Donuts Çeviri İspanyolca
794 parallel translation
Harika. "Bay Deeds bu sabah ikide " bir ata poşet dolusu çörek yedirerek trafiği kilitledi.
" A las dos de la mañana, el Sr. Deeds interrumpió el tráfico para darle una bolsa de donuts a un caballo.
"Nedenini sorduğumda şöyle cevapladı, "'Kahve istemeden önce bir atın ne kadar çörek yiyeceğini görmek için. "'
Cuando le preguntaron por qué, dijo que era para ver cuántos donuts podía comerse antes de pedir un café ".
Bir ata çörek yedirmek nasıl bir duyguydu?
¿ Le parece bien darle donuts a un caballo?
İfade vermesi için celp yolladığımız bu gazeteci kadın, onun bir ata çörek yedirmek için trafiği bir saat durdurduğunu yazmış.
Esta periodista, que ha sido citada como testigo, presenció cómo cortó el tráfico una hora para darle donuts a un caballo.
Bu adam ona çörek yedirmeye başladığında ona "Ne yaptığına dikkat et." dedim.
Cuando ese chalado empezó a darle donuts, le grité que a ver qué es lo que hacía y que tuviera cuidado.
Aslında aldırmazdım ama Clara artık sadece çörek yiyor.
A mí no me importaría si no fuera porque ahora Clara sólo quiere donuts.
İç çamaşırları içinde dolaşmasını atlara çörek yedirmesini açıklasın.
Que explique sus paseos en ropa interior o por qué alimenta a los caballos con donuts.
Acaba onlar donut mıydı? - Ne? - Galiba kurabiyeydiler.
Ahora no sé si eran "Donuts" o bollos.
Çörek mi?
¿ Donuts?
Lokma tatlısı veya pasta da getirdin mi?
¿ No ha traído donuts o algún bollo?
Lokma tatlısı getirmemi istediğinizi bilmiyordum.
No sabía que tenía que traer donuts.
Ben ciddiyim.
Un par de donuts.
- İstasyonda bir kurabiyeci biliyorum.
- Hay un puesto de donuts en la estación.
- Kurabiyeci mi?
- ¿ Donuts?
- Çörek ve kahve verirler.
- Les darán café y donuts.
Çörek ve kahve istemiyorum, cüzdanımı istiyorum.
No qu ¡ ero café n ¡ donuts. ¡ Qu ¡ ero m ¡ cartera!
- Sikim aşkına, kahve ve donuts yok mu!
Por favor, viejo, café y rosquillas.
Soda var, biraz çörek falan var.
Refrescos, donuts y cosas por el estilo.
Ve Mile Forty, Saskatchewan'dan, kurabiyeci işlettiği yerden, 15 numara, 1960-1968 yıllarının Federal Lig eski penaltı tutanakları rekortmeni, Gilmore Tuttle.
Y de Mile Forty, en Saskatchewan, donde lleva una tienda de donuts, el número 15, poseedor del récord de minutos de castigo de la liga federal entre 1960 y 1968, incluidos, Gilmore Tuttle.
Hatırlıyor musunuz, şu Lagunalı kızlarla gezerken çörek almak için durmuştuk?
¿ Recordáis cuando salimos con las chicas de Laguna y paramos a comprar donuts?
Çörekleri almıştık, sonra Cilacı kaputun üzerine çıkmıştı, anadan doğma kolları açık, kaput aksesuarı gibi poz vermişti!
¡ Compramos los donuts y Waxer se subió en pelotas al capó con los brazos abiertos, como si fuera un adorno!
Tek ihtiyacın bir karpuz iki tane de jöleli donat.
- ¿ Qué? Sólo se necesitan una sandía y un par de donuts.
Hayır.Bay Andre kahve ve donut almak için çıktı.
No. El sr. Andre, salió por café y donuts.
Her haftasonu Shinjuku'da biraraya gelen gençlik biliyor belli ki, gerçek hayata atilmak üzere bir firlatma rampasi üzerinde olmadiklarini hayatin ta kendisi olduklarini, taze halka tatlilari gibi yerinde yenmek üzere...
Los jóvenes que se reúnen cada fin de semana en Shinjuku, obviamente saben que no están en una plataforma de lanzamiento hacia la vida real ; pero ellos son la Vida, para ser comidos al momento, como donuts frescos.
Kahve ve çörek?
¿ Café y donuts?
- Kahve ve çörek.
- Café y donuts.
Kahve, çörek.
Café, donuts.
Tamam, Dunkin'Donuts'lardan ne haber?
Bueno, ¿ a comprar rosquillas?
Bu sabah, çatıdan atlamaya kalkan bir adamı, ikna etmeye çalışırlarken birkaç çörek yemiştim o sırada.
Conseguí un montón de donuts esta mañana... Que me dió un suicida al que hice cambiar de parecer.
Reçelli çörek yemek için iznin var mı asker?
¿ Tienes permiso para comer donuts rellenos?
Siz polislerin sadece donut yediğinizi sanırdım.
¿ Creí que sólo comíais donuts?
Ben gidip çörek alayım.
Iré por unos donuts.
Bak, en iyisi ben gidip çörek falan alayım.
Escucha, quizá debería ir por unos donuts o algo, ¿ no?
Hem de mükemmel sağlıklı bir yemek Hamburger, patates, kahve ve doughnut.
Comida de lo más equilibrada : Café, hamburguesa, patatas fritas y donuts.
Kilisede çörek yapardı.
Hace donuts para la iglesia.
Bu sabah, çatıdan atlamaya kalkan bir adamı, ikna etmeye çalışırlarken birkaç çörek yemiştim o sırada.
Conseguí un montón de donuts esta mañana... que me dió un suicida al que hice cambiar de parecer.
Yiyecek lokman yok, üstün başın dökülüyor hergele.
Estás sucio como una cucaracha. Te comes los agujeros de los donuts.
Carlucci'nin yerine gidebiliriz. Buzlu kahve ve çörek alırız.
Podríamos ir a Carlucci " s. A por café con hielo y donuts.
Şimdiye kadar her şey eğlence ve oyundu, hırsız polisçilikti.
Hasta ahora, todo ha sido diversion y juegos, polis y cacos, mojar donuts.
Yağlı çöreklerden çok yedin herhalde.
Has comido demasiados donuts.
Bu boktan çöreklerden de.
¡ Y estos jodidos donuts!
Ekstra donutlar Ajan Cooper için ve kafeinsiz kahve de var.
Hay más donuts de mermelada para el agente Cooper. Y más descafeinado.
Köşeye oturtur kulaklarına donut bile takabilirsin.
Podríamos sentarlo en la esquina y colgarle donuts de las orejas.
O, "Dinkins Donuts" tan söz ediyor. Her neyse.
Uno y uno hacen dos...
Dunkin'Donuts'a da güvenemezsem kime güveneceğim?
- ¿ En quién podré confiar?
Bu civarda bir Dunkin'Donuts var mı?
- ¿ Venden rosquillas cerca?
Dunkin'Donuts mı?
- ¿ Rosquillas?
Ben de diyorum ki bütün paranı çöreklere ve ucuz içkilere harcamışsındır.
Digo donuts y alcohol barato.
Az önce Joe DiMaggio'yu Dinky Doughnuts'ta gördüm.
Acabo de ver a Joe DiMaggio en Dinky Donuts.
Şunu keser misiniz?
Tambien un par de donuts, por favor!
Her şeye sahip olurum. Bedava çörek, bedava park yeri.
Donuts gratis, aparcamiento gratis.