Dersen Çeviri İspanyolca
2,414 parallel translation
Ne dersen o canım. Sakın.
Como digas, cariño.
Eğer bana bir kez daha meyhaneci dersen bu lanet yeri kapatırım.
Como me llames camarero otra vez, cierro esta mierda.
Kendine ne dersen de, ama kocamsın ve benimle eve geleceksin.
Llamate como demonios quieras llamarte, pero eres mi marido, y te vienes a casa conmigo.
O ufak, sevimli Asyalı kızların yerini öğrenmem lazım. Neden dersen belirtmem lazım ki Miami'de icra ettiğimiz bu ithalat işi benden geçer.
Necesito saber de dónde son aquellas pequeñas dulzuras asiáticas, porque déjame decirte algo... yo controlo ese particular negocio de importación aquí en Miami... sólo yo
Bizim haricimizde kimsenin. Tabii hayır dersen.
Sabes, excepto nosotros si dices que no.
Hayır dersen, oyun oynamaya çalışırsan, beni oyalamaya çalışırsan, çeker giderim ve iş avukatlara geçer.
Dice que no, juega, hace evasivas, yo salgo, y entran los abogados.
Ne dersen de, bu bir tesadüf değil.
Te diré que, no es una coincidencia.
Eğer bana, "Hank, şu an tek yapabileceğin şey, bu kıçı yemek" dersen hemen önlüğümü giyer ve zevkle onu yerim.
Si me dices, "Hank... todo lo que puedes hacer ahora es comerte este trasero", Me pondría un gran babero y me comería ese trasero.
- "Ne dersen de."
- "Dime lo que ves."
Ne dersen de, aşk gibi kokuyorsun.
Digas lo que digas, hueles a amor.
Eğer kulübede dersen...
Si dices que está en la cabaña... No está en la cabaña.
* Sen ne dersen de *
# No importa lo que digas #
Ben patronunum.. bana ne dersen de
Soy tu jefe. Llámame Omar. No me importa una mierda.
Kadınlar, Hatunlar, Yavrular, ne dersen!
Faldas cortas.
Benim üç silahşörlerime de olabilir mi? Evet dersen ağlamaya başlayacağım McGee.
Por qué si dices sí, McGee, voy a comenzar a llorar ahora mismo.
Bana bir daha "kaltak" dersen gözünü keser sana yediririm.
Llámame puta de nuevo, chico, y te sacaré el ojo y te lo daré de comer.
Anne, bir daha "Tanrı aşkına" dersen çığlığı basarım. Cidden yaparım.
Madre, si dices "Dios mío" una vez más, gritaré. ¡ Te digo que gritaré!
Onun akıl hocası gibiyim veya ne dersen işte.
Soy como un mentor.
~ Evet dersen gerçekten dünyalar benim olur. ~
Si dices que sí, será genial.
~ Evet dersen gerçekten dünyalar benim olur. ~
Si dices que sí, será genial
~ Evet dersen gerçekten dünyalar benim olur. ~
si dices que sí, será genial.
Ne dersen de sıradaki içkiler benden
Y no me importa lo que digas... la próxima ronda la pago yo.
Ne dersen de, Pollyanna.
Lo que tú quieras, Pollyanna.
- Ne dersen yapacağım!
- ¡ Haré lo que me digas!
Karar senin Syracuse'da çıkıcam dersen çıkarsın.
Si digo, "Justin, tú decides, podemos hacer Syracuse mañana," dirás "Sí,"
Günah keçisi. Çok sakin biri. Ne dersen.
Fonzie con los tachos de residuos, lo que tú digas.
Orman yollarında iyi oluyor... Ona da yol dersen tabii.
Es mejor por las carreteras de la jungla...
Birkaç dakika sonra eğer "Evet" dersen...
Y si tu me dices que si en unos minutos
Eğer bu işe yaramazsa o zaman sen ne dersen onu yapacağım.
Si esto no funciona haré lo que tu digas.
Nasıl dersen.
De acuerdo.
Ben, sen ne dersen de, ben fikrimi değiştirmeyeceğim.
Ben, puedes decir lo que quieras, pero no voy a cambiar de idea.
Paolo eğer aşkınla ilgili tek kelime dersen.... kırbaçlandıktan sonra asılmanı sağlarım.
Si hablas de tus afectos, Paolo, haré que te cuelguen después de ser azotado.
- Ne dersen de.
- Lo que tu digas.
Ne dersen de Anayasa Mahkemesi Yargıcı hiç de seksi değil. Harika!
De todas formas usted lo rebana, Corte Suprema de Justicia no es sexy.
güzel. ne dersen de.
Estupendo. Cualquier cosa que usted diga.
- Sen ne dersen.
Como lo quieras llamar.
Galler'i de çalıştıracağım dersen, bazı şeyleri kaçırırsın.
Bueno, si quieres dirigir Gales, pierdes algunas oportunidades.
Bir kez daha soracağım ve "bilmiyorum" dersen kardeşini idam ettireceğim.
Te lo preguntaré una vez más, y si me respondes con un "no lo sé", ejecutaré a tu hermano.
Eğer bana bir daha öyle dersen internetle beraber dişlerinden de olursun.
Vuelve a llamarme eso otra vez, y perderás los dientes a la vez que internet.
Bir kere daha "bok" dersen, kaybediyorsun.
Al que diga culo de nuevo, se queda sin él.
Hehehahaha..., eğer ona gemi dersen hahaha... neden meteliksiz gibi dolaşıyorsun, evlat
Si a eso se le puede llamar embarcacion ¿ Porque usas falda, muchacho?
Eğer üç defa'Beterböcek'dersen sonra beter...
Porque si dices "Beetlejuice" tres veces, entonces Beetle...
Kitabını okudum, kitap dersen tabii.
Leí tu libro, si es que se puede llamar así.
Önemli olan şu ki, sen dersen ben de derim.
El tema es que si tú me delatas, yo te delato.
Muhteşem sanat, ne dersen de.
Buen arte, de todas formas.
Ergenlik çağındaki bir kıza birşeyi yapamazsın dersen o bunu daha fazla isteyecektir.
Cuando le dices a una adolescente que no puede tener algo, lo va a querer mucho más.
Görevden aldın, ne dersen de işte.
Suspendiste, lo llames como lo llames.
Eğer ceset yerine kurban dersen kamunun fikrini etkilersin.
Si dices víctimas en lugar de cuerpos, influyes en la opinión pública.
Sen ne dersen onu alıcaz
Solo haremos lo que usted nos diga.
Birkaç dakika sonra eğer "Evet" dersen... Hayatımın geri kalanını seninle geçireceğim. Dünyayı senin gözlerinden görmeye çalışacağım.
Y si dices sí en algunos minutos, conseguiré pasar el resto de mi vida tratando de ver el mundo a través de tus ojos, apreciando todo... incluyéndote a ti... el más único, maravilloso, y terriblemente apuesto hombre que jamás conocí.
Eğer, "suçun maaşı fazla" dersen, seni vuracağım.
Es un lindo lugar.