Bitmiş Çeviri İspanyolca
4,964 parallel translation
" Bezler bitmiş.
" fuera de los pañales.
Batarya bitmiş.
M - Mi batería está muerta.
Ben pis bir Meksikalı haydut, sen de işi bitmiş beyaz bir çocuksun.
Yo solo soy un matón espalda mojada y tú un chico blanco obsoleto.
Ben pis bir Meksikalı haydut, sen de işi bitmiş beyaz bir çocuksun.
Sólo soy un matón espalda mojada y tú eres un chico blanco obsoleto.
Anlaşmamızı bitmiş kabul et.
Considera nuestro acuerdo roto.
Bir ay içinde işleri bitmiş olacak. Tamam.
Estarán en quiebra en un mes.
Sanırım bu bitmiş.
Creo que este ha muerto.
Bebek pudramız bitmiş!
Se acabó el talco para bebés.
- Neden geçmiş bitmiş bir şeyi açıyorsun?
¡ No hables del pasado!
Aylar önce bitmiş! Ödediğimiz parayla bunlardan binlerce alabilirdik.
Hemos recibido menos mercancía de la que hemos pagado.
Hadi, hadi. Cumartesi gününe kadar bitmiş olsun.
Venga, ve y tenlo listo el sábado.
Bu elemanın işi bitmiş.
! Ese tipo era malísimo.
Evet, ameliyatı birkaç saat önce bitmiş.
Sí, la operación acabó hace horas.
'Evet evet. Benimkinin şarjı bitmiş.'
'Sí, sí, el mío está sin batería.'
Ayrıca, hapishanedeki sözüm ona motive edici konuşman öğleden sonra beşte bitmiş. Sal'in mekanına gitmek ve yakıp kül etmek için bolca vaktin vardı.
Además, tu así llamada charla de motivación en la cárcel acabó a las cinco de la tarde, dejándote tiempo más que suficiente para volver a Sal's y quemarlo hasta los cimientos.
- Ve o zaman bile bitmiş olmayabilir, çünkü bir tanık olmanın travması tekrar tekrar seni etkiler uzun süre boyunca düşündüm.
- Y aun así, puede que no se haya acabado, porque el trauma de ser testigo puede volver a ti una y otra vez, mucho después de que pienses que todo había terminado.
İşin bitmiş olsa, seni göreve almazdık.
Si hubieras fracasado, no te habríamos vuelto a reclutar.
- Bu iş artık bitmiş.
- Se acabará para siempre.
Ama bitmiş halini hayal edebiliyorum.
Pero veo lo que quieres conseguir.
Montlarımız ve oyuncaklarımız bitmiş.
Parece que se nos agotaron los abrigos y los juguetes.
Şekerimiz bitmiş!
¡ Se nos acabaron los caramelos!
Böylece küçük bir konuşma da bitmiş oldu.
Y esto concluye la pequeña charla.
Bitmiş.
Ya se acabó.
Şarjı bitmiş.
Se me terminó la batería.
Bitmiş bilin.
Considéralo hecho.
Yumurtamız bitmiş, bir koşu çıkıp alman gerekecek.
Se acabaron los huevos, asi que tienes que ir a comprarlos.
Senin gibi işi bitmiş, kilolu yüzü dövmeli birine göre fena değildi.
No está mal para un gordo acabado, tatuado en la cara...
İşte, hepsi bitmiş.
Listo, está terminado.
Bitmiş ilişkinden sonra akbabalık yapmak istemem ama acaba...
No quiero ser un buitre picando en el cadáver de tu relación muerta. Pero en pregunto...
Sonra bitmiş olacak.
Entonces estará hecho.
Bir haftaya kalmaz herşey bitmiş olacak.
Todo esto se habrá acabado en una semana.
- Bitmiş.
- Se les terminó.
Bir sömestr daha ve sonra bitmiş olacak.
Un trimestre más y terminaremos.
Bitmiş pil yeşili korku.
El verde es el miedo.
- Yaralanmaktan fazlası olmuş. İşi bitmiş.
- Más que eso, está frito.
Ve henüz bitmiş de sayılmaz.
Y no había terminado todavía.
Akü bitmiş.
Ha muerto la batería.
O dosyaları bulup, bize gönderdiklerinde, işleri bitmiş olacak.
Hallará los expedientes, los enviará y estarán completos.
İşi nasıl bitmiş olabilirdi ki?
Font color = "# ffff80" ¿ Cómo podía haber posiblemente ha acabado?
- İnsülinin bitmiş.
- Necesito tomar insulina.
Böylece bu savaş hiç başlamadan bitmiş olur.
Y dar fin a esta guerra antes de que comience.
Pardon. Lafın bitmiş miydi?
Lo siento, ¿ ya habías terminado?
Çok iyi bir oyuncusun. 45 yaşında büzülmüş ve bitmiş oyuncu rolü iyi giderdi.
Eres buena persona y me casaría contigo si tuviéramos 45 y estuviéramos hechos polvo.
Üç hafta içinde geri geldiğimizde tüm bunlar bitmiş olacak. senin ve benim aramda.
En tres semanas, regresando de nuevo y todos dicen que es más de... entre tú y yo.
- İşin bitmiş olmaktan çok uzakta.
Tu trabajo está lejos de terminar.
Sigaramız bitmiş.
No nos quedan cigarrillos.
Bu terörist ekibi her kimse tarihsel emsallere göre, bitmiş olamazlar.
Sea quien sea este equipo terrorista, basado en los precedentes históricos, es poco probable que sean finlandeses.
Ördek sosumuz bitmiş bu yüzden ekstra soya sosu koydum.
No tenían la salsa que ordeno así que le pusieron de otra un poco más.
Bitmiş.
Está vacío.
Onun isi bitmis.
Ese está muerto.
İşi bitmiş sosyete karısına gösterdim gününü.
Ehh, la vi cómo miraba este Debouton.