Click Çeviri İspanyolca
401 parallel translation
- Sizi aptallar.
No hace click. Qué banda de inútiles.
Üzgünüm ama ben zaten Klik, Pik, Hik, Tik Gaf, Staf, Laf ve Çaf'a üyeyim.
Lo siento, pero ya estoy suscrito a Click, Pick, Hick, Tick Gaff, Staff, Laugh y Chaff. - Disculpe.
Telefondan gelen klik sesi.
Ese click en el teléfono.
- Merhaba, Mac. - Selam, Click.
- Hola, Click. ¿ Qué tal estáis?
Gidiyor... Çıt sesini duydunuz mu?
¿ Escuchas el click?
Ne haber? Hiç ses çıkmıyor şimdi ya!
Click click, ya no hay ruido.
Şu deklanşör sesini duyayım yeter.
Solo dejarme oir el click de esa cámara
1967'de La Paz'da kullandığımız planı anımsa? Klik-klak?
"Clickity click".
Üzgünüm ama bu silahtaki kurşunlar bana lazımdı...
Siento que ese click haya terminado la escena Pero necesitaba las balas Para esta pistola
Ve kapı kapanırken'klik'sesi çıkaracak.
Y la puerta se cerrará, y solo hará "click".
Yalan söylemiyorum! Yalan söylemiyorum!
[Click ] [ Sin sonido ] [ Sin sonido]
Dig Şu anda, Sri Lanka'da...
Aquí. Abre - - [Click ] * * [ música de polka]
Gee, Sence bu nasıl olmuş olabilir? "Polka Jamboree" müziğini nasıl oldu da...
Vamos, ¿ cómo supones que ha pasado? * * [música de polka ] [ click] ¿ Cómo hiciste para que "la juerga de la polka"...
Tetiği bıraktığında çıkan çıt sesini, yatağın yerine oturmasını duyacağını düşünmek.
Oír cómo esa rueda de la fortuna hace "click" y toma su lugar cuando amartillas.
Oraya bir kere tıkla.
Aquí, haz click una vez.
1 tırnak sağa.
Un click a la derecha.
Birşey oldu. Birden tak etti. Herşey birden anlam kazandı ve ben...
Algo paso y me hizo un click, todo lo nuestro vino a mi mente...
Buraya çift tıklayarak başlatıyorsun.
Lo ejecutas haciendo doble click aquí.
Click-click.
Click-click.
O, aleti sahada ortaya çıkarırsan, Onu, elinde alır, koca götüne sokar ve... O siktiğimin tetiğini sarjör...
Cuando te descuides en la calle, la tomare y te la metere por el culo, y jalare tantas veces el gatillo, hasta que haga "click".
Neyse o bir kızdan çok güzel bir kızdan bahsediyordu ve birden hatırladım.
De todas maneras, el hablaba acerca de esta chica... hermosa chica... y... un click, así, y me acordé.
Roller-coaster'ın ilk tepesindeki gibidir. ama devam etmek istemiyorsunuzdur... klik-klik, etmeye başlar...
Es como estar en el primer carrito de la montaña rusa pero realmente no querías subir vas click-click, click-click...
Emlakçı ne söyledi de birden her şeyi çözdün?
¿ Qué dijo la agente inmobiliaria para que hiciera un click en ti?
Merhabalar Bay ve Bayan Klik Klik Dirk!
Hola, Sr. y Sra. Click Click Derk.
Şunu tekrar alalım Bay ve Bayan Klik Klik Dirk.
Lo repetiré una vez más, Sr. y Sra. Click Click Derk.
Şimdi sadece simgeyi yazacağız ve...
Damos click en el símbolo... Y...
Bir tıklayışla küçük kızların yatak odalarına girebiliyorsunuz.
Se puede entrar en el cuarto de una niña con un click.
Açık alanın çeyrek click * güneyinde.
Esta a un cuarto de klick * al sur del claro. ( termino militar referente a la distancia, equivale a un kilómetro )
- Click de ne?
¿ Que es un klick?
Sizin icin bir sey degil. Sadece bir iki tiklama.
No significa nada para ustedes, solo un click en el mouse.
çabuk, çabuk...
Click, click...
Bir dahaki sefer site göründüğünde, Bookmark'layıver
La próxima vez que aparezca... click derecho para ponerla en "Favoritos"
KIick'le...
Click derecho...
Bas işte
Click derecho en ella.
Bookmark'lara eklemek için klikle.
Click derecho para añadirla en "favoritos"
Eminim bugün buna pişman olmuşlardır.
Está seguro que él no oyó un click o algo?
Üzerine tıklıyoruz.
Pues haces click ahí.
Bu iş ve ben gerçekten uyuşuruz.
Espero que el trabajo y yo realmente hagamos "click."
- diske tkla ve online ol.
- Pon el disco, has click, y estás conectado.
Tıklayın.
Click para entrar.
Bazen tık eder ve durur.
Algunas veces hace click, y paf paf.
- Basmıyor.
- No hace click.
Click konserine gidiyor.
Ella se va al concierto de Click-B.
Montgomery ve Glint'te avukatım. Annenizin mülklerinin temsilcileriyiz.
Abogado de Montgomery y Click administradores de la herencia de su madre.
- Bir titreşim,
- Un click. - Sí, señor.
Ve birdenbire pat diye bir ses.
Y de pronto mi cabeza hizo click.
Seslerden anladığım kadarıyla Prof. Hawking bir şeyler söylemek istiyor.
"Ha llegado el momento de la ciencia y la espiritualidad." Un'click'me indica que el Prof. Hawking quiere intervenir.
Click, click.
Clic, clic.
Sol elini, sağ elini, sol bacağını ve sağ bacağını.
Me aseguro de oir el "click" de las esposas.
- Bilmiyorum, bir bakayım.
[Click ] [ ruido debil del Holograma]
Sürpriz!
Un click y "¡ presto!".