English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ C ] / Collar

Collar Çeviri İspanyolca

4,820 parallel translation
White Collar'da herhangi bir gün.
Un día más en la división de Guante Blanco.
White Collar'ın önceki bölümlerinde...
Anteriormente en White Collar...
White Collar birimini yönetmemi mi istiyorlar?
¿ Quieren que yo maneje la división de Guante Blanco?
White Collar biriminin başına geçmemi teklif ettiler.
Me han ofrecido dirigir la división de Guante Blanco.
Jones ve Diana White Collar ofisindeki herkes hepimiz bir aileyiz ve sen de bu ailenin bir parçasısın.
Jones y Diana, todos en las oficinas de Guante Blanco, todos somos una familia y... tú eres parte de esa familia.
Bu kolyeyi nereden buldun?
¿ De dónde has sacado este collar?
Bana kolyeyi göster.
Muéstrame el collar.
Kolyen... Kırmızı renkte...
Tu collar... es rojo.
O arada bir şekilde şu boynundaki alarm zımbırtısını harekete geçirmiş.
Pues, en algún momento, la abuela presionó su collar de alerta.
White Collar birimini yönetmemi mi istiyorlar?
¿ La oficina del jefe de división?
Ajan Siegel Quantico'nun en iyi mezunlarından ve geçtiğimiz iki yıl Chicago White Collar biriminde şef olarak çalışıyordu.
Tengo 31, pero no lo digas muy alto. El agente Siegel se graduó en Quantico con honores y ha servido como supervisor en la división Guante Blanco de Chicago durante los últimos dos años.
White Collar birimini yönetmemi mi istiyorlar?
¿ Quieren que dirija la división de guante blanco?
White Collar'da daha önce...
Anteriormente en White Collar...
Daha önce...
Anteriormente en White Collar...
Ona FBI'dan Ajan Burke'ün White Collar biriminden onunla konuşmak istediğini söyleyebilirseniz...
Bueno, si puede decirle que el agente Burke del FBI, de la Unidad White Collar quiere hablar con él.
Bay Reese, Bear için yeni tasma almış olamazsınız değil mi?
Sr. Reese, ¿ usted no habrá comprado un collar nuevo para Oso, verdad?
- Bear'ın yeni tasmasını sevdim.
- Me gusta el collar nuevo de Oso.
Ianka'nın kolyesinde. Kristaller.
Es el collar de Ianka, los cristales.
Kolyenin şeffaflığı bozulmazlığını kanıtlıyor.
La transparencia del collar prueba su involatilidad.
Üzerinde isim yazan bir tasması da yoktu.
No tiene collar con nombre.
Bu kolye, bir vampir yakınlardayken uyarmak için tasarlandı.
Este collar fue creado para advertir que un Vampiro está cerca.
- Baba, kolyemi takabilir misin lüfen?
- Papá, ¿ puedes abrochar mi collar?
Biliyorum... ve bir keresinde, burnumu karıştırmayı bırakmadığım için köpeğin tasmasını çıkarıp üzerime salmıştı, hatırladın mı?
Lo sé... y acuérdate de que una vez no podía dejar de meterme el dedo en la nariz, así que ella... ¿ me puso aquel collar de perro con forma de cono?
Bu bana Roma'da verdiğin kolye.
Esta es la collar que me diste en Roma.
Yine de kurbanımızın kolyesinde biraz "şanslıydım".
Sin embargo, tuve algunos "suerte" con el collar de la víctima.
Kurbanımızın kolyesindeki DNA'dan bir isme ulaştık.
Um, nos dieron un golpe en la ADN de collar de nuestras víctimas.
Boyunluk tak ve sedyeye koy.
Pongámosle un collar cervical y la montamos en la tabla.
Ona boyunluk takmamız lazım.
Necesitamos un collar cervical para ella.
- Plastik çiçek kolyesi de ister misin?
¿ Y un collar de flores hawaiano?
- Kolyeni alan adamdı değil mi?
El chico que tomó tu collar, ¿ cierto?
Parlayan varlığını gördüğü her an,... bu kolyeyi takma nedenin,... hepsi silinecek.
Tae Yang ( * El sol ) Todos los recuerdos de que estuviste con él. Todo lo que este collar significa y los sentimientos detrás de él... serán totalmente borrados.
Kolye güzelmiş.
Es un collar muy hermoso.
Evan Turner diye birini tanımıyorum. Deli dana gibi koşmada benden üstün, ondan bilmezsin.
Por Dios Santo, usa un collar con un diente de tiburón.
Ona niye tasma takmamıştınız?
¿ Por qué no le pusiste un collar?
O pire tasmasıydı gerçi ama olsun.
Bueno, era un collar de pulgas, pero...
Anneme bir kolye yapıyorum.
- Un collar para mi mamá.
Tamam, ilk kim? Rajesh, annene yaptığın kolyenin yanına bir de bileklik eklemek ister misin?
Rajesh, ¿ quieres hacer un brazalete para tu mamá que combine con el collar?
Ben de anneme bir kolye yapacaktım ama maalesef kadının boynu yok.
Yo iba a hacerle un collar a mi mamá pero desafortunadamente no tiene cuello.
Boğazına bir kemer takma fikri ölmek için güzel bir yol ha?
Pensó que ponerse un cinturón de collar era una salida más fácil.
Yakana dikkat et.
Mira tu collar, allí.
Kolyemdeki taş elmas değil.
Esa gema en mi collar no es un diamante.
Hawke'a göre saldırgan kolyeyi saat 23.00 de 52. Cadde'de kapıp 8. Güney Caddesi'ne kaçıyor.
- Bien, según Hawke... el robo del collar fue a las 11 en la calle 52 al Sur con la 8.
- Kolye.
- El collar.
- Ne kolyesi.
- ¿ Qué collar?
O kolyeyi daha önce görmüştüm.
He visto este collar antes.
Belki hizmetçiler kolyenin odama nasıl geldiğini görmüşlerdir.
Tal vez los sirvientes vieron cómo el collar llegó a mi habitación.
Bu kolyeyi daha önce görmediğini söyledin ama bunu yastığıma koyan kişi sendin.
Dijiste que nunca habías visto el collar, pero tú eres quien lo puso en mi almohada.
Yüzükler kalsın, bir kolye lütfen.
Nada de anillos. Un collar por favor.
Bu kolyeden her zaman hoşlandım.
Dr. Coleridge. Siempre me gustó este collar.
Makarnadan kolye.
Un collar de macarrones.
- Kolye.
- El collar...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]