Dişçi Çeviri İspanyolca
1,072 parallel translation
Alex'in tutuklanmasından sonraki gün saygın bir dişçi olan babası.. intehar etti.
Al día siguiente, al saber la detención de su hijo, el padre de Alex, un honrado dentista del Distrito 16, se dispara una bala en la cabeza.
Ama bunu unutmak istedi. Tek arzusu iyi ve saygı duyulan bir dişçi olmaktı.
Pero él quería olvidar, quería que le tomasen por un amable dentista del Distrito 16.
Hepsi dişçi olsaydı, dişçiler konferansı yapabilirdik.
Si fueran dentistas, esto sería una convención.
Ablam diş fırçasının sivri ucuyla adının baş harflerini geyiğe kazıyordu Diş fırçasını Oslolu bir dişçi olan kayınbiraderi Svenge vermişti
Estaba grabando sus iniciales en él con la punta afilada de un cepillo interdental regalo de Svenge, su cuñado, un dentista de Oslo y actor de :
Bir dişçi falan bulabilir misin?
¿ Puede traerle un dentista que le ayude?
Bulabilse ve dişçi gelse bile, o buraya vardığında biz gitmiş oluruz.
Si pudiera, y si el dentista viene, para cuando llegue ya nos habremos ido.
Şimdi, onun yerine özel olarak en iyi arkadaşı Connie White geldi. Bu sabah kanal tedavisi gördüğü dişçi koltuğundan kalkıp ve buralara kadar sizlere şarkı söylemeye geldi.
Y ahora, alguien especial en su lugar, tenemos a su amiga querida, Connie White, recién salida de la silla del dentista, de hacer una endodoncia, y ha venido hasta aquí para cantar para Uds.
Dişçi bir adamla evlenmiştin değil mi?
Te casaste con un dentista, ¿ no?
- Kendini adamış Hindu bir dişçi mi?
- ¿ Un dentista hindú?
Londra tamamen çelik, cam ve yerleri seramik bir dişçi...
Londres un consultorio con acero, vidrio y pisos encerados...
Sen ve bu siyasi Hindu dişçi tarafından satılma durumuna karşın.
Que tú y este dentista hindú con conciencia política me dejen atrás.
- Beni neredeyse öldüren dişçi oydu.
- El dentista casi me mata.
Daha fazla dayanamıyorum bana bir dişçi bulun!
Yo no puedo resistirlo más. ¡ Traeme un dentista!
Doktor ve dişçi.
Él es doctor y dentista.
Dişçi lokal anestezi yapmış gibi duran 210 kişi.
Cuando salía al escenario... 210 personas que parecían acabar de inyectarse Novocaína.
Tamam, bak, dişçi gibi.
Bueno, mira... Es como el dentista.
Dişçi malzemelerini hazırlarken sarışın sandalyeye oturur.
Se sube a la silla y el dentista prepara los utensilios y las cosas.
Dişçi tam dönüp ağzına bakacakken kız birdenbire "Doktor, ben dişçilerden çok korkarım diş çektirmektense bebek doğurmayı tercih ederim" demiş.
Y justo cuando se da la vuelta y va a mirarle en la boca ella le suelta : "Ay, doctor, me aterran tanto los dentistas. Creo que preferiría tener un hijo a que me taladraran un diente".
Dişçi mi? Dişçinin ne işi var burada?
¿ Qué hacía aquí un dentista?
Ne zamandır dişçi görmediniz?
¿ Cuánto hace desde que lo examinaron?
Dişçi Dr. Miles.
El Dr. Miles.
Long lsland Dişçi Birliğinde çavuştu.
Era oficial de orden en el gremio de dentistas.
Belki de bundan dolayı dişçi faturası kabarık geliyor.
Será por eso que el dentista me está arruinando.
Dişçi ofisinde parti veremem ki.
¡ No la puedo dar en una consulta de dentista!
Benim de dişçi randevum var.
Tengo cita con el dentista.
Bir dişçi bul, yarım saat içinde orada buluşalım.
Haga que un dentista me encuentre alli.
Bir dişçi?
Sí.
Dişçi olmak için baya genç gösteriyorsun.
Pareces demasiado joven para ser dentista.
- Dişçi nerede?
- ¿ Y el dentista?
- Dişçi misiniz?
- ¿ Eres dentista?
Muhtemelen dişçi, dişten başka bir şeyden anlamıyordur.
Seguramente el dentista sólo entendía de dientes... y ante todo le interesaba...
Artı piyano derslerinizi, artı senin saksafon derslerini kıyafetlerinizi, yemeğinizi, dişçi masraflarınızı ve futbol oyunlarınızı.
Además de las clases de piano, saxofón la ropa, la comida, el dentista y vuestros partidos.
Şehirdeki bir dişçi yapıyor.
Hay un dentista en la ciudad que lo hace.
"Dişçi hemşiresi olarak üç yıllık eğitim gerektirir."
"Requerido entrenar tres años como enfermera dental."
Dişçi olmak için geç mi kaldım?
Es tarde para hacerse Dentista.
- Dişçi'ye gitmek.
- Consulte a un dentista.
Dişçi dişlerin üst üste bindiğini söylüyor.
Dice el dentista que no le embona la mordida.
İyi bir dişçi bana acıdı ve bir mucize yarattı.
Un buen dentista tuvo compasión de mí y obró el milagro.
Ve dişçi için 100 e ihtiyacım var...
Antonio, las 12.000 de la boca de Miguel.
Bin dolar. Dişçi için para lazım.
Mil dólares ; necesito ir al dentista.
Bay Marsh, senin hiçbir filmini, adına her ne diyorsan onu, görmedim. Fakat o gece nehir kıyısında üzerinde seyahat edilecek bir şey olsaydı, dişçi için sırada beklemeyi yeğlerdim.
Sr. Marsh, nunca he visto sus películas, o como las llame, pero si esa noche junto al río fue un ejemplo, prefiero hacer fila para ir al dentista.
Artık onu yapabilecek bir dişçi yok.
Ningún dentista ya podrá hacer nada al respecto.
Dişçi olacaksın!
"'¡ Serás dentista!
Oğlum, dişçi ol!
"'¡ Hijo, hazte dentista!
O bir dişçi ve asla size iyi davranmaz!
" Es un sádico, no tiene remedio
Dişçi olmanın en iyi tarafı bu.
Esto es lo mejor de ser dentista.
1'e 10 Larcmont'dan bir dişçi ile evlendi, yanılıyor muyum?
Diez a uno que se caso con un dentista de Larchmont, ¿ tengo razón?
Hayır ama dişçi iyice bir bakmış.
No, el dentista.
Dişçi mi?
¿ El dentista?
Dişçi ofisi.
Una consulta de dentista.
- Bill Ray? Dişçi mi?
- ¿ El dentista?