Bide Çeviri İspanyolca
200 parallel translation
Ve yere gömmüş, Bide yazı yazmış üstüne.
Y en la tierra la enterró y in letrero escribió.
- Bide altınla ilgileniyor.
- Bide se encarga del oro.
Bide bana ödünç verdi.
Me la prestó Bide.
Macomb, Bide.
Macomb, Bide.
- İyi nişancı.
- Bide es un buen tirador.
- Bide, dere ne kadar derin?
- Bide, ¿ es muy profundo el arroyo?
- Bide, silahını ver.
- Bide, dame tu arma.
Ve banyoda, çırılçıplak bidede oturduğun benden aldığın ve çok kötü koktuğunu söylediğin o berbat şeyi yıkayıp durduğun zamanlarda.
Luego, en el baño, te sentabas en el bidé... y te lavabas y lavabas... eso tan asqueroso que venía de mí y que para ti apestaba.
Bide Riley'nin bodrum katındaki büyük olanı görmelisin!
Deberías ver la grande que Ryley tiene en el sótano.
Oh, bide çukulata.
Oh, y chocolate
Fransızlar buna... "bidet" diyorlar.
Los franceses le llaman bidé.
ve bide bize deli derler.
Y dicen que nosotros estamos locos.
Buralarda bide sizi aramayacağım.
No quiero tener que encontrarlos también.
- Bide buna istihbarat diyorsunuz. - Bu kadar yeter, Teğmen.
- Por algo les dicen Inteligencia.
Balerinden muslukları ve bidesi var.
Ya sabes, tiene grifos con bailarinas y un bidé.
Bunu bide Komutan La Forge'a ve takımada söyleyin...
Dígaselo al Sr. La Forge y al resto del equipo.
- Bide filan mı koydunuz?
- ¿ Qué pusiste? ¿ Un bidé?
Hani şu bide dediklerinden.
Sabes, uno de esos bidets.
hala çalışıyorum bazı parçalar eksik, oturacak yer falan bide boyası
Todavía tengo que ponerle los accesorios, los asientos y todo. Y, después, pintarla.
- hayır, sen kalmalısın gazete işi için bide annemle birlikte tavuklara bakmalısın - ve yeterince büyük değilim bak. bunu istermisin?
- Tienes que quedarte, hacer trabajos y ayudar a mamá con las gallinas. - Aún soy pequeño. Toma. ¿ Quieres esto?
- Iıı... bide.
- Se refiere al bidet.
- Oh, bide mi?
- ¿ Bidet?
Şömine tam ateşleme yapmıyor da.
El bide no lanza como debe.
Eski bakış açılarından bahset bide
Palabras antiguas.
- Oh, bide sizin bir fotoğrafınız zaferle sonuçlanmış bir hovertank testinden sonra çekilmiş fotoğrafınız.
- Me lo imagino allí de pie, triunfante tras la prueba.
Dürüst olmak gerekirse Kaptan, kaybetmek üzereyiz. Ve bide orkideler, Kes?
No sabemos qué hacer.
Ama bide onların iyi taraflarına bakalım.
Pero, vamos, vean los cosas buenas también.
Sizinle konuştuğumu öğrenirse, bide koymama izin vermez.
Si ella se entera que estuve hablándole, nunca aprobará mi bidet.
Evi çok küçük ayrıca mutfağı bile yok.Bide zavallı oğlum..
Es pequeña y no tiene cocina.
İki oğlan bide öteki.
Los dos varones y la otra.
Bide sinirsel arayüzün neler yapabildiğine bakalım.
Veré que puedo hacer con esta interfaz neurogénica.
Sadece evlenmek olsa. Jackie ile evleniyorsun bide.
No solo casarte, casarte con Jackie
Bide annen duysa kim bilir nasıl olur. Annen yani ilerde görüşeceğimiz. ve umarım görüştüğümüzde biftek yapacak olan.
Le voy a decir a tu madre a quien espero conocer pronto y probar sus bistecitos esta noche.
Bide alnıma kocaman bir L harfimi kazısam
¿ Por qué no me tatúo una P de perdedora en la frente ya que estoy?
Bide dahi olacaksınız.
Y tú eres el genio.
Bide şu herife bak!
¡ Mira a ese!
Bide kuvah'maghın babasının şerefli bir savaşçı olacağından bahseder.
También está escrito que el padre del kuvah'magh será un guerrero honorable.
Bide kovulduk "Geminize dönün!"
Solo "¡ Vuelvan a su nave!"
Yeni bir sabun falan bulmuş olmalılar.
Han sacado un nuevo jabón para bidé.
- Taharet lavabosu.
- Un bidé.
Anlaşıldı, seni boka batıracak.
Te llevó al bidé.
Yatıya misafirimiz gelirse de klozetin üzerine kıvrılıverir artık.
Y si tenemos algún invitado siempre se puede acostar en el bidé.
Taharet mi?
¿ Bidé?
Fiyat tekliflerinizi alalım beyler!
Hagan sus ofertas! un bidé de 1920.
Evden o kadar acele çıktım ki.
Salí tan apurada para venir aquí que ni siquiera usé el bidé.
Her zaman yüzünü yıka hatta en iyisi duş al.
Antes de lavarse la cara... debes siempre usar el bidé.
Arka planda Michael Bolton müziği olacak ve çocuk emzirmek için de bir yer tabi.
Habrá bidé y música de Michael Bolton Y un lugar donde se pueda dar el pecho.
Pantolonların 4 gündür suyun içinde.
Bruno, ¡ tu pantalón lleva ya cuatro días en el bidé!
Peki ya şu pantolonlar?
Y el vaquero en el bidé, ¿ qué?
Küvette bir sorun yok değil mi?
No hay nada malo con el bidé, ¿ o sí?
Şimdi sıra bide.
Iré por ellos.