, başka bir şey daha var.
- Mayor, una cosa más.
Başka bir şey daha var.
Aquí tienes algo más.
Başka bir şey daha var.
Y hay otra cosa...
Ve Scout... biliyor musun, sana hiç söylemediğim başka bir şey daha var...
Y Scout...
Garip olan başka bir şey daha var.
Hay otra cosa extraña.
Başka bir şey daha var.
Hay algo más que me vendría bien.
- Başka bir şey daha var.
- Hay algo más.
Canımı sıkan başka bir şey daha var Ed.
Hay otra cosa que me tiene preocupado, Ed. ¿ Sí?
- Beni üzen başka bir şey daha var.
- Pero hay algo más.
Anlamakta zorluk çekeceğiniz başka bir şey daha var.
Hay otra cosa que tal vez le sea difícil entender.
Kaptan, başka bir şey daha var.
Y capitán, hay algo más.
"Hayır küçük bayan, aklımda başka bir şey daha var" dedim.
"No, señorita, hay una cosa más en mi mente"
Başka bir şey daha var, bilmediğin bir şey.
Pero hay algo que desconoce.
Başka bir şey daha var.
Quiero decir, hay otra razón.
- Orada başka bir şey daha var.
- Hay algo más.
Beni kaygılandıran başka bir şey daha var.
Hay otra cosa que me preocupa.
Elbette başka bir şey daha var.
Claro que hay algo más.
Söylemek istediğim başka bir şey daha var, bu işten hoşlanmıyorum.
Y te diré otra cosa, no me gusta que hagas eso allá,
Başka bir şey daha var.
Hay algo más.
Daha başka bir şey var mı?
- ¿ Algo más?
Daha önce tartisilacak baska bir sey var.
Antes hay que hablar de otra cosa.
Bir başka önemli şey daha var... en azından benim için.
Hay otra cosa importante, es decir, para mí.
Geçen hafta sürekli benim hakkımda konuştuk bu defa olmaz! Bir şey daha var. Hadi başka bir şeyden bahsedelim!
Y otra cosa : no hacemos más que hablar de mí, ¡ cambiemos de tema!
Daha başka bir sürü güzel şey var. Baba.
Siempre quise comprarlo para ti, y muchas otras cosas agradables también.
Teşekkürler. Başka bir şey daha var.
Una cosa más.
Benimle ortak olmana karar vermene sevinmemin başka bir nedeni daha var. Eskisi gibi genç değilim, Elizabeth'in iyiliği için şirkete birinin bakmasını istiyorum. Tek sahip olduğum şey o.
La otra razón que me alegra de que te asocies conmigo Stephen, es porque yo ya estoy viejo y necesito una mano firme para que lleve el negocio, para la seguridad de Elizabeth, es lo único que tengo.
Başka bir şey daha mı var?
¿ Es que hay alguna más?
Başka bir şey daha var.
Otra cosa.
Başka bir şey var mı? - Bir şey daha, efendim.
- Sólo una cosa, señor.
Başka bir şey daha var... 200 milyona ne dersin?
¿ Te interesan 2 millones?
- Başka bir şey var mı? - Daha başka ne yapacağız?
¿ Qué más vamos a hacer?
Bundan başka bir şey yok değil mi senin için? Zaten yeterince oğlun var. Daha fazlasını ne yapacaksın ki?
- Eso era lo único de lo creía que ya tenías bastantes.
- Başka bir şey daha çıkar diye düşünmüştüm ben de. - Evet, var.
- Creí que habría algo más.
Oh, ve başka bir şey daha var... sportif bir şans.
Seamos deportivos.
Bir başka şey daha var, efendim. Onu dün gece fark ettim. Pantolonunuz.
También me percaté de un detalle en sus pantalones.
Merak ettiğim bir başka şey daha var.
Hay algo más sobre lo que me he estado preguntando.