Dorset Çeviri İspanyolca
135 parallel translation
Lyme Regis, Dorset.
Lyme Regis, Dorset.
Ben bütün bunları yaparken, siz ve rahmetli kocanız Gray oğlunuz Dorset'le birlikte Lancaster yanlısıydınız. Evet, siz de öyle, Rivers.
En cuyo tiempo, vos y vuestro esposo Grey, junto con su hijo Dorset, erais partidarios de la casa de Lancaster. ¡ Y también vos, Rivers!
Bayan, bu sizin için de geçerli sizin için de Dorset.
Señora, no seáis una excepción. Ni vos, joven Dorset.
Dorset, hadi kucakla onu.
Dorset, abrazadlo.
Sizinle de Lord Rivers, Lord Grey ve sizinle Dorset Lordu yüce Marki hiç nedeni yokken bana soğuk davrandığınız hâlde, sizinle de barışmaya hazırım.
A vos, lord Rivers, y a vos, lord Grey. Y a vos, mi noble marqués de Dorset, que, sin razón, me habéis mirado con agrio semblante.
Lord Dorset, benim rengim de herkesinki kadar soldu mu?
Lord Dorset, ¿ estoy tan pálido como los demás?
İşte oğlunuz Marki Dorset de geldi.
Llega vuestro pariente, el marqués de Dorset.
Benimle konuşma Dorset. Git buralardan.
Dorset, no me hables.
Duyduğuma göre, Marki Dorset kaçmış, denizleri aşıp Richmond'ın yanına gitmiş.
He oído que el marqués de Dorset ha huido... para unirse a Richmond.
Dorset kaçıp Richmond'a katılmış.
Dorset ha ido a unirse a Richmond.
Niyeti, Dorset, Buckingham ve Gallilerin desteğiyle İngiltere'ye yönelip, krallık tacına sahip çıkmak.
Que, requerido por Dorset, Buckingham y el galés, se dirige a Inglaterra para reclamar... la corona.
Dediklerine göre, efendimiz, Sir Thomas Urswick ve Lord Marki Dorset de ayaklanmışlar.
¡ Sir Tomás Urswick y el marqués de Dorset, según dicen, están en armas!
Elspeth'in evi, Dorset'te çıplak duş, ve diğer şeyler ilgi çekici bir yazı olur.
El piso de Elspeth y el baño desnudos en Dorset.
Güneybatı İngiltere, Dorset,
suroeste de Inglaterra, Dorset,
Süpürgelik. Süpürgelik. Küçük bir Dorset köyü gibi.
Parece el nombre de un pueblecito de Dorset.
Magna Carta, 1215'te Kral John'un imzaladığı ve İngiliz baronlarına bağımsız sözü veren bir belge miydi yoksa Dorset'te bir çarşaftaki bir parça çiklet miydi?
Cuando decimos Carta Magna, ¿ hablamos de un documento del 1215... en que Juan I garantizaba a los nobles la independencia? ¿ O de un chicle enganchado en un cubrecamas de Dorset?
Siyahlar, homoseksüeller ve Yahudi'ler Dorset'te yasaklılar.
Negros, homosexuales y Judíos están vetados en Dorset.
Dorset şimdi yaşanacak en güvenli yer.
Dorset es el único lugar seguro para vivir.
Üçü, Dorset sokağı meyhanelerinde sıkça görülmüşler. - Bunlar Annie Chapman, Mary Kelly ve Polly Nichols.
Y las tres visitaban frecuentemente una taberna en la calle Dorset.
Evlendiği kişi - ya da beraber yaşadığı kişi ki adını bilmiyorum ama adresleri Dorset sokağı.
Estaba casada, o más bien vivía con un tipo - y su casa estaba en la calle Dorset.
Hepside Dorset sokağında bir meyhaneye sıkça uğruyormuş.
Todas frecuentaban una taberna en la calle Dorset.
Dorset sokağı.
¿ La calle Dorset...?
- Ama neden? Bir aileniz yok. - Sizi kısıtlayan bir şey yok.
No tiene vínculos familiares, creo, que la retengan en Dorset.
Dorset'teki en iyi brendi.
El mejor brandy de Dorset.
- Dorset'te av nasıldı, Charles?
- ¿ Qué tal es la caza en Dorset, Charles?
Harry Frankfurt'un kuzeni Allan Bomser seni ve Larry Kotzwinkle isimli birini salı günü 3 : 00 civarlarında Dorset'de hesabı öderken gördüğünü söyledi.
El primo de Harry Frankfurt. Allan Bomser dijo que te vio con un tío, Larry Kotzwinkle saliendo del Dorset el martes a las tres.
Piyanoların klavyesini düşün. Sadece 88 tuş var ama yine de yüzlerce yeni melodi, yeni ezgi ve armoniler ortaya çıkıyor. Dorset'teki yüzlerce farklı klavyeden hem de.
Imagine un teclado de piano, em, 88 teclas, solamente 88, y sin embargo, y sin embargo, cientos de nuevas melodías, nuevos tonos, nuevas armonías se han estado componiendo en cientos de teclados diferentes todos los días en Dorset solamente.
Dorset'nin katili benim.
Yo soy el asesino de Dorset.
Bir aileniz yok. - Sizi kısıtlayan bir şey yok.
No tiene vínculos familiares, creo, que la retengan en Dorset
Dorset'teki en iyi brendi.
Quería conocerle El mejor brandy de Dorset
Dorset'teki kulübesi bütün yaz bana kaldı.
Entonces, yo puedo usar su casa de campo en Dorset durante todo el verano.
Dorset'i kim okuyacak?
¿ Quién tiene a Dorset?
Dorset'i Richard okuyacakmış.
Ricardo hará de Dorset.
- Ben kimi okuyacağım? - Dorset'le Grey aynı kişi.
Dorset y Grey son la misma persona.
Dorset'le Grey, evet.
- ¿ Dorset y Grey son la misma...? - Sí.
Dorset, Richmond'a kaçmış.
- Bueno, dejadlo. - Dorset ha huido a Richmond.
Sir Thomas Lovell'la Dorset Markisi Yorkshire'da silahlandı. Yeter baykuşlar!
Sir Thomas Lovel y el marqués de Dorset en Yorkshire están en guerra.
Yazımı, ailemin Dorset'teki evinde geçirdim.
Ahh. Pasaba mis veranos... en la casa de mi familia, en Dorset.
Dorset'de otel ayarladım.
Reservé un hotel de Dorset.
Dorset'e gideceğiz, tamam mı? Çok iyi vakit geçireceğiz ve seninle, yarın konuşuruz.
Vamos a pasarla muybien y yo te llamo mañana.
Ama Helen'dan seninle Dorset'teki bir araştırma gezisine gelmesini istedin. Çünkü gelemeyeceğini biliyordun ve böylece, aslında Lydia'yı götürdüğünü gizlemiş oldun.
Le pediste a Helen que fuera contigo a Dorset sabiendo que no puede, para cubrir el hecho de que irás con Lydia.
Neden seni de Dorset'e çağırmadı?
¿ Por qué no te ha pedido que vayas a Dorset?
Ona Dorset'te tekmeyi vurdum. Kararlı ama dürüsttüm.
Fui tajante pero justo.
Hepimiz senin kaltak olduğunu biliyoruz Sybil.
Todos aqui saben que eres una prostituta Sybil anne dorset!
Bertha Dorset de bana öfkelendi.
Y ahora, Bertha Dorset está furiosa conmigo.
Bertha Dorset'in evinde tanıştılar. O zamandan beri birbirlerine bağlılar.
Se conocieron en casa de Bertha Dorset y desde entonces, son inseparables.
Sanırım Dorsetler geri döndü.
Creo que los Dorset han vuelto.
Bizi soğuk pirzola ve çayla görürse Bertha Dorset'in nasıl memnun olacağını düşün.
Piensa en la satisfacción de Bertha Dorset, si entrara y nos encontrara almorzando cordero frío y té.
Peki neden Dorset?
¿ Por qué de Dorset?
Dinle.
Mira, vamos a ir a Dorset, ¿ de acuerdo?
Lydia'yla yaşadığım kirli ilişkiyi!
La mandé al diablo en Dorset.