Botlar Çeviri İspanyolca
2,146 parallel translation
Arkada geçen yunus şeklindeki botları görüyorsunuz. Ama hiç biri gerçekçi değil.
En el fondo se veían pasar por la ventana botes con delfines pintados resultaba de lo más surrealista.
- Bence botlarını geri istiyorlar.
¡ Creo quieren que les devolvamos su bote!
Yani, şöyle diyebiliriz ki o giydiğiniz 1.500 dolarlık botlar bir bağımlılık.
Y creo que podemos decir que esas botas de 1500 que usa son una adicción.
Botları buraya çekin. Hepsi ölü.
Eran soldados enemigos.
Savaş gemileri küçük botların önünde.
Los barcos de guerra conducen a los botes más pequeños. Las naves de transporte están en el medio.
Kulağa komik geliyor. Filoyu dengede tutmak için botları birbirine kenetlemişler. Böylece Kuzeylileri deniz tutmayacakmış.
Suena gracioso ellos enlazaron sus barcos para estabilizar su flota así la gente del norte no se descomponía.
Mesafe ölçümleri için birimler gelsin. Şuradaki botların oradan 5.
Que la policía examine el perímetro desde los botes hasta la quinta avenida.
Son derece dramatik bir doğum oluyordu. Hem benim hem de çocuğumuz için tehlikeli bir durum oluşmuştu. Onu koridorda yürürken botlarının çıkardığı sesleri duyduğumda.
Tuvimos un parto bastante traumático con muchos riesgos tanto para mí como para mi hijo entonces me emocionó muchísimo oír los pasos de sus botines que se acercaban corriendo por el pasillo.
Başımı yastığa yaslayıp yatak odasına giderken botlarının çıkardığı sesi dinlerdim.
Yo me recostaba sobre la almohada y oía el ruido de sus botas, caminando hacia mi cuarto.
Kar botları.
Diciembre.
Arabalar, botlar, binalar gibi cinsiyet tayininin uzun bir tarihi var...
Hay una larga historia de asignaciones de sexo con autos, yates, edificios.
Botlarınızı sıkıca bağlayın
# Amárrate las botas
Benim botlarımla mil yürümedikten sonra
# Hasta que camines una milla en mis zapatos
Senin botlarınla yürüyebilmek istiyorlar.
Quieren estar en tu lugar.
Botlarımı gören oldu mu?
¿ Alguien vio mis botas?
Durmadan "Botlarını ödünç ver" diyordu.
Él dice, "Préstame tus botas. Préstame tus botas".
Durun... Bu botlar, yakın zamanda giyilmiş.
Espera, estas botas fueron usadas recientemente.
Güzel botlar
- Lindas botas.
Botlarımın nesi var ki?
- ¿ Que hay de malo con mis botas? - Nada.
Babaları onları ırkçılıktan, sınıflandırmadan.. .. uzak tutamayacak kadar beyaz veya zengin olmayan.. .. genç Amerikalı çocukların kanlarının botlarımı doldurduğunu hatırlıyorum.
Recuerdo mis botas llenas con la sangre de jóvenes muchachos americanos cuyos padres no eran tan ricos o tan blancos como para mantenerlos lejos de un destacamento racista y clasista.
Armağan falan değil. Tanrı botlarıyla üzerimizde tepiniyor!
¡ Esto no es un don, es Dios aplastándonos con su bota!
Bu Allah'ın belası şeyde beni çevrede uçururken botlarım çok fazla ağacın üst dalını parçaladı. Buradan çıkmalıyım.
Mis botas rozaron muchas copas de árboles... cuando me llevabas en esos cacharros de mala muerte.
Şimdi de botların.
Y ahora tus botas.
Ama Roma ve Ortaçağ dönemlerinde yalınayak dolaşmak fakirliği temsil ederdi. Deri ve botlar sıradan insanlar için pahalıydı- -
Sin embargo, en tiempo de los Romanos y medievales, ir descalzo simbolizaba pobreza, ya que el cuero y las botas eran muy costosas para el común de...
Evet, o botlar hâlâ bende duruyor.
Sí, aún tengo esas botas.
Belki o botları giyerim belkide giymem.
Quizá me las ponga o quizá no.
Bazen yeni botların içine bunlardan koyarlar.
A veces se ponen en las botas nuevas.
Botlarımı da unutmayın.
- Venid, y no olvideis mis botas.
Gus bana kendi mezarımı kazdırdı, sonra beni itekledi ve botlarımı çaldı
- Gus me hizo cavar mi propia tumba, Luego me disparó y me robó las botas.
Şişme botlarını denize indiriyorlar.
Lanzan sus botes inflables.
Nihayet, ekip geçen bir balıkçı teknesiyle irtibat kurdu, ve onun önderliğinde dalış botlarına yön verebildiler.
Finalmente, la tripulación hace contacto con un barco de pesca que pasa Y se dirige de vuelta en la dirección del barco de buceo.
Muhtemelen botlarını, arabadan almaya çalışıyor.
Probablemente tratando de arrancar su coche.
Petrovich, öldürdüğüm adamların botlarının çamurlarını yalamaya bile değmez.
He matado personas, de las que Petrovich no seria digno de lamerles los zapatos.
Kaçırılırken feci şekilde yorulan Prenses.... Bu nedenle... botlarını çıkarmış dinleniyordu.
La princesa vikinga secuestrada se quita sus botas porque sus pies le duelen mucho de tanto andar caminando.
En azından hava soğuk ve yeni botlarım su geçiriyor.
Bueno, al menos hace frío y mis botas nuevas tienen filtraciones.
Sen pelerini ve botları olmayan bir süpermensin.
Eres Superman pero sin la capa y las botas para volar.
Amerika Birleşik Devletleri, artık Sovyetler Birliği'ne devasa miktarlarda yardım sağIıyor. Müttefikler Sovyet Limanlarına giden korumalı konvoylar oluşturarak, Kuzey Atlantik'te Alman U-botların tehdidini azaltmayı başarıyor,..
La Unión Soviética entera trabaja, a pesar de las destrucciones y de la pérdida de un cuarto de su territorio, para darle a este nuevo ejército una cantidad enorme de material.
Bunlar benim botlarım mı?
¿ Esas son mis botas?
Süet botlarımı giydiğim için çok mutluyum!
Estoy tan contenta de llevar mis botas de ante.
- Botlarımı al!
- ¡ Toma mis botas!
Sadece 1942'de, İngiltere ve Sovyetler Birliğine yardım taşıyan 1000'den fazla gemiyi U-Botlar batırdı.
En 1942, Los submarinos hundieron 1.000 barcos con destino a Inglaterra y la URSS.
" Can kurtama botlarımız sadece 250 adam taşıyabiliyordu.
" Nuestros botes salvavidas solo pueden llevar 250 hombres.
İstihbarat botların sadece 3 te 1'nin karaya güvenle ulaşacağını söylüyordu. ve kalanların 4'te 1'i ilk saldırıda ölecekti.
Inteligencia estima que solo una de cada tres lanchas de desembarco llegará tierra, y que uno de cada cuatro marines no sobrevivirá al asalto inicial.
Etrafta, u-botların izimizi bulmasını önlemek amacıyla bize eşlik eden savaş gemilerimiz ve destroyerlarımız vardı.
Tenemos acorazados y destructores acompañándonos, zigzagueando para mantener a los submarinos fuera de nuestro rastro.
Atlantik'te Alman u-botlarını önlemek için iki hafta zigzag çizdikten sonra hemşire June Wandrey'nin gemisi sonunda Cezayir limanına ulaştı.
Después de dos semanas zigzagueando a través del Atlántico para evitar los submarinos alemanes, el barco de la enfermera June Wandrey finalmente llega al puerto de Argelia.
Ya da botlarını gördüm ama, o olduğunu biliyorum.
O vi sus zapatos, pero sé que era él.
Ben daha çömez bir şefim, o yüzden beyaz botlar giymeme gerek yok.
Yo soy el aprendiz de chef, así que todavía no puedo usar las botas blancas.
Ve Almanlar birbirlerine yardım edemeyecekler fakat kardeşlerinin ellerimizde ve botlarımızın topuklarında ve bıçaklarımızın ucunda çektikleri acıyı hayal edecekler.
Los alemanes no podrán evitar imaginar la crueldad que sus hermanos sufrieron en nuestras manos con los tacones de las botas y los filos de nuestros cuchillos.
Botları buraya çekin.
Tiren los botes aquí.
- Kesinlikle tüylü kar botları.
Botas de nieve. Definitivamente botas de nieve peludas.
Güzel botlar
Lindas botas.