Coeur Çeviri İspanyolca
92 parallel translation
Dış çekim, Sacre Coeur. Gündüz.
Exterior, le Sacre Coeur.
Sacrè Coeur ve Eiffel Kulesi Manzarası var ama onu da elimizden alıyorlar.
Unas vistas magníficas del Sacré Coeur y la torre Eiffel. Nos van a tapar esas vistas.
- Rue Leandre, Sacré Coeur yakınında.
- Rue Leandre, cerca del Sacré Coeur.
Hadi, Sacre Coeur'un resmini çekelim!
¡ Consigamos un cuadro de Sacrè Coeur!
Koç'un duygularıyla senin hayvani isteklerinin arasında fark olduğunu anlamadın mı?
¿ No te has dado cuenta que una diferencia entre del entrenador ffire de coeur y sus antojos de los animales?
- Ya da "Komik Yürek"?
¿ Y "Drôle de Coeur"?
Ve, ah, benim kardeşim, o sadece Coeurd Alene taşındı.
Y mi hermano se acaba de mudar a Coeur d'Alene.
Haydi çabuk ol. Sen de derhal giyin ve Mirou ile Creve-Coeur'e git.
Tú, vístete deprisa y ve a Mirou y a Crève-Coeur.
Efsanevi batık hazine gemisi Kordumair'i istiyorum.
¡ Deseo el legendario barco del tesoro hundido de Coeur du Mer!
Batık Kordumair hazinesini istemiyor muydun?
¿ Quieres el tesoro hundido de Coeur du Mer? ¡ Es tuyo!
Sonra, müttefik kuvvetler geldiklerinde.. .. bütün patlayıcıları bulmuşlar, düğmeye de basılmamış.. .. ve aynı şey Sacre-Coeur, Eyfel Kulesi..
Y cuando las tropas aliadas llegaron encontraron todos los explosivos ahí y el botón sin presionar y encontraron lo mismo en el Sacré-Coeur, la Torre Eiffel y otro par de lugares, creo.
- Bu klasik bir haykırmadır.
- Sí, es un clásico cri du coeur. - ¿ Cri du qué?
Arzu ettiğin herhangi bir şey ve senin gibi birisi de istediğini elde edebilir.
- Lo que tu petit coeur ansíe. Con un cuerpo como ese, sin duda lo conseguirá.
"Willy usulü Alabalık", "Albert usulü Tavuk" ve "Coeur de filet Provençal" hiç fena olmaz.
Lenguado Willy, Pollo Albert y solomillo Provençal estarían bien.
Sizce E.T. Chateau Coeur sever mi?
¿ Crees que a ET le gusta el Chateau Coeur?
Le Coeur de la Mer diyorlar.
Y lo llamaron Le Coeur de la Mer.
Ben, KREZ radyodan Rabdy Peone... Coeur d'a lene Yerli Ayırtımı'nın * Sesi. Ve şimdi... bu yağmurlu, iki yüz yıllık 4 Temmuz sabahının yol durumu.
Este es Randy Peone en Radio KREZ la voz de La Reserva India Corazon de Alene y es hora de anunciar el trafico de esta humed mañana bicentenaria 4 de Julio
Duman İşaretleri 1976'nın 4 Temmuzun'da... annemle babam, Beyaz Adam'ın bağımsızlığını kutladı... Coeur d'A lene kabile geçmişindeki... en büyük ev partisini yaparak... demek istediğim...
En el 4 de Julio, 1976... mi madre y mi padre celebraban la independencia de la gente blanca... aguantando la fiesta mas larga... de la historia tribal del Corazon de Alene.
Burası K-R-E-Z Radyo, Coeur d'A lene Yerli Ayırtımı'nın Sesi.
Esto es K-R-E-Z Radio, la voz de la Reserva India Corazon de Alene.
Coeur d'A lene halkı, ayırtımımız bu sabah çok güzel.
Y gente del Corazon de Alene, nuestra Reserva está preciosa esta mañana.
Coeur d'A lene Yerlileriyiz.
Somos Indios del Corazon d'A lene.
Ben Coeur d'A lene'im, Thomas da Coeur d'A lene.
Soy Corazon de A lene, y Thomas aqui tambien es Corazon de Alene.
Le Coeur de Lion'a hoş geldiniz.
Bienvenidos a Le Coeur de Lion.
Le Coeur de Lion benim tesisimdir.
Le Coeur de Lion es mi negocio.
Bir öğleden sonra, "Sacré-Coeur" da.
Una tarde fuimos al Sagrado Corazón.
Aynı anda Sacre Coeur'ün bahçesinde, rahibeler tenis oynuyordu.
En el Sagrado Corazón los cardenales practican su reverso.
Il dit mon coeur ve Fransızca.
Il dit mon coeur
Burda da "Sacre-coure"'un önünde.
Y aquí delante del Sacre-Coeur
Ve müttefik birlikler geldiğinde patlayıcıları ve basılmamış düğmeyi bulmuşlar ve aynı şeyle Sacré-Coeur, Eiffel Kulesi ve diğer güzel yerlerde de karşılaşmışlar.
Y cuando las tropas aliadas llegaron encontraron todos los explosivos ahí y el botón sin presionar y encontraron lo mismo en el Sacré-Coeur, la Torre Eiffel y otro par de lugares, creo.
Coeur D'Alene'deki cenaze direktörü, demode olduğunu söyledi.
el director de la funeraria dijo que era algo muy anticuado.
Yakılacak. Sonra da Coeur D'Alene'deki aile anıtmezarına konacak. Bu, son karardır.
- Será incinerada y descansará en el mausoleo familiar en Coeur D'Alène, y no hay más que hablar.
Küllerini Coeur D'Alene'deki aile anıtmezarına koyacağız.
- Vamos a poner sus cenizas en un mausoleo de la familia en Coeur d'Alène.
Meleğim, tatlım.
Mon petit ange. mon coeur.
Par coeur...
par coeur.
Lawrence'ın mezar hırsızlığı huyunun lafı sakin Coeur d'Coeurs'da yankılanmaya başlayınca,... halk galeyana gelmişti.
Cuando se supo de los días de ladrón de Lawrence por Coeur d'Coeurs hubo indignación del público.
Coeur d'Coeurs'daki yalnızlığı canına tak etmiş bir şekilde,... sahibinin üzüntüsünü hissedip Digby, bir göreve koyulmuştu.
Cansado de volver a estar solo en Coeur d'Coeurs y sintiendo la pena de su amo, Digby se encaminó en una misión.
Olive Snook, Coeur d'Coeurs'a... bir elinde tek kanatlı kuşun olduğu altın yaldızlı bir kafes,... öbüründe de turta kutusu ile Chuck olarak de bilinen Charlotte Charles'ın ölüm sahtekârı olduğunu meydana çıkarmak üzere güç bela gelmişti.
A duras penas, Olive Snook llegó a Coeur d'Coeurs. Con una jaula dorada para el pájaro de un ala en una mano y la caja del pastel en la otra, se encaminó a destapar que Charlotte Charles, también conocida como "Chuck", fingió su propia muerte.
O sırada Coeur d'Coeurs'de, küçük bir arkadaş kendi kaçışını planlıyordu.
Mientras tanto, de vuelta en Coeur d'Coeurs, un pequeño amiguito estaba planeando su propia fuga.
Tam o anda, Coeur d'Doeurs kasabasında Chuck adındaki kız babasının cenazesine katılıyordu.
En este momento en la ciudad de Coeur d'coeurs, Una chica llamada Chuck asistía al funeral de su padre.
Alçak kalp bu sahillerde. ( GÜZEL BİR Fransız Şarkısı!
Le coeur a marée basse.
Tam o anda Coeur d'Doeurs kasabasında Chuck adındaki kız babasının cenazesine katılıyordu.
En estos instantes en la ciudad de Coeur d'Coeurs, una niña llamada Chuck asistía al funeral de su padre.
Tam bu zamanda, Coeur d'Coeurs kasabasında genç Ned sihre inanıyordu.
En este momento en la ciudad de Coeur d'Coeurs, el joven Ned creía en la magia.
Motel odasında Coeur d'Coeurs'den Timbuktu'ya kadar olan yerleri havaya uçuracak kadar cephanelik vardı.
¡ En su habitación del motel había suficiente pólvora para hacer volar Coeur de Coeurs hasta Timbuktú!
Duyduklarıyla şoke olmuş bir halde, pastacı ve Chuck adındaki kız kendilerini en kötü sona hazırladılar. Coeur d'Coeurs'deki mezarlıkta ise Norveçliler, Emerson Cod'ın kehanetinin yarı yarıya doğru olduğunu görmenin şaşkınlığını yaşıyorlardı.
Asombrados por lo que habían oído, el Pastelero y la chica llamada Chuck se prepararon para lo peor, mientras en un cementerio de Coeur de Coeurs, los noruegos se encontraron que no estaban preparados para el sorprendente descubrimiento
Bugün Montmartre'a gideceğini söylemiştin. Bulunduğum yerden Sacré Coeur'ü görebiliyorum. Ve seni düşünüyorum.
Como me dijiste que hoy estarías en Montmartre y como desde aquí veo la Basílica del Sacré Coeur sólo quería decirte que pienso en ti.
"Coeur en Folie" mi yoksa "Eau de Russie" mi?
# Coeur en Folie # or # Eau de Russie #?
Bakın! "Sacre Coeur" orada!
¡ Miren, el Sacré Coeur!
Bir sokaktan söz etmişti. Coeur D'Alene.
Mencionó una calle, Coeur D'Alene.
Bu bey, Grand-Coeur Markisi.
Es el Marqués de Guyencourt, recién llegó de París.
Şuraya bak!
Mira la torre Eiffel, el Sacré Coeur...
Paris manzarası Eiffel Kulesi.
Le Sacré Coeur.