Costas Çeviri İspanyolca
874 parallel translation
Arkadaşlar Kardeş Dan bizlere bir şeyler söyleyecek bir zamanlar günah denizinde boğuluyordu ama şimdi sevgi kıyısına çıkarak kurtuldu.
Amigos, escucharemos al hermano Dan... una vez perdido en el mar del pecado... pero ahora a salvo en las costas del amor.
Evet, şimdide meteoroloji haberlerini veriyoruz.
del noroeste en todas las costas de las Islas Británicas.
Masai, Wakabaranda ve doğu kıyısından... batıya kadar her kabilenin inandığı bir tılsım.
Es el juju de los masai, los wakabaranda... y todas las tribus de las costas este y oeste.
Dalgalar her yöne yayılır ve daha önce hiç göremediğiniz kıyılara çarpar.
Las olas se extienden en todas direcciones y llegan a costas que desconocía.
Şimdi de, sayın seyirciler, Sandow gösterisini tamamlıyor Herkül kuvvetiyle dünyanın en büyük halterini kaldırıyor.
Damas y caballeros, por aquí. Por aquí. Esta dama ha danzado desde el desierto hasta las costas del lago Michigan.
"Tanrım, sana deniz kazalarının olmaması için değil, olursa kazazedeleri Cornwall sahiline göndermen için dua ediyoruz... Oranın fakir halkına faydası olsun diye."
Señor, te rogamos que no haya naufragios pero si ha de haberlos que sean en las costas de Cornwall para provecho de sus pobres habitantes.
Eğer kıyılarımızdan faydalanmak istiyorsan... emirlerime uy ve bir daha buraya gelme! Defol!
Si quieres obtener beneficios en las costas obedece mis órdenes y no vuelvas por aquí.
Kendisi, kıyılarımızdaki bir çetenin neden olduğu gemi kazalarını soruşturmak üzere yollanmıştır Üzere yollanmıştır.
Nombrado para investigar una serie de naufragios organizados por los delincuentes de estas costas.
Bana bu çetenin Jamaika Hanı'nı üs olarak kullandığını ve elinde ev sahibiyle suç ortaklarını darağacına göndermeye yeterli kanıt olduğunu bildirmiştir.
Delincuentes de estas costas. Me informa que esos delincuentes tienen su guarida en la posada de Jamaica y que posee suficientes pruebas...
Anladığım kadarıyla Bay Arden, eşiniz Ellen Wagstaff Arden, Hindi Çin açıklarında kaza geçiren antropolojik keşfin bir üyesiydi.
Sr. Arden, su mujer, Ellen Wagstaff Arden... era miembro de una expedición antropológica... que naufragó en las costas de Indochina.
Bana daha çok evdeki deniz kıyısını anımsatıyor. Cornwall'u bilir misin hiç? Evet.
Me hace acordar a las costas de mi tierra. ¿ Conoce Cornwall?
Alçakça itilmişliğinizi yenerek Yeniden yücelteceğim!
" enviad al refugio de estas costas
Sizin tüm cansiperane çabalarınıza karşın sahillerinizin adamakıllı savunulamadığını biliyor muydunuz?
¿ Sabéis que, a pesar de vuestros grandes esfuerzos vuestras costas no están defendidas adecuadamente?
Bu tür bir saldırıdan tüm sahilleri korumamız gerek.
¿ Qué hacemos? Tenemos que evitar los ataques a nuestras costas.
Moğollar kıyılarımızı işgal ediyor.
Los mongoles están invadiendo nuestras costas
Deniz Kuvvetleri bizi Japon anakarasının 650 km kadar yakınına götürecek.
La marina nos llevará a 400 millas de las costas japonesas.
Sahilden 1 saat 58 dakika uzaktayız.
Estamos a una hora y 58 minutos de las costas.
Her an Japon sahillerine ulaşabiliriz.
Vamos a alcanzar pronto las costas japonesas.
Japon sahilleri tam önümüzde!
Costas japonesas, derecho adelante.
- Her an sahile varabiliriz.
- "Alcanzaremos las costas, dentro de poco."
- Ekibin geri kalanı nerede acaba? - Çin sahillerine dağılmış olmalı. Canlıysalar tabi...
- Desparramadas por las costas chinas, si aún están con vida.
Aşağı yukarı hepsi Çin sahillerine düştü.
Están desparramados sobre las costas chinas.
- Ben Pittsburgh'danım. Size biraz çatlakmışım gibi gelebilir ama o eski Monongahela nehrinin ağzından yayılan kömür kokusunu sanki alabiliyormuşum gibi geliyor bana. Çok mu saçmaladım yoksa?
Esto puede parecerle extraño, pero creo poder sentir el humo de carbón viniendo de las costas del río Monongahela. ¿ Es loco, no?
Amerikan Donanması'na, Ordu'ya, Sahil Güvenlik'e ve Stratejik Hizmetler Bürosu'na göstermiş oldukları işbirliği için şükranlarımızı sunuyoruz.
Expresamos nuestro más profundo agradecimiento a la Armada, al Ejército, Guarda Costas y al Departamento de Servicios Estratégicos de los EE.UU., cuya magnífica colaboración ha hecho posible llevar a cabo esta película
Birkaç francala Maryland'in kıyılarından gelen yarım porsiyon ızgara ıstakoz kızarmış istiridyeler uzaklardaki güneşli Rusya'nın havyarı ve güzel Fransa'nın dağ manastırlarının kaşar peyniri.
Traigo bollos frescos, media langosta hervida de las costas de Maryland, ostras fritas, caviar de la lejana Rusia, y queso de las regiones montañosas de Francia.
Neddy Amcadan nefret ettiğini ve Deadeye Dick ile İspanyol Korsanı dışında bir şey okumadığını çok iyi biliyorsun.
Sabes perfectamente que detesta al tío Neddy... y no lee más que Dick el Tirador, corsario de las costas españolas.
Önce Panama Kanalı, sonra da Meksika sahilleri.
Primero el Canal de Panamá, y luego las costas mejicanas.
Bir keresinde, Brezilya yakınlarında... okyanusun kanla karardığını, kapkara olduğunu görmüştüm. Öyle ki güneş, ufkun üstünde solup gitmişti.
Verán, una vez, bordeando las costas de Brasil... vi el océano tan oscurecido por la sangre que parecía negro... y el sol se ocultaba tras la línea del horizonte.
Yarın sabah, ölümsüzlüğün kıyılarına çıkarma yapmış olacaksın.
Mañana, habrás conquistado tu cabeza de playa en las costas de la inmortalidad.
Hawaii polisi ayırmaya çalıştı daha sonra sahil devriyesi geldi, ve yumruklar savrulmaya başlandı.
Llegó la policía hawaiana. Luego la policía de costas, un empujón y...
Yüzlerce metre yükseklikteki tsunamiler sahilleri silip süpürecek.
Maremotos arrasarán las costas.
'Overlord Operasyonu için harekât günü şimdilik Haziran başı olup Normandiya ve Cherbourg Peninsula sahili boyuncadır.'
"Día D para la Operación Overlord queda señalado a primeros de Junio entre las costas de Normandía y la Península de Cherburgo."
Aralık ayının 25'inde, Barselona sahilleri civarında bir uçak gözlendi.
El 25 de Diciembre, un avión fue avistado en las costas de Barcelona.
Otuz bin askerle Hellespont kıyılarına ulaşır. Bu orduyla kıtayı fethetmeye niyetlidir.
Alejandro de Macedonia, con treinta mil hombres, arribó a las costas del Helesponto.
Burası da, Anadolu kıyıları boyunca uzanan zengin kentler, iyi barınaklar.
Aquí, las costas de Asia Menor : con ricas ciudades y prósperos puertos.
Anadolu kıyıları boyunca uzanan kentler onun tarafına geçecektir.
En las costas de Asia Menor se pondrán de su parte.
Makedonyalılar, filomuzu lağvediyor ve Makedonya kıyılarına geri yolluyorum.
Macedonios, voy a disolver la flota y a enviarla de vuelta a las costas macedonias.
Sahillerimizde bir Truva gemisinin isareti.
Aquí está la señal de un barco troyano acechando nuestras costas.
- Bu onlari kiyilarimiza getirtecektir.
Que los traerá a nuestras propias costas.
Helen'in iadesine karsilik bu sahillerden gitmeyi kabul ettiniz.
El retorno de Helena, a cambio de lo cual accedíais a marcharos de estas costas.
Sicilya açıklarında on gün önce gerçekleşen uçak kazası ile ilgili... söylentileri biliyorum.
Soy absolutamente consciente de los rumores que corren desde hace diez días sobre un accidente aéreo en las costas de Sicilia.
Gitchee Gumee kıyılarında.
En las costas de Gitchee Gumee.
Yabancılar kıyılarımızı tehdit ediyordu.
Extranjeros amenazaban nuestras costas.
Mağazayı sökülmesi için $ 2000 gerekiyor. Bir yer bulup mağazayı oraya inşaa edeceksiniz.
Tendrán su mitad del almacén por 2.000 $... y pagarán la mitad restante con las costas.
Mahkeme bitmiştir ve içkiler gece yarısına kadar demiryolu hesabındandır.
El Ferrocarril pagará las costas.
" Sahil komutanlığı iki hava devriyesi görevlendirecek.
"El mando de costas enviará dos patrullas aéreas en intersección".
Siz bunu sahil komutanlığına iletirken ben de Force H'le görüşeceğim.
Bien. Si usted coordina eso con el mando de costas, yo atenderé los asuntos de la Fuerza H.
Ark Royal'ın saldırısından sonra sahil komutanlığından iki ilginç bilgi geldi.
Recibimos dos partes extraños del mando de costas luego del ataque del Ark Royal.
Düşman, Akdeniz'in öte yakasında, Kuzey Afrika'da zalim ordusunu toplamış, denizi geçmeye hazırlanıyordu.
Este enemigo reunía un feroz ejército al otro lado del Mediterráneo, en las costas africanas.
Lordum, uzun yıllardır sizin beni çağırmanız ümidiyle yaşadım. Özellikle de tam şimdi, Ben Yusuf kıyılarımıza çıkmışken.
Señor, durante todos estos años he esperado su llamada, y aún más ahora que Ben Yusuf ha llegado a nuestras costas.
Bana bir radyo programında bu şekilde atıfta bulunduğu son defasında,... bu ona 65,000 dolara ve mahkeme masraflarına mal oldu.
La última vez que me lo llamó en un programa de radio le costó 65.000 dólares más las costas del juicio.