English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ B ] / Blair

Blair Çeviri İspanyolca

3,313 parallel translation
Ya da belki Blaire'in ölmesini beklemiyordu,.. ... belki kimliğini saklamaya çalışıyordu.
O quizás no esperaba que Blair muriera, y quizás intentaba ocultar su identidad.
Peki, ya Blaire'in diğer mağdurları?
Bien. ¿ qué hay sobre las otras víctimas de Blair?
Cordero'ların garajında bulduğumuz bu halat kesinlikle Blaire Hawkins'in kale direğine bağlandığı halatla aynı.
Esta cuerda que encontramos en el garaje de Cordero es definitivamente la cuerda que ataba a Blair Hawkins al poste.
- Blair Witch gibi.
- Al igual que en "La Bruja de Blair".
Bu Tony Blair.
Es Tony Blair.
Daha çok, minik Blair gibi.
Pequeño Blair, más bien.
Cüce Blair daha uygun.
Pequeño Blair, mas o menos.
Tony Blair, bir sebepten dolayı onun DNA'sını aldı.
Tony Blair tomó su ADN, lo hizo por alguna razón.
Ufak Blair'e karşılık adadan çıkmak için güvenli bir yol.
Un pasaje seguro para salir de la isla por el pequeñín Blair.
Blair, bunu gizli tuttuk çünkü aramızdakinin düşündüğümüzden fazla olmasından korkuyorduk.
Blair, nos mantenemos en secreto porque tenemos miedo de que hubiera algo más.
Hah. Bu Blair'in "bugünü bana ayırın" ı.
Es el "reserva el día" de Blair
Blair, istek listende gördüm.
Veo de tu lista de pedidos, Blair...
Bayan Blair, şu sıralar Dedikoducu Kız'ı okudunuz mu?
Señorita Blair, ¿ ha visto "Gossip Girl" últimamente?
Blair Waldorf, geleceğin Monaco Prensesi.
Uh, Blair Waldorf, futura Princesa de Mónaco.
Bayan Blair, Birleşmiş Milletler'e gidin.
La Srta. Blair va a las Naciones Unidas.
Bayan Blair prensi test ediyor.
La Srta. Blair está poniendo a prueba al príncipe.
Blair...
Blair es...
Hikaye Blair hakkında.
La historia va sobre Blair.
Üzgünüm, Blair. Beni beklenenden daha uzun süre tutan birşey çıktı.
Lo siento mucho Blair, ha pasado algo que me está llevando más tiempo de lo que pensé.
Blair?
¿ Blair?
Hayır Blair.
No, Blair.
Nate, biliyorum Blair başka bir adamla evleniyor diye içten içe öldüğümü düşünüyorsun.
Nate, sé que crees que debería estar muriéndome por dentro porque Blair se va a casar con otro hombre
Blair hakkında negatif birşeyler bekliyordum açıkcası, ama bunun yerine, tam tersi çıktı.
Esperaba algo negativo sobre Blair, pero de hecho, ha sido lo contrario.
Blair...
Blair...
Anne, Blair onları taşımayacak.
Madre, Blair va a llevar esas.
Senin Blair'le yüzleştiğini gördüğümde her şeyi yanlış anladığımı fark ettim.
No ha sido hasta que te he visto enfrentarte a Blair que me he dado cuenta de que estaba equivocado
Ben Blair'e âşık değilim.
No estoy enamorado de Blair.
Blair'in bundan vazgeçeceğini hiç sanmıyorum.
No hay forma de que Blair huya de eso.
Geçen bahar Blair'le öpüşmenden beri kimseyle görüşmediğinden bahsetmeme gerek bile yok.
Por no mencionar que no has quedado con nadie desde que te besaste con Blair la primavera pasada.
Blair evleniyor ve Louis'den çocuğu olacak.
Blair se va a casar y va a tener un bebé con Louis.
Blair aynı şekilde hissetmese bile senin nasıl hissettiğini ona söylemene değer bence.
Incluso aunque Blair no sienta lo mismo, para ti podría ser bueno contarle cómo te sientes.
Olası kaçak gelin Blair Waldorf'a yalnız çocuğun çatı katında sığınma teklif edildi.
la posible novia real a la fuga Blair Waldorf siendo ofrecida refugio en el loft del Chico Solitario.
Merhaba, Blair.
Hola, Blair.
Blair Waldorf'un kaybolabileceğini düşünmezdim.
No creía que Blair Waldorf pudiera perderse.
Bu kararı senin adına veremem, Blair.
No puedo decidir eso por ti, Blair.
Büyük ihtimalle, kapına kadar Blair'i takip eden "Dedikoducu Kız" ı takip ediyorlardır.
Bueno, puede que estén siguiendo la pista de Gossip Girl que está trayendo a Blair hasta tu puerta.
Blair'le konuşacağım.
Voy hablar con Blair.
Eğer bilmen değiştirecekse söyleyeyim Blair katılmayacak.
Bueno, para que lo sepas, Blair no irá.
Blair'in günlük planı beni hiç ilgilendirmiyor.
La agenda de Blair no es mi interés.
Hamam'da olanlardan sonra senin de benim Blair'den mümkün oldukça uzakta olmamı isteyeceğini düşünmüştüm.
Pensé que después de lo que pasó en la fiesta, me querías lo más lejos posible de Blair.
Ben sadece Blair'in mutlu olmasını ve hayallerinin gerçek olmasını istiyorum. Ve bunu onun için gerçekleştirebilecek kişinin sen olduğunu düşünüyorum.
Solo quiero que Blair sea feliz y que todos sus sueños se hagan realidad, y creo que eres el único que puede hacer eso por ella.
Ben yalnızca Blair'i geri istiyorum.
Solo quiero a Blair de vuelta.
Blair, ya sen Louis ile evlenmesen ne olurdu?
Blair, ¿ qué pasa si... no te casas con Louis?
İçinizden Blair ya da Dan'i gören oldu mu?
Oye, ¿ alguno de vosotros habéis visto a Blair o a Dan?
Bana Blair nerede söyle artık.
Solo dime dónde diablos está Blair.
Görünüşe göre sonunda Chuck ve Blair'in beraber olmasına yardım ediyor. Bana biraz izin verir misiniz?
Parece que ayudar a Chuck y a Blair a estar finalmente juntos. ¿ Me disculpáis?
Umarım paparazzi Blair'in burada olduğunu bilmiyordur.
Bueno, espero que los paparazzis no sepan que Blair está aquí.
Özellikle de Blair'in Chuck ile burada olduğunu bilirlerse.
Especialmente si saben que Blair esta aquí con Chuck.
Blair'a onun için neler hissettiğimi söyleyecektim.
Iba a decirle a Blair lo que sentía por ella.
Blair'i gördüğümde, Chuck ile konuşmasını yeni bitirmişti ve kalbi kırılmıştı.
Cuando vi a Blair, acababa de colgar el teléfono a Chuck y tenía el corazón roto.
Ama düşünüyorum ki Chuck ve Blair'in hak ettikleri sonu almalarını sağlayarak kendime yeni bir son hazırlayabilirim.
Pero creo que, eso puede darme un nuevo final asegurándome de que Chuck y Blair tienen el final que se merecen.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]