Dara Çeviri İspanyolca
10,510 parallel translation
Bize kuvvet verecek.
Nos dará fuerza.
Bizimle savaşacak.
Nos dará pelea.
Nihayetinde sakinleyip, kendi babasını öldürdüğünü fark edecek.
Con el tiempo, ella bajará la cabeza y se dará de cuenta que ella básicamente asesinó a su propio padre.
Bunlardan biri öter.
Uno de estos cuatro se lo dará.
Sonra, aradığın adamın en başından beri gözünün önünde olduğunu anlayacaksın.
Y se dará cuenta de que el hombre que ha estado buscando ha estado en frente de usted todo el tiempo.
Para kazanmamı sağlayacak ve çöküş yıllarımda müzik yapacağım bir yer.
Me dará una forma de hacer dinero y un lugar para tocar música en mis años de ocaso.
Doktor hala onunla konuşmamıza izin vermiyor.
El doctor todavía no nos dará permiso para hablar con él.
Noel Baba senin vakfına birkaç milyon getirecek.
Santa Claus le dará a tu fundación un par de millones de euros.
Size harcamak için para, ev ayarlayacak, güvende ve rahat olmanızı sağlayacak.
Les dará dinero, los ubicará y se asegurará de que estén cómodos.
Burası, bize güvenli ev ile..
Y eso nos dará clara línea de vista a ambos lados de la colina.
Bu üzücü ama acısız olacak ve Tanrı'nla barışmak için kendine zaman ver, ve ruhun için dua et.
Esto es lamentable, pero será indoloro y le dará tiempo para hacer las paces con su Dios,... y orar por su alma.
Beni dinle, bilim bize gösteriyor ki C-22 kullanmak sana iki üç ay kazandıracak.
Escucha, la ciencia nos ha demostrado que el C-22 te dará otros dos o tres meses.
Şimdi, eğer bu şey kayayı istiyorsa bu bize pazarlık kozu sağlar.
Ahora, si esta cosa quiere la roca, bueno, eso nos dará ventaja... una moneda de cambio.
Kanunu gösterecek size!
¡ Les dará la ley a ustedes!
Mason, yemeğinle oynarsan, ona seni ısırma fırsatı vermiş olursun.
Juegue con la comida, Mason, y le dará la oportunidad de que le muerda.
Bu dövmeleri tanıman için sana biraz zaman vereceğim.
Te dará tiempo para retocarte los tatuajes.
Ne kadar çok işbirliği yaparsak o kadar çabuk anlayacaktır.
Cuanto más cooperemos, más rápido se dará cuenta de eso.
O, istediğini düşündüğün şeyleri sana verecek.
Él te dará lo que crees que quieres.
Ve sonra ne olacak. Kardeşine koşacaksın ve onun göğsünde ağlayacaksın. Sana kalacak bir yer verecek ve ona ne kadar daha iyi olduğunu söylersin.
Y esto es lo que va a pasar a continuación, vas a ir corriendo con tu hermano, a llorar en su hombro, él te dará un lugar para quedarte y te dirá cuán mejor es todo esto,
İnsanlar fark eder.
La gente se dará cuenta.
Olur da seçilirse baş müfettişle emniyet genel müdürlüğüne daha da çok güç verir.
Y si lo eligen, les dará al Inspector General y a la comisión de policía aún más poder.
Ali'nin Mona'yı öldürdüğünü kanıtlarsak iki cinayetin bağlantılı olduğunu, birinin diğerini tetiklediğini ve masum olduğunu polisler öğrenir.
Así que si podemos probar que Ali mató a Mona, la policía se dará cuenta que esos dos crímenes están conectados, que uno motivó el otro, que tú eres inocente.
Bize arama izni sağlar.
Creo que nos dará una orden para registrar su casa.
Beni sarhoş etmek işine yaramaz.
No dará resultado que me emborraches.
Ve hayatının kadınını bulduğunda ona evlilik yüzüğü takacak!
Y cuando conozca a esa mujer le dará su anillo de bodas.
Ayrıca nerede çalıştığını görüp kriz de geçirecek. Bundan eminim!
Le dará un ataque cuando vea dónde trabaja, y se habrá acabado.
Bunu yapmadan yakalamis oluruz onu.
Cuando lo vea bien, se dará cuenta y anulará la señal. Llegaremos allí antes de que lo haga.
Dayak yiyeceksin.
Te dará una paliza.
Sizinle gelirsek bize tatlı verecek misiniz?
Señor, si vamos con usted, ¿ usted nos dará dulces?
Onu örttüğümüz sürece, temiz hava daha çok yarar sağlayacak.
Mientras la cubramos, el aire fresco le dará mucho beneficio.
Tedarikçiyi ele geçirirsek takip edecek bir yolumuz olur.
Volviendo al proveedor, nos dará una pista sobre los atracadores.
Eğer parti iyi giderse birkaç gün içinde kulübün sağlam para kaldırabileceği bir parti var. Ama Kantos partiyi olması gerektiği gibi yapabilmem için gereken bütçeyi vermiyor.
Hay una fiesta en el club en un par de días que podría hacer al club rentable si funcionara, pero el agarrado de Kantos no me dará el presupuesto que necesito para hacer lo que la fiesta necesita.
Konseyde sana da bir koltuk verecek.
Te dará una silla en el consejo.
- Paramız onda.
Nos dará el dinero.
Eğer ben gidersem bu sadece en kötüyü doğrular.
Si desaparezco, eso les dará la razón.
Vincent ve ben, Zalman'ın otelindeki bir bağış etkinliğine gideceğiz.
Vincent y yo vamos a ir a una cita para la recaudación de fondos que Zalman dará en su hotel.
İçeride yerlerini bize bildiren bir adamım var.
Tengo un hombre dentro que nos dará la localización.
Şimdilik, her şeyin değil, ama bazı şeylerin nerede olduğu hakkında bilgi verecek.
Hasta ahora, no es todo, pero te dará una idea de como están las cosas.
Bunu gerçeğiyle değiştirirsen kimse anlamaz.
Si cambias esta esfera por la verdadera nadie se dará cuenta.
Bay Stark, bugün akşama doğru Belediye Binası basamaklarında basın toplantısı düzenleyecek.
El Sr. Stark dará una rueda de prensa esta tarde... En las escaleras del Ayuntamiento con todos los detalles.
Yakında fark etmeyecek.
Pero pronto ya dará igual.
Bir takım sahada savunma yapacak. Diğer takım ise sırayla bu topa bir sopacıkla vuracak.
Un equipo saldrá al campo a jugar en defensa mientras el otro le dará a esta pelota por turnos con un palo.
Sonra o Mal Bıçak, tahtalı köye gideceğini anlayacak.
Y Cuchillo Tonto se dará cuenta de que está con el agua al cuello.
Sana "Patlamış Mısır Sürprizi" yapacak.
Oye, te dará su "Palomita Sorpresa".
Joe Dirt'e limonata verirsen, o da sana... Lanet olsun!
Denle a Joe Dirt limonada, y él les dará... ¡ Maldita sea!
Sen kafanı dinle biraz.
Te dará un poco de paz.
Dunbar neler olduğunu anlayacak.
Dunbar se dará cuenta.
Böylece biraz olsun anlarız durumu.
Eso nos dará más con que trabajar.
- Hızlandıkça bıraktığı ısı izi artıyor.
Me dará mejor señal.
Bunun yanı sıra, gitmemiz bize bilgilendirme fırsatı verecek.
Además, no dará la oportunidad de ponernos al día.
- İlgili ailelere huzur verecek ama.
- Le dará paz a las familias afectadas.