Božo Çeviri İspanyolca
195 parallel translation
Sikini eline al yoksa onu sevdiğini söylerim!
NECESITAS AFEITARTE EL BOZO. ¡ AGÁRRALE LA POLLA O LE DIRÉ QUE LO AMAS!
- Buraya gel seni koca kıçlı.
- Salid de ahí, gran Bozo.
İsterse adı Bozo olsun. Seni hep bir Harvard züppesi olarak küçümseyecek!
¡ Se podrá llamar Bozo, pero le ofenderá que seas deportista de Harvard!
Baban seni seviyor, tıpkı senin de Bozo'yu seveceğin gibi. Ama Barrett'lar hep gurur yüzünden birbirlerinden nefret ediyorlar.
Tu padre te quiere como tú querrás a Bozo, pero sois tan orgullosos que siempre creeréis que os odiáis.
Bozo adını giderek sevmeye başlıyorum.
Me está empezando a gustar el nombre de Bozo.
- Bozo Barrett mi?
- ¿ Bozo Barrett?
Çocuğumuza gerçekten Bozo adını mı vereceksin?
¿ Le llamarías Bozo a nuestro primogénito?
- Bozo avlıyorum.
Yo cazo osos.
Bozo derisi yüzmeyi bilir misin?
¿ Sabe desollar osos?
Bozo derisi yüzebileceğine emin misin?
¿ Está seguro que puede desollar osos?
Bu senin gerçek adın mı? - Evet efendim.
¿ Bozo?
Hey, bozo, burası benim ranzam, o yüzden çek arabanı.
Oye, payaso, éste es mi catre, así que lárgate.
Pekala, kitapta ne yazıyor, Bozo?
Que es lo que dice el libro, Bozo?
Strese sokuyor! - Bozo...
¡ Me saca de quicio!
- Dayanamıyorum Julie.
- ¡ Oh Bozo! - ¡ No lo aguanto Julie!
Bozo'yu strese soktun!
¿ Lo has visto? ¡ Le alteras los nervios!
Devam et Bozo. Devam et.
Sigue Bozo, sigue...
Slug, gelecek sefer Bozo'yla gezmeye çıktığınızda ben de gelebilir miyim?
Slug, ¿ Cuándo volverá a atacar el conductor asesino?
Onları yok etmelisin!
¡ Pero tienes que destrozarlos, Bozo!
Hepsi ölmeli Bozo.
¡ Mátalos!
- Ortalık sakin Bozo.
- ¡ Bonzo no hay nadie!
Bozo, sakin ol. Sakin ol.
¡ Bozo, está bien, está bien!
- Bozo'yla ilgili. - Bozo mu?
- Se trata de Bozo.
Evet, artık insanları sürekli itip kakmasından sıkıldım.
- ¿ Bozo? ¡ Si, Melvin! Ya estoy empezando a cansarme de que se meta siempre con todo el mundo.
İkimizi de öldürecek! Arabayı döndür Bozo!
¡ Da la vuelta Bozo!
Bu surat hoşuna gitti mi Bozo?
¿ Verdad? ¿ Eh, Bozo?
Bisikletli çocuğa ne diyorsun Bozo?
Eh, ¿ qué pasó con el niño de la bicicleta, eh? ¿ Cómo te sientes cuando atropellas a un niño en bicicleta?
Bir kaç yıl Önce, Bu Bozo Denilen Herifi Enselemiştim. Kolombiyalı Bir Pilot.
Hace unos años, investigué y atrapé a un piloto colombiano estúpido.
Bu, Bozo.
Ese es Bozo.
Bozo çok tuhaf.
Bozo es un perro muy raro.
Değil, Bozayıyım.
- No, Bozo, el payaso.
Çantayı palyaçoya ver, silahı indir ve ellerini havaya kaldır.
- Dale la bolsa a Bozo, suelta el arma y pon tus manos en el aire.
Tuvaletleri süpürüyorum, Tabaklardan artıkları kazıtıyorum kız arkadaşım beni seks ile öldürmeye çalışıyor ve ortama uyum sağlamak için Palyaço Bozo gibi giyinmek zorundayım.
Limpiando inodoros, fregando platos grasientos... Mi chica queriendo asesinarme a sexo. Y vistiéndome como un payaso sólo para estar a estos tiempos.
Bozo
- Bozo.
- Hey, Bozo mükemmel iş çıkardı.
- Hey, Bozo hizo trabajos brillantes.
Önceki Bozo gerçekten iyiydi.
El Bozo anterior era mucho mejor.
Bozo, kızlar ve oğlanlar.
Soy Pinocho. Fijaos.
Arkadaşın kim? Palyaço Bonzo mu?
Quien es tu amigo, Bozo el payaso?
Hayır.
, Bozo la maquina de la muerte!
Ne oldu, dediğimi duymadın mı, bozo?
- ¿ Acaso no me oíste, idiota?
Uzak dur, pis herif.
Hazte a un lado, bozo.
- Sana kapatıyoruz dedim Bozo.
- Ya cerramos, Bozo.
Ve ben Bay Bozo'yum, tamam mı?
Y es Señor Bozo.
Dedim ki, "Herşey buraya kadar komik şey." Sonra boğuşmaya başladık.
Le dije : "Se acabó, Bozo" y lo tiré al piso.
O palyaço normal bir palyaço değildi.
Ese Bozo no tiene nada de payaso.
Bozo kim?
¿ Quién es ese?
Sadece Tammy Faye, Zsa Zsa ve Bozo senden fazla makyaj yapıyorlar.
Sólo Tammy Faye, Zsa Zsa y Bozo uso más.
Pekâlâ Bozo, bana bak...
Escucha, Bozo.
- Palyaço Bozo'nun ne aldığını...
¿ Sabe cuánto gana Bozo, el payaso?
- biliyor musunuz? - Hepimiz onun gibi olamayız.
No todos podemos ser Bozo.
- Bozo'ya ne dersin?
- ¿ Qué te parece Bozo?