Beamer Çeviri İspanyolca
52 parallel translation
Beamer, Albert R.
Beamer, Albert R.
Albert Beamer iki gün sonra, Bay Lear'in kredi kartlarından birini kullanırken yakalandı.
Albert Beamer fue arrestado dos días después... cuando intentó usar una tarjeta de crédito del Sr. Lear.
Beamer suçlu bulundu ve idam cezası aldı.
Beamer fue condenado a muerte.
Temyiz mahkemesi, duruşmaların geçerli bir kaydı olmadığı için, itirazı kabul etmedi ve Beamer'ın yeniden dava edilmesine karar verdi.
El tribunal de apelaciones falló... que como no existía un acta válida del juicio... el tribunal no podía tratar la apelación y ordenó que Beamer fuera juzgado de nuevo.
Artık hiçbir tanık kalmadığı için, savcılık Beamer'a dava açamadı.
Pero como ya no había un testigo ocular, el estado no podía volver a juzgar a Beamer.
- Yada Beamer'in garajı.
O en el baúl del auto.
Beamer'in garajı iyi bir yer.
Ese es un buen lugar.
Dava o kadar çabuk sonuçlanacaktır ki, mahkemeye taksi ücretini de getirmenizi öneririm çünkü, dönüşte Beamer'ınızı Dr. Turk kullanıyor olacaktır.
Señor, ese juicio terminaría tan rápido, que le sugiero que traiga para pagar el taxi desde la corte, porque el Dr. Turk se estaría llevando su BMW a su casa.
Hepsi çok baştan çıkarıcı Dr. Beamer. Ama hangisinin bende iyi duracağını nasıl bileceğim?
Dios, son tan tentadores, Dr. Beamer, um, ¿ pero como sé cuál quedará bien en mí?
Tanrım, kesinlikle Dr. Beamer'e görünmeli.
Dios, debe haber ido al doctor Beamer.
Bu külüstürü mü? Külüstür falan değil, değil mi? Yepyeni bir Beamer.
Bueno, no es una tartana, es un BMW nuevecito
Alan Johnson'ın Beamer'ı.
El BMW de Alan Johnson...
Alan Johnson'ın Beamer'ı.
El BMW, de Alan, Johnson
Çölün ortasındaki gümüş renkli arabayı mı? Evet
¿ Un Beamer plateado en el medio del maldito desierto?
Belki bir BMW değil ki zaten onun da bana burada bir faydası olmazdı.
Puede que no sea una Beamer pero eso no te hará bien aquí de todas formas.
- BMW almamız gerektiğini söylemiştim.
Deberíamos haber traído el Beamer.
Ama bir keresinde, "Phish" grubunun turnesini takip ederken ki, bayılırım onlara her neyse, iğrenç bir Beamer kullanan adam beni almak için durdu.
Sin embargo, una vez que iba siguiendo una gira de Phish, amo esos muchachos que manejaba un BMW increíble se detiene para llevarme.
Tamam. Sen neden küçük duygusal sevgilini alıp, arabanıza atlayıp doğruca babacığının malikânesine gitmiyorsun?
Bien. ¿ Por qué no buscas a tu pequeño novio raro, y lo llevas en tu Beamer y se van a la mansión de papi?
Ama kampanyamız dahilinde,... bir fiyatına iki tane Böcek Kapan veriyoruz. Hem de düşüğün de düşüğü fiyatıyla : 19. 95 $.
Pero como oferta especial les entregamos dos Buggy Beamer... por el precio increíble de $ 19. 95.
2 adet Böcek Kapan Hamamböceği Tuzağı'nın yanında iki adet ekstra kartuş hediye. Üstelik 110 $ değil, sadece 19. 95 $. Artı nakliye ve masraflar.
Dos Buggy Beamer más dos cargas descartables... todo por un valor de $ 110 por apenas $ 19. 95 más envío.
Beamer senin mi?
Tú, ¿ ése es tu BMW?
- Arabası neydi?
¿ De qué marca es el coche? Eh, Beamer X5.
Hey, Steve, şu Beamer'a bir el atmana ihtiyacım var.
Oye, Steve, necesito una mano con el Beamer.
Kuzenim Beamer'dan.
De mi primo Beamer.
Senin gibi bir zavallıların hiç göremeyeceği şehirler olduğunu için mi Beamer?
¿ Te gustan los parches los lugares que tu lastimero culo no verá nunca, huh, Beamer?
Ben artık Beamer değilim.
Ya no soy Beamer.
su Beamer'i test edeyim bakalim.
Tengo que... probar este Beamer.
Şu Beamer'ı test edeyim bakalım.
Tengo que... probar este Beamer.
Beamer'ımı almak mı istiyorsun?
¿ Quieres que te preste mi BM?
Monica, sana Beamer'ın anahtarlarını vereceğim.
Mónica, te daré las llaves de mi Beamer.
Pekala, az kullanılmış bir Beamer M6 sattım henüz.
Bien, recién compre un M6 un poco usado.
Beamer daha rahat.
Estas son más cómodas.
Ki bu basıldıklarını suçluluklarını ve benim olcak Bmw'yi işaret ediyor.
Lo que se traduce en pillado, lo que se traduce en culpable, lo que se traduce a Beamer.
Işıklının vurulduğunu ve uçup gittiğini gördüm kendi takımıyla bir araya gelmeye çalıştığını tahmin ettim bu yüzden izlediği rotayı takip ettim.
Vi un Beamer ser golpeado y salió volado, me imaginé que estaba intentando reunir fuerzas, así que seguí su rumo.
Onları zayıflatamadığınızı kanıtlamak için civardaki bütün Mekanikleri ve uzay araçlarını buraya getirdiklerini ve ellerinde kalan her türlü malzemeyi size saldırmak için bir araya topladıklarını öğrendik.
Hemos sabido que ellos traen consigo cada Mech y Beamer sobreviviente en esta región, consolidando los suministros que le quedan y los golpearán duro para probar que no los han debilitado.
Hiç Işıncı veya Mekanik duymadım.
No escuché ningún Beamer ni Mech.
Silahınızı Işıncı atağına karşı koymak için taşarlanmış bir sığınakta oluşturdunuz.
Construyeron su arma en un búnker diseñado para resistir el ataque de un beamer.
Beyaz Beamer, 3 serisi,
Uh, blanco Beamer, 3 series, placas de vanidad :
- BMW bir şey olsun istemem.
- Ni siquiera quiero respirar en tu Beamer.
BMW için teşekkürler!
Gracias por el Beamer.
Bu bozulmuş bir projektör.
Es... es el beamer estrellado.
Projektörün içine mi gireceğiz?
¿ Entrar en el beamer? - Sí.
Projektör çarptığında, bize patlayıcılar bırakılmış.
Cuando el beamer se estrelló, estaba lanzándonos explosivos.
Tom yakaladığımız bir projektörler havalandı. Teknolojilerini yok etti.
Tom voló con un Beamer capturado, y lo destruyó junto con el resto de su tecnología.
Projektörle aya mı uçtun?
¿ Usted voló un Beamer hasta la luna?
Tanımadığım bir adam gelip Projektörle aya uçtuğunu söylüyor.
Un hombre que no conozco ingresa a mi base y me dice que piloteó un Beamer a la Luna.
Elbette. Ben sadece bir askerim, bu yüzden, yanlışım olabilir. Anlamakta güçlük çektiğim nasıl bir projektörle aya uçup,... dediğine göre, hikayeni anlatmak için hayatta kaldın.
Soy sólo una soldado, podría estar equivocada, pero encuentro muy difícil de entender cómo es que voló un Beamer hacia la luna y, como dice, vivió para contarlo.
Buna bağlanmış Projektör Lexi ile benim aya uçurduğumuz, değil mi?
El Beamer enganchado a la nave... es el que usamos Lexy y yo para ir a la Luna, ¿ verdad?
Ama her nasıl oluyorsa, yine de bir Işıncı uçurabiliyordu.
Aun así... de alguna forma ella pudo volar un beamer.
- Hazırda Beamer projektör bekletin. - O da neydi?
Quiero un sistema Beemer esperándolo.
Beamer 7 sürmeyi seviyor.
Le gusta conducir un BMW siete.