Budur Çeviri İspanyolca
10,905 parallel translation
Aylarca patoloğa gitmezseniz olacağı budur.
Esto es lo que pasa por dejar de ver a tu patólogo por unos meses.
Sıradan bir asker ile bir savaşçı arasındaki fark da budur Kaptan.
Esa es la diferencia entre un guerrero y un simple soldado, Capitán.
Lord Thanos'un uyandığında geride bıraktığı tek şey budur.
Eso es todo lo que el Señor Thanos deja en su estela.
Olay budur.
Ya está hecho y hecho.
En büyük şans budur.
Esa es... esa es la buena suerte definitiva.
Onlara göre çalışma ömür boyu olur asıl çıkarım budur.
Requieren toda una vida de estudio, que es precisamente la cuestión.
Çok alakası var çünkü böyle bir davada ilk aranan şart budur.
Tiene que ver todo con esto, porque en un caso como este, es el factor decisivo principal para que califique o no.
O.P.A.'da çalışıyorsan olacağın şey budur.
Eso es lo que eres cuando trabajas en Olivia Pope y Asociados.
Kostüme güç sağlayan da budur ve böyle çalışıyor.
Eso es lo que impulsa al traje. Es por eso que funciona.
Taç giymenin bedeli budur.
Es la carga de llevar una corona.
- Belki de problem budur.
Bueno, tal vez ese es el problema.
Birine 6 ay boyunca yalan söylersen olacağı budur.
Eso es lo que pasa cuando mientes a alguien durante seis meses.
Patron olmanın bedeli budur.
Es el costo de ser el jefe.
İşte açlık odası budur, ve sana iyi zaman geçirmeler.
Esa es la habitación del hambre. Que te diviertas.
Belini sakatlamak için en hızlı yol budur, biliyor musun?
Es la manera más rápida de joderte las lumbares, ¿ sabes?
Şov budur millet.
¡ Eso es todo, amigos!
Hoşunuza gitse de gitmese de ikiniz bir ailesiniz ve en önemli şey budur. Tamam mı? Dinliyor musun?
Ustedes son familia, les guste o no, y eso es lo más importante.
İşte televizyon budur.
Esto es televisión.
Ama çocuklar, bu kalemle tanışmamın hikayesi budur.
Niños, esta es la historia de cómo conocí... a este bolígrafo.
Doğaçlamanın olayı budur.
Estoy hablando de la improvisación.
Burada mevzubahis budur işte.
Y eso es lo que está en juego.
Belki yaptığı budur, Alman İstihbaratı'na yardım ediyordur.
Quizá es lo que está haciendo, ayudar al BND.
İşte, işte şov budur!
¡ Esta! Este es el show!
Büyüyünce başarılı bir adam olmanı sağlayacağım. Budur!
Lo que digo, Chris, es que me voy a asegurar de que te conviertas en un hombre de éxito.
En önemlisi de budur.
Eso es lo importante.
Karanlığa karşı bizi güçlendirecek çökmemize engel olacak ve aşılayacak tek şey budur.
Esta es la única cosa que nos fortificará... Nos sostendrá nos inoculará contra la oscuridad.
Birine aşık olduğunda hissettiğin şey tam olarak budur zaten.
Así es como se supone que debes sentirte cuando amas a alguien.
İş yapmanın bedeli budur, değil mi?
Es el costo de hacer negocios, ¿ no?
- Peki Lordum. Hepsinden önemlisi de erkeklere ihtiyacım var! Ölmeye hazır güçlü savaşçı erkekler olmalı çünkü sonunda bizi kurtuluşa götürecek olan budur.
Mayormente, necesito hombres... hombres fuertes luchadores que estén preparados para morir... porque eso, a la larga, es lo que hará falta para salvarnos.
Hepsinden önemlisi de erkeklere ihtiyacım var! Ölmeye hazır güçlü savaşçı erkekler olmalı çünkü sonunda bizi kurtuluşa götürecek olan budur.
Mayormente, necesito hombres, hombres fuertes luchadores que estén preparados para morir porque eso, a la larga, es lo que hará falta para salvarnos.
Çoğunun yaşamasına izin verdiğimizde olacak olan budur!
Esto es lo que ocurre cuando dejamos a demasiados vivos.
- Yolu yordamı budur.
Es la forma.
İşte karşılama manzarası budur!
Es una muy buena bienvenida.
Tek kuruş bile ödemem! Çağrılan adamlar gelirse onlara söyleyeceğin aynen budur.
No voy a pagar ni un centavo, y si hombres vienen llamando, eso es lo que les dirás.
Sevişmenin anlamı budur.
De eso se trata hacer el amor.
Belki de cevap budur.
Quizá esa era la respuesta.
- Genelde en iyisi budur.
Bueno, normalmente es la mejor forma, creo.
Ordumuzun başı Odda'dır, ki amaçladığımız da budur.
Es el inicio de nuestro ejército. Ahí es a donde nos dirigimos.
Yapılması gereken sağlıklı şey budur.
Es lo más saludable que harás.
Onlari mide bulandirici yapan sey de budur.
Eso es lo que los convierte en criaturas despreciables.
- Muhtemelen görülmelerinin sebebi de budur.
Probablemente es por eso que fueron descubiertos.
Bu ; A, B, C, D veya F gibi notlarla değerlendirilen ortamların yan etkilerinden biri de budur.
Eran los efectos secundarios de estar en una situación en la que te daban notable, aprobado, suspenso.
Ve dostum, tek gerçek özgürlük budur.
Y eso, amigo mío, es la auténtica libertad hoy en día.
Kim olduğumuzu ve dünyadaki hiçbir şeyin bizi geri getirmeyeceğini kabul etmemiz gerek. Özgürlük budur!
¡ Solamente tienes que aceptar que somos lo que somos, y que nada en este mundo nos hará regresar!
İşte budur.
Ese es el ticket.
Tamam. İşte budur.
Claro...
Sanırım babam öldürülmeden önce NZT kullanıyordu yani tekrar resim yapmaya başlamışsa sebebi budur.
Creo que mi padre estaba tomando NZT antes de que lo mataran. Así que, si finalmente se pinta de nuevo, es por eso.
Yapmanız gereken budur.
Esto es lo que tienes que hacer.
Altta yatan yarış budur.
Esa es la competición subyacente.
Bir sürücünün aklında, en büyük mücadele budur.
En la mente de un piloto, ese es el mayor reto.
Doğru temas budur.
Ese es el verdadero contacto.