Cristina Çeviri İspanyolca
1,540 parallel translation
- Cristina'nın okuma zorluğu var ama tıp fakültesinde hep A almış ve doktora yapmış. Gerçekten inanılmaz.
- Cristina es disléxica, pero obtuvo sobresaliente en la facultad y un doctorado. increíble.
Cristina'nın 8, Meredith'in 4, Izzie'nin 10, ama senin 14 tane.
Cristina tuvo ocho, Meredith tuvo cuatro, Izzie tuvo diez, pero tú, 14.
Senin ameliyatın için gelen kornea, Clínica De Santa Haviera Mosianos'tan gelenle uyuşuyor.
El único día que hubo un transplante de cornea vino de una Ana Cristina Martines.
Kayıtlara göre vericin Ana Christina Martinez.
Aquí dice que tu donante fue Ana Cristina Martines.
Rüyamda gördüklerim Ana'nın hayatından değilmiş. Burayı görüyormuşum. Tam şu anı.
Todo lo que soñe no fue sobre la vida de Ana Cristina era esto, ahora.
Ana Christina ölümün önüne geçmeye çalıştı.
Ana Cristina trato de prevenir la muerte.
Jean-Luc, size Prenses Annie ve Christiane'i takdim etmek benim için büyük bir ayrıcalık ve onurdur.
- Jean-Luc, tengo el honor y el placer, de presentale a la Princesa Annie y la Princesa Cristina
Cristina, dün gece eve kaçta geldin?
Cristina, ¿ a qué hora llegaste anoche?
Vicky ve Cristina yazlarını Barselona'da geçirmeye karar verirler.
Vicky y Cristina decidieron pasar el verano en Barcelona.
Cristina, son altı ayını 12 dakika süren ve sonra nefret ettiği bir filmi yazıp, yönetip ve baş rolünü oynayarak geçirmişti... ayrıldığı bir diğer erkek arkadaşı yüzünden bazı sahneleri değiştirmek zorunda kaldı
Cristina, que pasó los últimos seis meses escribiendo, dirigiendo y actuando en una película de 12 minutos que después odió acababa de romper con otro novio, y deseaba un cambio de aires.
Cristina ise aşktan çok farklı şeyler beklemekteydi.
Cristina, en cambio, esperaba algo muy diferente del amor.
Cristina, benim adım Judy.
Cristina, soy Judy.
Ne iş yapıyorsun, Cristina?
¿ A qué te dedicas, Cristina?
İlerleyen günlerde Vicky ve Cristina şehrin artistik hazinelerine daldılar.
Los siguientes días, Vicky y Cristina se empaparon de los tesoros de la ciudad.
Mark ve Judy onları bir bot gezisine davet ettiler.
Un día, Mark y Judy invitaron a Vicky y Cristina a navegar en su barco.
Mark ve Judy iş ortaklarından birinin oğlunuda çağırdı Cristinaya uygun biri olduğunu ve Cristina'nın ondan hoşlanabileceğini düşündüler.
Pensando en Cristina, Mark y Judy invitaron al hijo de uno de sus socios un buen partido que Mark pensó que le gustaría.
Maalesef, Charles ve Cristina cennette yapılmış bir çift değil.
Lamentablemente, Charles y Cristina no estaban hechos el uno para el otro.
Vicky ve Cristina sanat galerisinden çıktı ve akşam yemeğine çıkmaya karar verdiler.
Vicky y Cristina se fueron de la galería y decidieron ir a cenar.
Ben Cristina ve bu da arkadaşım, Vicky
Soy Cristina y esta es mi amiga Vicky.
Ve sizler Vicky, ve sen de Cristina.
Y ustedes son... Vicky, y tú eres Cristina. ¿ Verdad?
Bunu daha sonra tartışa bilirmiyiz?
Cristina, ¿ podemos hablarlo en otro momento?
Cristina, o bir yabancı.
Cristina, es un completo extraño.
Cristina'yı büyük bir hata yapmaktan kurtarmaya çalışıyorum.
Intento salvar a Cristina de cometer un error fatal.
Bu bir hata, Cristina.
Es un error, Cristina.
Vicky Cristina ile aynı odada kalmalarını ve Juan Antonio'nun kendi odası olmasını garantiledi.
Vicky se aseguró de que ella y Cristina tuvieran su propia habitación, y Juan Antonio, la suya.
Gezilerini belgelemeye devam ettiler Vicky kuşku duymaya devam ederken Cristina harika vakit geçiriyordu.
Continuaron documentando su viaje y mientras Vicky se mantenía escéptica Cristina se lo estaba pasando muy bien.
Ben sadece Cristina'ya arkadaşlık yapmaya geldim.
Yo sólo vine para acompañar a Cristina.
Yataktaki Cristina ile kala kalan Vicky, Barselona'ya dönme konusunda endişeliydi ve etrafı dolaşmak filanda istemiyordu.
Con Cristina en cama, Vicky estaba ansiosa por regresar a Barcelona y sin ganas de hacer turismo.
Cristina için üzülüyorum.
Me da mucha pena Cristina.
Cristina'da aynı şeyi söyler.
Cristina dice lo mismo.
Cristina çok ilginç bir kız.
Cristina es una chica muy interesante.
Cristina daha iyi hisseder, hala çok yorgundur ve biraz daha dinlenmeye ihtiyacı vardır.
Cristina se sentía mejor, pero aún estaba débil y necesitaba más descanso.
Eve dönüş yolunda sessizlik vardı, Vicky bu olanlardan Cristina'ya bahsetmedi.
Durante el regreso a casa, Vicky, que no le había mencionado nada a Cristina, estaba callada.
Cristina, diğer taraftan sinirli konuşuyordu.
Cristina, en cambio, hablaba nerviosamente.
Cristina, kendini ifade etmenin yolunu arayarak Barselona'nın sokaklarını dolandı, son tutkusu olan fotoğrafçılığı test etti... Juan Antonio ile gerçeklik anında kendini rezil ettiğine inandı.
Cristina, buscando formas de auto expresarse... erraba por las calles de Barcelona, experimentando con su última pasión, la fotografía, y creía haber quedado como una tonta exactamente en el momento de la verdad con Juan Antonio.
48 saat sonra, Cristina Vicky'e bir haberle geldi.
Entonces, 48 horas más tarde, Cristina le hizo un anuncio a Vicky.
Cristina mutfakta oturdu, kahve içerek şiirlerine çalıştı.
Cristina se sentó en la cocina, a tomar café y trabajar en su poesía.
Juan Antonio Cristina'yı şarap tadımına götürdü.
Juan Antonio llevó a Cristina a una cata de vinos.
Ona eserlerini gösterdi, bu Cristina'nın çok hoşuna gitti
Le mostró su trabajo, que la apasionó.
Bu sefer, Cristina yediklerine dikkat etti.
Esta vez, Cristina conservó la comida en su estómago.
Juan onu birkaç kez daha dışarı çıkardı.
Juan invitó a Cristina a salir varias veces más.
Cristina'yı işi konusunda cesaretlendirdi, ona fotoğraflarını göstermekte çok utangaç olmasına rağmen.
Alentó el trabajo de Cristina, aunque ella era demasiado tímida para mostrárselo.
Cristina kendine çok iyi hakim oldu.
Cristina supo defenderse bastante bien.
Gerçek şu ki sen Cristina için daha uygunsun.
Bueno, la verdad es que eres más apropiado para Cristina.
Cristina'dan gittikçe daha çok hoşIanıyorum.
Le he tomado mucho cariño a Cristina.
Ve ben de sen ve Cristina için.
Y yo... por ti y Cristina.
Juan Antonio, gerçek yaratıcı bir adamdı, her zaman bir kadınla yaşama ihtiyacı duydu Christina'yı onla yaşamaya davet etti, o da bunu kabul etti tabi.
Juan Antonio, como ciertos hombres creativos, siempre necesitó una mujer a su lado e invitó a Cristina a mudarse con él, y ella aceptó.
Cristina nasıl?
¿ Cómo está Cristina?
- Ben Cristina ve Juan Antonio ile gitmek istiyorum.
- Quiero ir con Cristina y Juan Antonio.
Juan Antonio, Cristina'dan gerçekten hoşIanıyor, ayağını okşamaya çalıştı ama kazara Vicky'nin ayağına dokundu
Juan Antonio, con pensamientos cálidos sobre Cristina, intentó rozar su pie contra los suyos bajo la mesa, pero accidentalmente rozó el de Vicky.
Cristina.
Cristina.