Danıel Çeviri İspanyolca
29,057 parallel translation
Keşke bana son verme olayının taşaklarımdan tekme yemiş gibi hissettirdiğini söyleseydin.
Solo desearía que me hubieras dicho que cuando tienes un cierre se siente lo mismo que cuando te dan un portazo en la cabeza con el maletero de un Pontiac.
Hepsi aynı isimsiz bir kullanıcıdan gelmiş.
Todo dada por el mismo usuario anónimo.
Birimimize danışmanlık yapıyorlar.
Consultan para el departamento.
Dudley'in senin hayatında olmadığı ve danışmanın olmamdan daha fazlasını istediğin zamanlar oldu. Sevgilin olabilirdim ama olmadım çünkü evliyim. İşin aslı seni rezil etmemem.
Crees que él te ama, pero el verdadero amor es sacrificio, y he sacrificado mis propias emociones, deshaciéndome de ellas para protegerte.
Bu sevkiyatı Balio'dan kim istiyorsa kafayı takmış.
El que quiera enviado a este Balio lo quiere mal.
- Stilton'dan geçiyoruz.
El subir en Stilton.
Ona danışmanlık yapıyorsun, değil mi?
Usted consulta por él, ¿ verdad?
Bu onun için yeni bir Starbucks'dan daha önemli olabilir.
Que podría haber significado para él más que un nuevo Starbucks.
FBI'dan Özel Ajan Kang.
- Sí. Soy el agente especial Kang del FBI.
Doğru ama anlaşmaya hazırlanırken Rex, Gabriel'i geçici olarak Halawa'dan çıkarmak gibi bir hata yaptı.
Eso es, pero mientras estaban terminando de cerrar el trato, Rex cometió el error de hacer que sacaran temporalmente a Gabriel de Halawa.
Nesneyi korumak için Avrupa'dan çıkarmayı konuşuyorlar.
Estaban planeando... como sacar el artefacto de Europa para mantenerlo a salvo.
Eğer Thue'dan birinin ölü kalmasını istiyorsan cesedini yakmalısın.
Si quieres que un amigo de la Thule se quede muerto, quema el cuerpo.
Tetikçi saldırıdan dakikalar sonra Garcia'yı hastaneden aradı.
El tirador llamó a García desde el hospital minutos después del ataque.
Tavşan deliğinden ilk inmeye başladığımda... Lizbon'dan bir kızın haberini okudum. Av kazasında vurulmuş ve sakat kalmış.
La primera vez que pasé por el agujero de conejo vi una noticia sobre una chica en Lisbon quien recibió un disparo y resultó lisiada en un accidente de caza y pensé : "Demonios, no hay daño podría evitar que esto sucediera".
Neyse, kapıdan içeri girdi yatak odamdaydım sonra annemin sesini duydum.
- Gracias, gracias. "Sin embargo, el vino hasta la puerta. Yo estaba en mi habitación y entonces escuché a mi madre decir" Sal de aquí con esa cosa.
Bay Tahan, IŞİD'in halifeliği kurmasını dini açıdan önemini vurguluyor.
El Sr. Tahan limita sus apelaciones a la importancia religiosa de ISIS el establecimiento de un califato.
Tamam trafik kameraları aracın Wilson'dan kuzeye gittiğini bir ve ikinci caddeyi geçmiş ama üçüncüden geçmemiş.
Vale, las cámaras de tráfico muestran el camión yendo al Norte por Wilson, pasa la primera, la segunda, pero nunca llega a la tercera.
Deke, son iki yıl boyunca her gün o kapıdan girdiğimde aynı adamdım.
Deke, soy el mismo que entró por esa puerta cada día por los últimos dos años.
Fakat silahlı saldırıdan sonra hiçbir şey söylemedi.
Pero después de que ocurrió el tiroteo, ya no dijo nada.
Bugün Dallas'ta, birinin Başkan Kennedy Dealey Plaza'dan geçerken ona ateş etmesinden dolayı kaos hüküm sürdü.
El caos reinaba en Dallas hoy cuando un hombre apuntó y disparó al Presidente Kennedy durante la caravana a través de la Plaza Dealey.
Hiçbiri şerefsiz çıkmamış ve bu mekân başarıdan başarıya koşmuş ta ki bu Horace ve Pete'e kadar.
Ni un idiota en la familia, y cómo el lugar fue un éxito... hasta estos Horace y Pete.
Rusya'dan Chikatilo, Londra'dan Karındeşen Jack, geçen ay da Boston Kasabı.
Chikatilo en Rusia, Jack el Destripador en Londres, el mes pasado al Estrangulador de Boston.
Hem suç açısından hem de adli açıdan deneyimli, ayrıca 3 ülkede cinayet işleyip polisten kaçabildiğine göre son derece zeki ve birden fazla dil biliyor.
Es sofisticado tanto en lo criminal como en lo forense, y el hecho de que ha sido capaz de actuar y evitar su captura en tres países indica que es muy inteligente y lo más probable políglota.
Aradığım adamı Rusya'dan İngiltere'ye ve sonra da buraya dek izledim.
El tipo al que busco lo llevo siguiendo desde Rusia a Inglaterra y ahora aquí.
Sonra da FBI'dan Matty'nin parasını alacakmış.
Y luego Danny entregará el dinero de Matty al FBI.
Sanık Byeon Jae Wook sert hareketleriyle geçmişte de içeriden ve dışarıdan sorunlar çıkarmıştır ve olumsuz bir imaj bırakmıştır.
El acusado Byun Jae Wook había causado problemas previamente... tanto interna como externamente, con sus tácticas violentas.
9 kez! 9'dan fazla olamaz.
Fui absuelto una vez el año pasado.
Savcıdan kaynaklı değil yani?
Dices que no lo hizo el fiscal. ¿ Verdad?
Başkomutana danışmadan yabancı bir ülkenin liderini öldüremeyiz.
No podemos simplemente asesinar a un líder extranjero sin consultar con el comandante en jefe.
Başkan konuşmayı sadece kıdemli danışmanlarla yapmak istiyor şu an.
El presidente desea mantener estas reuniones informativas con altos asesores de momento.
Bu kadar fazla saldırıdan bahsedince etki çok önemli oluyor.
Cuando estás hablando de tantos el impacto es extremadamente importante.
Kasım ayında endüstriyel kontrol sistemi üzerine uzman olan biri Hollanda'dan gönüllü olarak iletişime geçti...
Tu publicación sobre la falta de respuesta de la comunidad industrial En noviembre, el experto del sistema de control industrial holandés nos contactó.
Gözden kaçırdığımız ise 1980 ortalarında Pakistan'dan İran'a el altından gönderilenlerdi.
Y lo que pasamos por alto fue la transferencia clandestina a mediados de los 80 de Paquistán a Irán.
Ben dünyanın her yerinde bulundum, Brezilya'dan Rusya'ya, Japonya'ya kadar yani hepsi birbirine benzer kendi özellikleri ile kendi santrifüjleri, kendi kültürleri fakat kısaca, işlem hep aynıdır.
He estado por todo el mundo, desde Brasil a Rusia, Japón. Y todas tienen las mismas características : Sus propios centrífugos, su propia cultura pero básicamente, el proceso es el mismo.
Çünkü ülkenin büyüklüğünü düşünürseniz, doğal olarak biz bu mahallede yaşıyoruz Amerika, İran'dan binlerce mil uzakta yaşıyor.
Es normal por el tamaño del país porque vivimos en este vecindario los Estados Unidos viven miles y miles de millas lejos de Irán.
Britanya'dan, İran GCHQ istihbaratını kullandık ( Government Communications Headquarters ) fakat asıl ortak İsrail'di.
De Gran Bretaña, usamos información de Irán del GCHQ pero el principal aliado fue Israel.
STUXnet sonra tüm dünyaya yayıldı. Bu, STUXnet'in Natanz'dan kaçması gibi birşey değildi.
Y no fue que Stuxnet escapara de Natanz y se esparciera por todo el mundo.
İran'ı a'dan z'ye götürdü. ABD, İsrail ve müttefiklerinin İran'a için uyguladığı tüm tek ağızda söylenen politikaları
Irán ha ido de la "A" a la "X" de cada pedazo de política que los EE.UU., Israel y quienes se alían con ellos han puesto en Irán y en verdad han hecho el programa nuclear de Irán más avanzado ahora de lo que jamás había sido.
Amerikan bankalarına yapılmış en geniş kapsamlı saldırı idi. Orta Doğu'dan çıktı, şu an yaşanıyor.
El ataque más extenso en la historia a bancos estadounidenses lanzado desde el Medio Oriente, está pasando ahora mismo.
Adamın şüphelenen kız kardeşi, iş arkadaşı ya da gey dostu göl kıyısındaki terk edilmiş kulübeyi inceleyip katile dair ipucu bulduğunda kafaya çekiç yiyince kapattırmayacaksın.
¿ No me harás quitarla cuando la hermana, el compañero o el mejor amigo gay investigue la cabaña abandonada del lago donde encuentra una prueba y le dan un martillazo?
Güneş, Ay'dan saklanıyor gibi görünse de
Y parece que el sol Se esconde de la luna
Başarısız biri kapıdan girince anlıyorlar çünkü.
Ven el fracaso en cuanto entra por la puerta.
Sahibinin Stars Hollow'dan olmasını tercih edersiniz, değil mi?
Seguro que prefieren que el propietario sea de Stars Hollow.
Aslında annem Tatlı Cadı'dan esinlenerek koymuş.
En realidad, mi madre me puso el nombre por Embrujada.
Çatı katındaki resmin yüzünden Dorian Gray, telif hakkı avukatlarına danışıyor.
Hay un cuadro tuyo en el ático sobre el que Dorian Gray ha consultado a sus abogados.
Şimdi, bu akşam, müzikalin danışma kurulu için aranızdan gönüllüler arıyorum.
Lo que necesito ahora son voluntarios para el comité asesor del musical.
Danışma kurulu.
El comité asesor.
Pekala, kimler danışma kurulunda yer almak istiyor?
¿ Quién se ofrece para el comité asesor?
- Sadece danışma kurulundayım.
- Solo en el comité asesor.
- Baba'dan.
- Es de El padrino.
Yarın Avusturya'dan gidiyoruz daha sonra festival için Venedik'e gideceğiz.
Nos vamos de Austria mañana y después llegamos a Venecia para el festival.