English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ D ] / Düğün

Düğün Çeviri İspanyolca

10,907 parallel translation
- Tommy ile Rowan'ın düğün konsepti.
La recepción de la boda de Tommy y Rowan.
Daha önce hiç düğün planlayıcısı olmamıştım.
Nunca pensé ser un planificador de bodas.
Düğün gününde.
El día de su boda.
Düğün günümdü ve baba olacağımı öğrendiğim gün.
Era el día de mi boda y el día que descubrí que iba a ser padre.
Bütün düğün planlarının kilit sorusu.
Es una pregunta clave en todas las planificaciones de bodas,
Düğün günümüzde işte bunu yaptın.
Eso es lo que hiciste el día de nuestra boda.
Ama şahit olmadan düğün yapamazsın.
Pero no se puede tener una boda sin testigos.
Fakat Mario'yu düğün gününde resmen infaz etti.
Y sin embargo, Mario baleado el día de su boda.
Kalama şekilde düğün davetiyenizi yapmışsın.
Has hecho un dibujo de las invitaciones de boda.
14 saatten az bir sürede düğün ayarlamak tarihte olan en zorlu süreç olabilir.
Planificar una boda como esa en 14 horas podría ser el mayor reto organizativo de la historia.
Ben de size bir düğün hediyesi almam gerekiyor diye düşünüyordum!
¡ Creía que yo era la encargada de haceros el regalo de boda!
Haydi düğün yapalım!
¡ Celebremos una boda!
Bir düğün iyiliğine ihtiyacım var.
Necesito un favor para mi boda.
Jake, o yüzükler olmadan düğün olmaz.
Jake, no habrá boda sin esos pendientes.
- Düğün nasıldı?
- ¿ Cómo ha ido la boda?
Hayır, senin demen gerekiyordu ki, "bu düğün ne kadar da boktan" olmuş.
No, se supone que tenía que decir : "Esta boda es una basura".
- Düğün ne kadar da boktan.
Esta boda es una basura. No, no.
Harika bir düğün oluyor, değil mi?
Una boda estupenda por ahora, ¿ eh?
Ayrıca, Amy sadece 14 saat içinde bir hiçten düğün tarattı, tarihte bir ilktir.
Además, en solo 14 horas Amy ha organizado la boda no boda más impresionante de la historia.
- Düğün koçunuzla konuştum...
Resulta que he hablado con tu duela...
Düğün Marşı devam eder, herkes oturur gelin yaklaşır. Gelini getirecek bir baba yok mu?
"La marcha nupcial" continúa, todo el mundo espera, la novia se acerca. ¿ No hay ningún padre que la acompañe al altar?
Düğün yarın 11'de başlıyor bu yüzden orkidelerin yarın 9'da mihrapta olmasını umuyorum, anlaşıldı mı?
La boda empieza mañana a las 11 : 00, así que espero las orquídeas en el altar a las 9 : 00, ¿ entendido?
Düğün bitene kadar kimseye ayrıldığımızdan bahsetmiyoruz, tamam mı?
¿ Aún no le vamos a decir a nadie que rompimos hasta después de la boda, verdad?
En azından düğün sonrasına kadar bu da 10-11 saat demek.
Sí, eso digo. Al menos hasta después de la boda, ¿ que es, qué, diez, once horas?
Yani düğün hala var?
¿ Entonces la boda sigue adelante?
Ve daha kötüsü, düğün birkaç saat içinde başlamalı ve onu kiliseye götürecek olan limuzin çoktan gelmiş ve o...
Pero lo que es peor, la boda se supone que empieza en un par de horas y la limusina está aquí para llevarla ya a la iglesia - y ella...
Düğün bitene kadar olmaz.
No hasta después de la boda.
Düğün için bir damada ve bir geline ihtiyacımız yok mu?
¿ No necesitamos una novia y un novio para una boda?
Pek de peri masalı gibi bir düğün sayılmaz, değil mi?
No es exactamente una boda de cuento, ¿ verdad?
Peri masalı gibi bir düğün istememiştin zaten.
No querías una boda de cuento.
Düğün mahvoldu.
La boda está arruinada.
Düğün yarın. Annem evleniyor, ürpermiş surat, Charles'ın babasıyla, tuvalet emojisi.
Mi madre se va a casar, escalofrío, con el padre de Charles, emoticono de inodoro.
Evet, yüzüğün düğün günü saat 2'ye hazır olacağını söyledi.
Me han dicho que el anillo estará listo para las dos del día de la boda.
Rosa, Marcus ve düğün hakkında sana birkaç şey soracaktım.
Rosa, tengo una pregunta sobre Marcus y la boda.
Ben de yapardım ama bir oğlanın babasını düğün günü görmesi kötü şans getirir.
- Lo haría yo, pero trae mala suerte que un hijo vea a su padre el día de su boda.
O zaman, düğün zamanı!
¡ Es hora de casarse!
Pantolonlu bir düğün.
¡ Una boda con pantalones!
Düğün başlayacak neredeyse.
La boda va a comenzar pronto.
Ne yani, dürüstçe mükemmel bir düğün mü yapalım diyorsun?
¿ Estás sugiriendo que hagamos una boda como Dios manda?
Düğün boyunca ağladığını duydum.
He oído que lloraste durante toda la ceremonia.
Bil bakalım son anda gelen düğün hediyelerini nereye koymuşlar?
Y adivina dónde guardan los regalos de última hora.
- O Cooper'la sana düğün hediyemiz fakat olanları duyunca uygun olmaz diye düşündük.
Eso, es un... regalo de bodas para ti y Cooper... pero cuando nos enteramos, pensamos que no sería apropiado.
"Mitchell'la Cameron'ın Düğün Hediyesi"
REGALO DE BODAS PARA MITCHELL Y CAMERON.
Orada, bize düğün hediyesi olarak aldıkları Santangelo marka cam bir kâse var.
Hay una caja con el bol de cristal de Santangelo... que nos regalaron por nuestra boda.
Siz gelince aklıma geldi, Cooper'la size düğün hediyesi almıştık.
Sabes, cuando han venido hoy... me he acordado de que Cooper y yo les compramos un regalo de bodas.
Düğün yerine kaçmanın daha iyi olacağını düşünmeye başladım.
Estoy empezando a pensar que fugarse es lo que hay que hacer. Sí.
Bu benim düğün elbisem mi?
¿ Es mi vestido de boda?
Bu benim düğün masam mı?
¿ Es mi mesa de boda?
Düğün masasının ne olduğunu bile bilmiyorum artık.
Es como si ya no supiera qué es una mesa de bodas.
Menonit inancında da gelinle damat düğün günü birbiriyle görüşmez.
Y en la fe menonita, la novia y el novio no pueden verse el día de la boda.
- Düğün gününde.
El día de su boda.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]