English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ D ] / Dedem

Dedem Çeviri İspanyolca

1,567 parallel translation
Dedem, buna izin vermedi.
Mi abuelo no lo permitió.
Biliyorsun, dedem Maynard'dan bana 5 bin dolar miras kaldı. Ve ben..
Tú sabes, acabo de heredar 5000 dólares del abuelo Maynard, y yo realmente me gustaría ayudar a Julie a hacer esto.
Dedem R.J. idi. Babam da KJ.
Mi abuelo fue R.J., mi padre K.J.
Maharaca falan değilim, en azından dedem ölene kadar.
Técnicamente no lo soy hasta que mi abuelo muera.
Dartmouth üniversitesinden biriyle tanıştığımı öğrense.. dedem herhalde mezarında ters dönerdi.
Mi abuelo se revolvería en su urna si supiera que estoy aquí con un ex-alumno de Dartmouth.
Dedem Dan kurtardı beni.
El abuelo Dan me salvó.
Bir de dedem Dan var.
Y mi abuelo Dan.
Dedem Dan.
El abuelo Dan.
Dedem Dan'i tanır mıydın?
¿ Conociste a mi abuelo Dan?
Çünkü ailemde herkes hukuk okudu. Babam, dedem...
La han hecho todos en mi familia mi padre, mi abuelo
Dedem bana, yanan çalılık dumanı, ruhu temizler demişti.
Mi abuelo me dijo que el humo y la noche purifican.
- Yemeğimi dedem hazırladı.
- ¿ Por qué? - Mi abuelo hizo el almuerzo.
Büyük dedem derdi ki, bir askerin gerçek testi kurşunlarınız bitene ve siz deliklerle dolana kadar gelmez derdi.Şimdi, kanıyor ve kurşun delikleriyle dolu olabiliriz.
Mi "Cappie-abuelo" me decía que la verdadera prueba de un soldado llega cuando estás lleno de agujeros y te quedas sin balas. Podemos sangrar y no tener la venganza en mente.
Dedem ve büyük annemi hiç görmedim.
Nunca conocí a mis abuelos.
Dedem bir yangında öldü.
Mi abuelo murió en un incendio.
Yönetici ve dedem, efendim Gurucharan.
El jefe y mi abuelo, Señor Gurucharan.
Hayır, o benim yaşlı dedem.
No, podría ser mi abuelo.
Söylediğine göre, dedem öldüğünde, onu banyo küvetinde çıplak olarak ve ereksiyon halinde bulmuş.
Y me dijo que cuando el abuelo murió ella lo halló recostado en la tina, desnudo con una enorme erección.
Dedem O zaman 92 yaşındaymış.
El tenía 92 años.
O gün, dedem şiddetli bir kavgaya tutuşmuştu.
Ese día, mi abuelo libraba una batalla feroz.
Dedem bana dedi ki ; ona bir şey söylemek istersem, bulutun birine fısıldamam yetermiş. Bulut fısıldadıklarımı dedeme iletirmiş.
Mi abuelo me enseñó que si alguna vez quería decirle algo sólo tenía que susurrárselo a una nube y que ella se lo diría.
- Dedem nerede?
- ¿ Dónde está el abuelo?
- Hayır. Walt dedem.
No Es el abuelo Walt
Dedem Thao'ya verandamızın altındaki eşekarısı yuvasını temizletip temizletemeyeceğinizi soruyor.
El abuelo quiere saber si le puedes pedir a Thao que quite el nido de avispas debajo del porche
- Walt dedem arıyor. - Açsana.
Es el abuelo Walt Contesta
Babam ve dedem, shinobi olarak, savaş alanında öldüler.
Mi padre y abuelo, ambos, murieron en el campo de batalla como shinobis.
Baba. Dan Dedem'in nesi var?
Papá, ¿ qué le pasa al abuelo Dan?
Evet ama Dan Dedem beni özlediğini söyledi.
Sí, pero el abuelo Dan dijo que me extrañaba.
- Hey. Anne, bu hediyeyi bana Dan Dedem almış.
Mamá, el abuelo Dan me dio este regalo de cumpleaños.
Anne, Dan Dedem nerede oturuyor?
- Mamá, ¿ dónde vive el abuelo Dan?
Evet, dedem de kesinlikle kadeh kaldırmayacaktır.
Mi abuelo no hará exactamente un brindis tampoco.
Dedem, Bayan Patterson'un garip olduğunu duymuş ama bunun doğru olduğunu gözleriyle görmüş, bilirsiniz.
Mi abuelo escuchó Sra Patterson por buen tiempo, pero... al parecer fue, usted sabe,
Dan Dedem'in mi?
¿ Del abuelo Dan?
Dedem Dan iyi birine benziyor.
El abuelo Dan parece bueno.
Hey, bak, dedem gelmiş.
Mira, allí está el abuelo.
Bir adet "Wii" ve bir de dedem Dan'in partime gelmesini istiyorum.
- Está bien. Quiero una Wii, y también quiero que el abuelo Dan venga a mi fiesta.
Dedem Dan'dan bahsediyordunuz, değil mi?
Estaban hablando del abuelo Dan, ¿ no es cierto?
Anneanne, dedem hapse mi girecek?
Abuelita, ¿ el abuelo irá a la cárcel?
Dedem öğretmişti.
MI ABUELO ME ENSEÑÓ.
Dedem gazetelerini niye almıyor?
¿ Cómo es que el abuelo no está recogiendo sus periódicos?
Bak, Dan Dedem.
Mira, el abuelo Dan.
Evet, bak, Anneannem ve dedem bize buradayken bile yardım etmezken oraya gittiğimizde niye bize para vermek istesinler ki...
Sí, mira, ¿ Por qué mis abuelos nos pagarían por irnos a vivir con él cuando ni siquiera pueden ayudarnos aquí?
Benim dedem Harvard hukuka gitti.
Mi padre hizo Derecho en Harvard,...
Ben yine beş parasızım ve Dan Dedem gömleğini kaybetti.
Bueno, esoty sin pasta de todas formas, y el abuelo Dan perdió su camisa
Babaannem Jane ve dedem Charley.
- Ellos son mis abuelos. - Hola. Jane y Charly.
Dedem Pekinlidir.
Mi abuelo es de Beijing.
Sonra... Çin çökünce dedem ulusalcılarla birlikte Tayvan'a gitmiş.
Luego mi abuelo se fue a Taiwán junto a los Nacionalistas luego de que China cayera.
Dedem diğer 5 bina gibi bununda sahibi.
Mi abuelo es propietario del edificio y otros cinco.
Dedem.
El abuelo.
Dedem oldukça iyi biri.
Es una buena persona.
Şirketi dedem kurmuş. "Savoy İpek." Çoğunlukla gecelik ve korse yapmışlar.
Mi abuelito fundó la compañía Seda Savoy, mayormente camisones y enaguas, pero luego mi padre se expandió a ropainterior.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]