Bilesin Çeviri İspanyolca
591 parallel translation
- O zaman bilesin ki daha önce olan, yeniden olabilir.
Entonces sabrás que lo que se consiguió antes puede volver a conseguirse.
Ses kesilmezse geri getiririm, bilesin.
Te los devolveré si no dejan de hacer ruido.
Bu oyunda beş para etmezsin bilesin.
No tienes tanto dinero en este partido.
O zaman, şunu da unutma : Sadece iki oyun olacağını bilesin... kendinin ve oradaki şu savcının.
recuerda : el tuyo y el de ese fiscal.
Bunları sana hemen yazıyorum ki ; sen, benim şan ve şeref ortağım sevinç payını eksik tatmayasın, yarın ne olacağımı bir an önce bilesin.
He creído conveniente contártelo a ti querida compañera de mi grandeza, para que no dejes de disfrutar la felicidad que mereces por ignorar la gloria... que se te promete.
Sırası gelince sözümü dinlersen, şanın, şerefin artar ; bilesin.
Si aceptas mis planes, llegado el momento tendrás tus honores.
Kılıcını bilesin bu acı.
Afila tu espada en tu dolor.
- Senin yaptığın bıçaktan yapabiliriyim bilmem ama bu kürdanı iyi kullandığımı bilesin.
No sé como me las voy a arreglar con uno de tus cuchillos, Jim. Précticamente me destetaron con este mondadientes de Arkansas.
Niyetin buysa, korkmak için çok yaºliyim bilesin.
Si es así, ya soy mayorcito para asustarme.
Ayağa kalk ve silahını bırak! Bu kez ıskalamam bilesin!
¡ Levántate y tira tu pistola, o la próxima vez no fallaré!
Sen de son zamanlarda bulunmaz nimet değildin bilesin.
Y tampoco te has matado a trabajar ultimamente.
Bütün kadınların aptal olduğunu sanıyorsun, ama öyle olmadığımı bilesin diye.
Para que sepas que no soy tan tonta como dices que somos las mujeres.
Burada olduğunu bilesin diye Riton'u telefona vereceğim.
Oye a Ritón. Está aquí.
Niyetimiz o değil, bilesin.
Espero que lo entienda.
Sen kimsin ki mezarımın sırrını bilesin?
¿ Quien eres tú que conoces el secreto de mi tumba?
Bunu bilesin.
Quiero que lo sepas.
Onu sana her zaman tercih ederim, bilesin.
Y puede que hasta te ocupe tu puesto algún día.
Bu çok uzun mesafe, bilesin.
Es un viaje muy largo.
Evet peki o zaman uydurmuştum. Bunu sadece diğer gördüklerime inanasın diye yapmıştım bilesin. Uydurmadıklarıma yani.
Bien, me inventé aquello... pero deberías creer en el resto de mis visiones.
- Şunu bilesin ki ben de...
- Yo podría decirte más de...
Özellikle aslanım sınavların dört gün sonra olduğunu bilesin.
Sobre todo, colega, a falta de cuatro días para tu examen.
Nasıl bir kız olduğumu bilesin diye.
Para que sepas qué clase de mujer te llevas.
Ne dediğini anlamadım, ama hiç hoşuma gitmedi bilesin!
No entiendo lo que está diciendo, ¡ pero no me gusta!
Onu baştan çıkaran bendim, bilesin.
Recuerda que yo lo seduje a él.
Bak kızım, diğer oğlan konusunda ısrarcı falan değilim, bilesin.
No insistiré con lo del otro muchacho.
Öyle oldu da, çok üzdün beni bilesin.
Bien. Pero menudo susto me has dado.
Ama gitmene izin vermeyeceğim bunu bilesin.
Pero no dejaré que te vayas, puedes estar segura.
Biraz daha yaşamamı sağlayacaksın iyi haberler duymak istiyorum bilesin.
Ayúdeme a vivir un poco màs, espero buenas noticias.
- Bilesin bunları. iyi düşün.
- Créelo, y piénsatelo.
Tamam. Bilesin ki hazır.
Está listo el de Biles.
- Bir onluk kazanmış olacaktı, onu bilesin.
- Le habrían tocado 10, como te lo digo.
Bunu bilesin istiyoruz, Düşünmeden bir çılgınlık yapmanı istemiyoruz.
Queremos que lo sepas, y no queremos, que hagas nada demasiado precipitado.
Yürüdüğümüz yüce yoldaki büyük yoldaşım bu haberi sana yolladım ki seni ne muhteşem günlerin beklediğini bilesin.
Me ha parecido bueno comunicártelo queridísima compañera de mi grandeza para que no quedaras ignorante de la grandeza que se promete.
Bu duygular kılıcını bilesin.
Sea eso la piedra de afilar tu espada.
Sana bunları göndermeyi uygun buldum ki sevgilim seni bekleyen muhteşem günleri bilesin.
Me ha parecido bueno comunicártelo, queridísima compañera para que no perdieras tu porción de alegría ignorante de la grandeza que se te promete.
Kesinlikle iyi etki bırakmıyor bilesin!
¡ Ninguna buena influencia!
Bilesin, bu fazla bir şey değiştirmez.
Le diré algo. No serviría de mucho.
Eğer senin de başına gelirse, bunun çılgınlık olmadığını... bilesin diye anlatıyorum bunları.
Te estoy contando esto para que si te ocurre lo mismo, no pienses que es fruto de una locura.
Konuşulacak kelamı bilesin ki Tanrı'mız seni duysun.
Si es así, entonces puedes hablar con El y hacerte entender por El.
Sen bir yabancısın. Yabancılara nazik davranır, bilesin.
Con los extraños se porta bien.
Bu geceye sakla. Ben her şeyi ayarladım, bilesin.
- Guárdalo para esta noche.
Bilesin, Cenevre her şeyi sana bağlı sayıyor.
Por cierto, Ginebra cuenta contigo.
Narcissus, bilesin, seninle dostluğumuz artık sona ermiştir.
Narciso puedes dar por terminada nuestra amistad.
Kız kardeşini görmeye geldim hazır sen de buradayken, yaşadığımı ve iyi olduğumu bilesin istedim.
He venido a ver a tu hermana. Y cuando supe que estabas en Roma me acerqué a decirte que estoy viva y bien.
Bilesin diye söylüyorum, hayatta kalmak için iyi bir sebebin olmalı.
En su estado, debe tener una muy buena razón para seguir vivo.
Bilesin ki, benim için aptal bir sekreterden çok daha fazlasını ifade ediyorsun.
Usted representa para mí mucho más que una simple secretaria.
Artık hasımız, kan düşmanıyız seninle! Bilesin.
¡ No es necesario que te digamos que te consideramos nuestro enemigo!
Nereden bilesin!
¡ Mira por dónde!
Bilesin yani, artık zeytin yağı bulmak çok zor
Hoy en día es imposible conseguir aceite, se lo aseguro
Bu zayıflığı aştım, bu arada seni hâlâ bu zayıflık kontrol ediyor, bilesin Kaptan. Değiştim.
Había cambiado.
Ben sana yardım edeceğim, bilesin.
Hiciste muy bien