Durup Çeviri İspanyolca
5,823 parallel translation
Ve bunu bildiğiniz halde orada durup aptal Dagur hakkında mı konuşuyorsunuz?
¿ Y os quedáis ahí tan tranquilos hablando del imbécil de Dagur?
Tereddüt izleri durup tekrar başlama şeklinde olur.
No. Marcas de indecisión mostrarían pruebas de inicio y detención.
Kara Kaplan Çetesi'ne karşı dik durup... ve iskelede ölen bütün ruhlara saygı göstereceğiz
Se levantará contra la Pandilla del Tigre Negro. ¡ Y rendiremos homenaje a todas las almas perdidas del muelle!
Tabi burada durup soğuktan ölmek istemiyorsan.
A menos que quieras pararte aquí y congelarte hasta morir.
Evet Lemon, otobandaki çıkıştan önce bir yerde durup şöyle uzunca bir banyo yaptım.
Sí, Lemon, justo en medio de las salidas 47 y 48 me salí de la autopista y me he dado un largo baño de burbujas.
Sakın "Hiçbir şey" demeyin veya burada durup tavandaki karoları saymamı istemeyin hem de Ward kayıpken.
Y no te atrevas a decir que nada o decirme que me quede sentada contando los azulejos del techo
Bunu bileğimden çıkar. Yakınında durup sana yardım edeceğim.
Quítame esto de la muñeca, te ayudaré a estar en igualdad de condiciones.
Denizin ötesindeki kara parçasının onların ahiret inancı gibi hayalden ibaret olabileceğini durup bir düşündün mü?
Quiero decir, ¿ te has parado a pensar que tu tierra al otro lado del mar es casi tal fantasía como su vida después de la muerte?
Ben burada durup o köpüklü hâlini hayal edeceğim.
Estaré ahí mismo, imaginando toda la espuma.
Ama durup biraz şarap almam gerekti.
Pero tenía que parar a comprar el vino.
Teğmen Cavanaugh'ın karısıyla bebeğini öldüren adamının yanında durup yaralarını iyileştirmek gibi.
Como apoyar a tu hombre y curar sus heridas después de que matara a la mujer y la hija del teniente Cavanaugh.
Geride durup restoranda ona yardım etmeyi seçtim.
Elegí quedarme y ayudarle con el restaurante.
Durup dururken kötü bir davranış sergilediğini de nereden çıkardınız?
¿ Por qué presupone que, así sin más, ella actuó con malas intenciones?
- Durup yanmasını izlemeyeceğim.
No voy a dejar que se queme.
Orada durup olanları izleyecek kadar acımasız biri misin?
¿ De verdad es tan cruel como para quedarse ahí parado viendo lo que va a pasar?
Ben daha çok arkaplanda durup bu tür şeylerden sessizce nefret etmeyi seçiyorum.
Yo me quedo detrás y las odio en silencio.
Kimse durup duruken en yakın arkadaşına üçlü önermez.
No se sugiere un trío con tu mejor amiga... así porque sí.
Sonra da durup, acaba senin bu zamanını kolaylaştırabilecek bir şey yapabilir miyim diye düşündüm.
Y luego pensé en que si podía hacer algo por ti para facilitar las cosas...
Şimdi çok demli bir çay içeceğim Ve sonra belki aktarda durup Bizimkilerin Ohio'da
Voy a tomar una taza de té negro fuerte y luego quizá pararé en ese herbolario para comprar algunas cosas que los chicos de Ohio nunca hayan probado antes.
Şimdi. Durup dururken ortaya çıkan boşanma gibi önemli konumuza.
Sobre algo que es importante, este divorcio y como ha salido de la nada.
Lily, bunu giydikten sonra ağacın önünde durup fotoğraf çektireceğiz.
Lily, quiero que te pongas esto y después, delante del árbol, haremos una foto.
10 yıl sonra, durup dururken Wynn Duffy beni arıyor.
Wynn Duffy... apareces de la nada... después de estar 10 años desaparecido. ¿ Qué pensabas?
Şimdi düşündüm de, bir kasa iPod'un önünde durup Zune almıştım.
Sabes, y ahora que lo pienso, me paré frente a una caja de iPods y compré un Zune.
Burada öylece durup seni benden almasına izin vermeyeceğim.
Y no voy a cruzarme de brazos y permitirle que te aparte de mí.
Durup biraz dinlenelim.
Dejémosle descansar.
Ama bir anlığına durup...
- Entiendo. Pero hay que tomar un segundo y...
- Avukatın açık bir duruşmada durup bilerek bir telefon kaydının varlığını reddetmesi mantık dışı.
- Sólo sugerir que un fiscal de la nación presentaría en corte y negaría a sabiendas la existencia de una intervención es absurdo.
Bu yüzden orada durup bana öyle doğrucu ve kibirli bir şekilde bakarken tam olarak kiminle konuştuğunu unutma.
Entonces, cuando te pares ahí y me mires con ese gesto de enojo y desprecio, recuerda a quien le estás hablando.
Önümüzde hâlâ bir sürü engel var,... ama şimdilik durup, bu anın tadını çıkaralım.
Aún nos esperan varios obstáculos, pero paremos para apreciar este momento.
Önümüzde hâlâ bir sürü engel var,... ama şimdilik durup, bu anın tadını çıkaralım.
pero detengámonos y apreciemos este momento.
Ameliyat yapabiliyorsam ayakta durup insanlarla konuşabilirim demektir.
- Si puedo operar, - Yo puedo estar de pie y hablar con la gente.
Bir an için durup düşünmek istemez misin?
¿ no quieres tomarte un momento para pensar en ello?
Durup bir şeyler alabiliriz.
Puedo... podemos parar e ir a por algo.
Karşımda durup masum pozu atma Nolan.
No te hagas el inocente, Nolan. Ambos sabemos que no lo eres.
Hayır, orada durup dudağını büzdün, sonra da iyice sokuldun.
No, te plantaste ahí, hiciste pucheros... y luego te inclinaste.
Ve, sanırım... Sanırım eve gitmeden önce Joni'nin yerinde durup bir içki içtim.
Y bueno... paré ahí para tomar una copa de camino a casa.
Şimdi durup da geriye bakınca ; onun yaptığı ve o zaman hoşuma gitmemiş olan her şey,... aslında benim şu anda korktuğum gibi onun da korkmuş olmasındandı.
Y cualquier cosa que ella hizo no me gustaba en ese entonces, mirando ahora hacia atrás, es sólo porque ella tenía miedo, como yo.
Ne dediğimi bir durup dinler misin! ?
Por favor, escucha lo que quiero decirte.
Hiç durup Chloe'nin neden seni aramadığını düşündün mü?
¿ Te has parado a pensar por qué Chloe no se ha puesto en contacto?
Babam durup dururken bana bu çeki gönderdi benim payıma düşen buymuş.
Mi padre me envió este cheque inesperadamente con mi parte de las ganancias.
Ben onu Birlik Konseri hakkında kısaca bilgilendireceğim. - Sen de burada durup... - Ben de durup...
Vale, le daré una breve explicación sobre el concierto de unidad, y tú quédate por...
Yani burada durup dırdır yapmaktan başka işin yoksa fikrini duymayı çok isterim.
Quiero decir, además de pararte aquí y quejarte... porque me encantaría escucharla.
Orada öylece durup anlamadığını mı söyleyeceksin?
¿ Piensas quedarte ahí parado y decirme que tú no lo ves?
Burada durup, "Oh, ben Balo Kralı'ydım çok havalıyım, bu sonsuza kadar havalı olacağım demek oluyor." havasında olamazsın.
No te quedas y dices : "Fui rey del baile de graduación. Soy genial, así que lo seré para siempre".
Tabii burada durup şey hakkında konuşmama ihtiyacın varsa- -
A menos que quieras que me quede a hablar de...
Orada durup sana bir seyler aliriz.
Pararemos y te compraremos algo.
Planım, alışveriş merkezlerinde durup ihtiyacım olanı almak.
Mi plan es detenerme en centros comerciales y comprar lo que necesite.
Sadece Napa'da biraz işim vardı, ve düşündüm ki durup bir selam veririm.
Tenía unos asuntos en Napa, y se me ocurrió pasarme y saludar.
Hayır ya. Ben planladığımız gibi arkada durup milletin yemeğine tüküremez miyim?
No. ¿ No puedo quedarme en el fondo a escupir en los platos como planeamos?
Neden? Şey, tek yaptığım durup ölmesini izlemekti.
Bueno, solo me quedé ahí y lo vi morir.
Asıl uygunsuz olan otoban ücretini ödemek için durup, 15 dakikada nişanlanmanızdı.
Lo que es inapropiado es que el compromiso fuese en quince minutos en una parada en autopista de peaje.