English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ B ] / Brew

Brew Çeviri İspanyolca

67 parallel translation
Mortimer Brew...
Mortimer Brew- -
Brew!
Poción!
Çalıştığım yerde indirim hakkım var.
Tengo descuento en Beef and Brew.
The Brew View'da 1 : 00 ile 4 : 00 arasında "Jaws" gösterimde.
The Brew View. Son mostrando "Tiburón" del uno al cuatro.
Karen, Steak ve Brew bile telefonda bana bozuk çaldı.
Me rechazaron hasta en Steak Brew.
Evet Adamlarından bazıları "Black Brew" nin dışında.
Alguno de sus hombre se acaban de ir al cuarto negro.
"Black Brew" nerede?
- El cuarto negro, ¿ donde esta eso?
Ve sadece budalalar "brew-sketta" der.
Y solo los estúpidos dicen "Brew-sketta".
Brew Yurdu, bir açık oturumunu senin blog'una ayırmış, biliyor muydun?
¿ Sabías que en el bar Brew House dedican una noche entera a leer tu blog?
Brew King'de dövüş final müsabakasını seyrediyorduk takımın geri kalanıyla. Neden?
Estábamos viendo Ultimate Fighting en el Brew King... con el resto del equipo. ¿ Por qué?
Şimdi mayalı içkiyi sana aktarıyorum....
Now I'm going to pass the brew over to you...
Casey Roman, Bazza Brew Kahve Sizi tanıdığımı biliyordum ama, dinleyin lobi, bir bayanla kavga etmek için pek de iyi bir yer değil anlıyorsunuz değil mi?
Casey Roman, Bazza Brew Café, sabía que te reconocí, pero, mira, pero el vestíbulo del hotel puede que no sea el mejor lugar para comenzar una discusión con la dama,
Beyaz adam seninle resmen oyun oynuyor.
Demonios, Brew, este blanco te está haciendo quedar como Cleveland.
Jobs ve Woz yaptıkları prototipi 1976'da, evlerindeki bir Bilgisayar Kulübü toplantısında teknoloji delisi diğer arkadaşlarına gösterdiler.
Jobs y Woz revelaron el prototipo a sus colegas tecnologicos En el Home Brew Computer Club en 1976.
Diana bana Java Brew'de yeni bir işe başladığını söyledi.
Diana me dijo lo de que conseguiste un trabajo en el Java Brew.
Tüm kasaba Brew'de Charles ile kavganızı gördü.
Toda la ciudad os vio a tí y a Charles peleando en la destilería.
2 saat önce uykuya daldın ve Brew'in az ilerisindeyiz.
Te quedaste dormida hace dos horas, a mitad de camino de un café.
- Kafede.
En El Brew.
Yukarıdaki kendi yerimi alarak iğrenç ailemden kaçabildiğimi düşünüyordum.
Pensé que al tener mi propio piso encima del Brew podría huir de mi jodida familia.
Special Brew içer misin?
¿ Bebes Special Brew?
Bir Bendee İçkisi versem?
¿ Lo harías por una Bendee Brew?
Brew'da çalıştığını zannediyordum.
Creí que trabajaba en la cafetería.
Bu sabah Brew'da sana dik dik baktığını gördüm ve şimdi de bu.
Vi su mirada fija en ti esta mañana, y ahora esto.
Mozarella çubuklarından sipariş edebiliriz.
Pidamos los bastones de mozzarella de The Brew.
Gerçekte istediği tek şey annesi. Onu da sipariş edemeyiz.
The Brew no puede traerle lo que más quiere... a su mamá.
Hayır. Olay gerçekleştiği zaman kafedeydim ama hiçbir şey görmedim.
Yo estaba en The Brew cuando ocurrió, pero no vi nada.
Evde kaldı yani. Ayrıca olay gerçekleştiğinde, Connor'ın arabası kafedeydi...
Y el auto de Connor estaba en The Brew cuando sucedió y...
Kafeye uğradım ama yoktun.
Cuando estuve en The Brew y tú no estabas.
Dün kafede, Shana'nın Ali'yle konuştuğuna eminim.
Estoy segura de que Shana hablaba con Ali anoche en el Brew.
Shana'yla kafede buluşacaktık ama gelmedi.
Shana iba a venir al Brew, pero nunca apareció.
Bana Brew'den kahve ister miyim diye sordu ve gitti ardından oraya döndüğümde yoktu.
Me pidió que fuera al Brew y trajera café y cuando me giré ya no estaba.
Kafede Spencer'layım. Öğlene doğru gelirim.
Estoy con Spencer en el Brew.
Sudsley Doğru-Maya!
¡ Sudsley Brew-Right!
Buz gibi bir brew geliyor.
Tengo una cerveza bien fría para ti.
Birkaç Craft Brew çeşidi, Siyah Bira, IPA, kış buğdaylı var.
Tengo Craft Brews, Stout, IPA, Winter Wheat.
Dodger Stadyumu'na gitmek istemiyor. O statta Brew taraftarlarından birinin haşat olduğunu gördüğünden beri böyle.
No, se rehúsa a ir al Estadio de los Dodger desde que vio a otra fanática de Brew ser pisoteada allí afuera.
Kafede Hanna ve Sydney'in çevresinde kim vardı bilmiyoruz.
Todavía no sabemos quién estaba en el Brew con Hanna y Sydney.
Sandviç almaya kafeye gitmiştim biraz fazla cana yakın davrandı, tamam mı?
Fui a Brew a comprar un sandwich, y él fue demasiado amistoso. ¿ Me explico?
- Aynen. Kafede hala çalışıyor musun?
¿ Sigues trabajando en el Brew?
- Her şeyi yerim. Nişandan bir şey olmadıkça yerim.
Comeré lo que sea con tal de que no sea del Brew.
- Kafeden uzak duruyorum.
Evitando el Brew todo lo que puedo.
Sakız-Brew. Seninle konuşmak istiyorum.
Sabelotodo, q uiero hablar contigo.
Ama en son birinin eski dostuyum diye yanımıza gelen kişi CeCe'ydi.
Pero la última vez que un viejo amigo de alguien apareció en el Brew fue CeCe.
Johnny'e yardım ediyordum.
Um, sólo estuve ayudando a Johnny en el Brew.
İkincisine gerek yok. " Mike Brew'e geldi.
No busco otra.
Dün Brew'de ne oldu? Ezra ikimizi mi öğrendi?
¿ Que pasó en el Brew ayer?
Let me brew you up a hot cup of tellin'it like it is.
Déjame que te prepararé una taza caliente de "te diré las cosas como son".
Bir saat sonra Brew'da buluşalım mı?
¿ Por qué no quedamos en el Brew en una hora?
Brew'a gideceğini söylemiştin.
Me dijiste que ibas al Brew.
Hey, arkadaşlarımdan biri Brew'de beni bekliyor.
Si, un amigo mío me está esperando en el Brew.
d Wanna be intoxicated with that special brew... d 1970'lerde burası benim restoranımdı.
Éste solía ser my restaurant en los años 1970's.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]