Doldu Çeviri İspanyolca
4,192 parallel translation
Süre doldu.
El tiempo se acabó.
Süren doldu.
Ha pasado un tiempo.
Bak, bölümümüzde bomba patlaması sonucu koridorlar kurbanlarla doldu.
Mire, nuestro departamento tiene víctimas de las bombas apiladas en los pasillos.
Zaman doldu.
Tiempo fuera.
Zamanımız neredeyse doldu.
Casi no queda tiempo. Tienes razón.
Zaman doldu.
Tiempo.
Doldu!
¡ Tiempo!
Kadro doldu.
El puesto ha sido cubierto.
Gary-oke'nin miadı doldu dostum.
Se acabó el Gary-oke, amigo.
Zaman doldu.
Se acabó.
- Öyle bile olsa, zamanın doldu.
Aun así, se te acabó el tiempo.
Sizin türünüzün zamanı doldu, Koruyucu.
El momento de tu especie ha pasado, Guardián.
Ayrıca, Brother Heywood da yukarıda, ve onun ereksiyon molası neredeyse doldu.
Además, en el piso superior el hermano Heywood y su época de rebeldía está casi por terminar.
Özel bir süre için ayrılmıştım, süre doldu.
Estaba de permiso especial. Ese término es hacia arriba.
Açık konuşmak gerekirse, iflas mahkemesinde zaman doldu ve biz yalnızca ihtiyacımız olan 60 milyonun yarısındayız.
Bueno, no es que quiera ponerme quisquillosa, pero, el plazo casi se agota en el tema de la bancarrota, y solo llevamos la mitad de los 60 millones que necesitamos.
Tamam, süre doldu.
Bien, se acabó el tiempo.
Süren doldu.
Se terminó el tiempo.
Tamam, vaktin doldu. Dur.
- Muy bien, se acabó el tiempo.
Zamanım doldu.
Me estoy quedando sin tiempo.
Merkez, vaktimiz doldu.
Central, nos han pillado.
Zaman doldu!
- ¡ Se acabó el tiempo!
Zamanımız doldu, tamam mı?
Se ha terminado el tiempo, ¿ de acuerdo?
- Benim de. GPS'ime "Beyaz Irkçı Adam" yazdım şehrin bu tarafı tamamen işaret doldu.
Puse "tipo blanco racista" en mi GPS y se iluminó toda esta parte de la ciudad.
- Süre doldu.
Se acabó el tiempo.
Zaman doldu, zaman doldu, zaman doldu.
Tiempo muerto, tiempo muerto.
- Süre doldu.
- Se acabó el tiempo.
Vaktim doldu Gitmem gerekiyor.
Mi minuto ha terminado.
Hayır, hayır, vaktin doldu.
No, no, se acabó tu tiempo.
Pekâlâ, zamanımız doldu, hepinizle haftaya görüşürüz.
Bueno, el tiempo terminó, los veo la próxima semana.
Pekâlâ, zamanımız doldu millet.
Bueno, se terminó el tiempo, amigos.
Süre doldu.
Se acabó el tiempo.
Ama bildiğin gibi Hymie yok artık Karen'ın dönüşü ve Jody'nin de burada oluşuyla birlikte ev epey doldu.
Pero Hymie no está y con Karen y Jody aquí, la casa está llena.
- Zamanımız doldu!
Hemos cumplido con nuestra parte.
- Vakit doldu.
- Se acabó el tiempo.
Üç günün doldu, Mark.
Tus 3 días se acabaron, Mark.
Popülasyonun ayrık hale geldiği boş yaşam alanları geçen uzun zamanla beraber mükemmel farklı türler ile doldu taştı.
Nichos vacíos, donde las poblaciones se aislaron, y por grandes lapsos de tiempo empleados en formas tan maravillosamente diversas.
Ev doldu desene.
Completo.
Ve bütün üstüm başım hayalarından gelen kanla doldu.
Me llené de sangre de tus testículos.
Bayan, midem doldu, ve gitmek istiyorum.
Señora, mi estomago está lleno y deseo irme.
Ridgefield doldu.
Ridgfield lo está.
Pekâlâ, zamanımız doldu sanırım bu yüzden ayakkabılar hakkındaki bu sohbetine odadaki lisanssız bir terapistle devam etmek zorundasın.
De acuerdo, creo que no tenemos más tiempo, así que tendrán que continuar esta conversación sobre zapatos sin un terapeuta licenciado en la habitación.
Artık zamanın doldu.
Se acabó el tiempo.
Zamanı gelmişti. İçi kireç doldu.
Estaba llena de costras.
yok mu? Süre doldu.
¿ Alguien?
Sen şeytanla bir anlaşma yaptın. Ama süresi doldu artık.
Hiciste un trato con el diablo, y ha llegado a su fin.
Garanti süresi doldu mu?
¿ Guardaste la garantía extendida?
Olamaz. Dudakları titriyor, gözleri doldu, burnu açıldı.
Labios temblorosos, ojos llenos, aleteo nasal.
Dört, beş, altı, on! Süre doldu!
4-5-6-7-8-9-10... ¡ Se acabó el tiempo!
- Zaman doldu, dostum.
- Se acabó el tiempo, amigo.
Bu adadaki zamanın doldu.
Vuestro tiempo en esta isla llega a su fin.
Vakit doldu.
Se acabó el tiempo.