Edecek Çeviri İspanyolca
32,074 parallel translation
- Kanımı test edecek.
Va a analizar mi sangre.
Dwayne, notlarını alıp binadan çıkana kadar sana eşlik edecek.
Dwayne cogerá tus notas cuando salgáis del edificio.
Ne düşünüyorsun? Onları suçlamaya gidiyorsunuz. ... ve onlar sessizce, suçlarını itiraf mı edecek?
¿ En verdad creen que irán y los culparán, y que ellos simplemente agacharán la cabeza y confesarán?
Bu limonu döndüreceğim Bize yardım edecek iyi bir ruh bulacak.
Este limón sólo se detendrá en el lugar donde pueda hallar a un espíritu que nos ayudará.
Sor ona... bize nasıl yardım edecek?
Pregúntale cómo puede ayudarnos.
Torus talan edecek.
Torus va a saquear.
Bize yardım edecek misin?
¿ Nos ayudarán?
Pekala, sen Wall Street'de at koştur diye şirketimi parça parça edecek değilim.
Si, okay, no cortaré mi compañía en pedazos pera que puedan sonar una campana en Wall Street.
Sen Wall Street'de at koştur diye şirketimi parça parça edecek değilim.
No voy a cortar mi compañía en pedazos para que puedan sonar una campana en Wall Street.
Yeniden canlandırmamız gerek yoksa insanlar ayrılmaya devam edecek. Ya da hiç bir şey satamayan üç beş beceriksize...
Tenemos que hacer que se sienta vivo de nuevo o las personas se van a salir y estaremos albergando un montón de empresas malas
İşimiz bitene kadar arkadaşım sizlere eşlik edecek.
Mi socio les hará compañía hasta que nuestros negocios hayan concluido.
Gronk karşıda hareket edecek, ringo diyeceğim köşemi bırakıp arka tarafa yollayacağım ve Brady dua etsin de beşinci adımda topu elinden çıkarabilsin yoksa ışıklar söner onun için.
Cuando Gronk se mueva, mando al corner a atacar y Brady más vale que pase rápido el balón o le apagamos las luces.
Çok talihsiz olmuş çünkü hizmet sektöründeyiz ve bu sektöre hizmet edecek en iyi adam tabii ki Spencer Strasmore'dur.
Es lamentable porque prestamos un servicio y el que mejor presta ese servicio es, claro está, Spencer Strasmore.
- Christy? - Efendim? Sadece eşyalarını mı alacağız yoksa ortalığı darmaduman edecek miyiz?
- ¿ Vamos a coger sus cosas nada más o a liarla parda?
Kalıp yargılar zor ölür ve İtalyan suçlular olduğu sürece. Afro-Amerikan kaçakçılar olduğu sürece ve Yahudi tefeciler, bu tür kalıp yargılar devam edecek.
Los estereotipos mueren lentamente y mientras existan criminales italianos, traficantes afro-americanos, y judíos prestamistas, esos estereotipos seguirán.
Bu uygulamayı feromonları test edecek şekilde uyarladım...
He adaptado esta aplicación para buscar feromonas...
Bugün, cesur savaşçılarımıza hizmet edecek bu önemli programın yeniden yürürlükte olduğunu ilan ediyoruz.
Pues hoy, estamos anunciando la restauración de un programa importante para servir a nuestros valientes guerreros.
Başıboşları beslemeye devam edersen, bir gün birisi seni takip edecek.
Toma. Sigue alimentando perros callejeros, uno te seguirá a casa.
Teklif edecek neyin var?
Qué tienes para ofrecer?
Başkomiser Barnes bana buradaki eski işimi teklif edecek kadar iyiydi.
El comisario Barnes ha sido muy amable en ofrecerme mi antiguo puesto de trabajo. Aquí.
Oswald Cobblepot, Gotham'ı tehdit eden kim olursa olsun yasalara teslim edecek. Bu da böyle bilinsin!
¡ Pero quiero dejar constancia de que Oswald Cobblepot procesará a cualquiera que amenace Gotham!
Eğer seni elini feda edecek kadar seviyorsa...
Si te quiere lo suficiente como para sacrificar la mano...
İdare edecek artık.
Tendrá que serlo.
İçinizden birisi size ihanet edecek.
Uno os traicionará.
Sence sözünden döndün diye babamız seni af mı edecek?
¿ Porque crees que papá va a perdonar y olvidar el hecho de que rompiste un trato?
Sana eşlik edecek birini de buldum.
Y te tengo un acompañante.
Ama şu anda seni teselli edecek zamanım yok.
Pero ahora mismo no tengo tiempo de cogerte la mano,
Yelkenleri suya indirecek, annemiz de onu yok edecek.
Bajará la guardia. Y ella lo destrozará.
Seni rahatsız edecek hiçbir şeyi senden istemeyeceğime inanmanı.
Y sabes que no te pediría nada inadecuado.
Yani davanın reddini istemezsem kendini rezil rüsva edecek.
Así que, si no me muevo por un sobreseimiento, ¿ entonces probablemente él hará un completo idota de sí mismo?
Ya onu öldürecek, ya kontrol edecek ya da her zamanki gibi kendini kurtarmak için kendini kasabadaki en kötü adamın hizmetine sunacak.
Él o bien la matará, o la controlará, o ella le ofrecerá sus servicios al más malvado del planeta con el fin de salvar su cuello, como siempre hace.
Efendim bu sefer U.N'yi dahil edecek miyiz?
Señor, ¿ es el momento de involucrar a las Naciones Unidas?
Crowley Rowena'yı getirse bile problem devam edecek.
Incluso si Crowley trae a Rowena, el problema continúa.
Artık onunla kavga edecek gücüm kalmadı.
Ya no tengo fuerzas para discutir con ella.
Bana güzel olduğunu söylediğin ama güzel olmayan filmlerde olanların aksine bomba yapanlar elektrik mühendisliği hünerlerini test edecek şeyler yapmazlar. Patlayacak düzenekler yaparlar.
A pesar de las tramas de las muchas películas que me dices que son buenas, las cuales, de hecho, no lo son, los fabricantes de bombas no ponen pruebas de habilidad eléctrica, construyen dispositivos que explotan.
Bu nasıl bir örnek teşkil edecek?
¿ Qué ejemplo damos?
- Kabul edecek misin?
- ¿ Vas a aceptar?
İkimizede yardım edecek olan bilgiyi söylersem bunu garanti edebilir misin?
¿ Puedo confiar en ti si te doy información que nos puede ayudar a los dos?
Konuşmama müsaâde edecek misin?
Mira, ¿ puedo decir algo?
Endişe edecek bir mesele değil.
- No es nada importante.
Böyle devam edecek gibi net bir şey söyleyemeyiz. Bu yüzden ne diye devam edip...
Esto podría estar basado en un informe falso...
Ve dört, bunları kontrol edecek bir şey yok.
Y cuarto, no hay un jefe que lo controle.
Ukrayna Başkan'ını takdim edecek sonra içeride tura girecek.
Se presentará con el presidente de Ucrania y luego un paseo por dentro.
Bu garajın üstü, 1300 metrede ama konvoyu durduracak engel olmadığından hızlı hareket edecek.
Sobre este estacionamiento, a 1.400 yardas, nada obstruirá la caravana detenida, pero deberá actuar rápido.
Hayır, daha iyisi itiraf edecek.
No, mucho mejor. Va a confesar.
Kim böceklere yardım edecek kadar aptal olabilir ki?
¿ Quién sería tan idiota de ayudarlas?
Ve bu şekilde devam edecek. Acı döngüsü.
Y así es como perdura el ciclo del dolor.
Trenimiz gece hareket edecek.
Nuestro tren sale por la noche.
Pekala sen görevde olduğunda, işlerdeki yolsuzluk devam edecek mi?
Así que si usted está en el poder o no, ¿ el negocio de la corrupción sigue?
Başkan Escobar'ı yenmemiz için tüm kaynakları seferber edecek.
El presidente nos ofrece todos los recursos para vencer a Escobar.
Bugünden itibaren Arama Grubu daha sistematik hareket edecek.
[en español] De ahora en adelante, el Bloque de Búsqueda operará de un modo más sistemático.