Eleven Çeviri İspanyolca
330 parallel translation
N-Ne? Siz sadece Onbirsiniz!
¡ Sólo eres un Eleven!
"Hadi genç adam, hepimizi fareye çevirmemesi için cadının ayakları yerden kesilmeli."
"Adelante, jóvenes, antes de que se eleven sus pies, así la maligna bruja no nos convertirá en ratones."
Yüzlerinizi Kali'nin... tahtından yayılan ışığa çevirin.
Thugs, eleven sus rostros... a la luz que emana del trono de Kali.
579ncu ilahiyi açın ve seslerinizi etrafını kötülük saran bu kardeşimizi kurtarmak için yükseltin.
Cantemos el himno 579 y eleven sus voces... para salvar a este hermano.
Ellerinizi yukarı kaldırın kızlarım.
Eleven las manos al cielo, hijas mías.
Saptırıcı kalkanlar yukarı kaldırıldı.
Eleven los escudos deflectores.
Ölüm, sevgili Kaptan, vira demir zamanı!
¡ Oh muerte, viejo capitan, ha llegado la hora! ¡ Eleven anclas!
Gemiyi kaldırın!
Eleven la nave.
Umarım çok vergi gelmez.
Ahora... ¡ allí! Bueno, espero que los impuestos no se eleven demasiado.
Bayrağı çekin.
Eleven el mástil principal.
- 7-Eleven.Nasıl yardımcı olabilirim?
- ¿ Qué desea?
Taş dövüşü.
- Esclavos, eleven la piedra.
7-Eleven'de iş aramanın eşiğinden döndüm.
Estuve así de cerca de trabajar en "7-Eleven", ¿ sabes?
7-Eleven'ın yanından geçerken bana çirkin laflar attılar.
Cuando pasaba por el 7-Eleven... empezaron a insultarme.
Füzeyi hazırlayın. Başüstüne, efendim.
- Eleven el misil.
Toparlanın çocuklar çabuk, ana yelkeni kaldırın, diğerlerini çiftleyin!
¡ Despejen, rápido, eleven la vela principal, a toda marcha!
Sinderella uyandığında çok susamıştı bu yüzden * 7-Eleven'a * Slurpee almaya gitti * Bullwinkle doğru koştu.
- Mmm... cuando Cenicienta se despertó, tenía mucha sed así que fue a una estación de servicio y compró una gaseosa... cuando se encontró con Bullwinkle ( el alce )!
Polis arabasında markete gidip kasiyerden 6 şişe bira mı isteyelim yani?
¿ Quieres que vayamos a un 7-Eleven en un coche patrulla a comprar un paquete de cervezas?
Seven Eleven'ın parkında yapmıştık.
Lo hicimos justo ahí, en el estacionamiento del 7-11.
Sonra o kadar üzüldüm ki Şirket limuzinini bir Seven-Eleven'a çarptım.
Y entonces me puse tan molesto, Acabo envolví la empresa limusina en torno a un 7-Eleven.
- Kalkanlar devreye.
- Eleven pantallas.
Polis memuru öldürüldükten sonra David Harris'in Vidor'a döndüğünü fakat tutuklanmadan önce, orada soygun yaptığını ve 7-Eleven tipi bir mağazada birinin boğazına tüfek dayadığını söylemişti.
Me dijo que después de la muerte del policía... David Harris volvió a Vidor. Pero antes de ser arrestado, cometió un robo allí... y mantuvo a alguien en el piso de una tienda... con una escopeta en la garganta.
O zamanlar O'Bannion's'u 7-Eleven'da bir 22'lik tüfekle soymuştum.
Volví allá... robé la tienda de O'Bannion con un rifle.22.
yarın gece dedi 7-Eleven'ın arkası uygun olurmuş
Y dijo que mañana en la noche detrás del 7-Eleven estaría bien.
- Kalkanlar devreye.
- Eleven escudos.
Pılınızı pırtınızı toplayıp yolun karşısına geçsenize!
¿ Por que no os vais al Seven-Eleven?
7-Eleven'da.
Jugando juegos de video.
7-Eleven'leri soyan adamı yakalamışsınız.
Dicen que cogisteis al ladrón de los 7-Eleven.
Frank Jr ve tüm Frank Jr'ların Frank Jr'ların, bir ağacın gölgesinde oturmasını hava solumasını, denizde yüzmesini ve tercüman olmadan 7-Eleven'a gidebilecekleri bir dünya istiyorum.
Quiero un mundo donde Frank Junior y todos los Frank Juniors se puedan sentar bajo un árbol, a la sombra respirar el aire, nadar en el océano y entrar a un 7-1 1 sin un intérprete.
Artık Seven Eleven'a gidip karşılıksız çek bile bozduramam.
Ya no puedo ir al 7-Eleven y pasar cheques sin fondo, sabes?
Bir 7-Eleven'da durabilir miyiz?
Es un bar de policías. ¿ Podemos parar en una tienda o algo?
Kuru temizleyici ile marketin yanı.
Junto a la tintorería y el 7-Eleven.
O da şu an 7-eleven da bana meşrubat alıyor.
En este momento está en consiguiéndome un refresco.
- Kalkanları devre sokun.
- Eleven escudos.
Kalkanları açın.
Eleven escudos.
Azami büyütme. Klingonlarla yirmi yıllık barış sonu buraya varıyor.
Preparen los torpedos cuánticos, desocultémonos y eleven escudos.
Anlaşılan bu geminin ne kadar darbe alabileceğini öğrenmek üzereyiz.
- Eleven escudos. Ocultación.
Ekrana.
- Eleven escudos. Alerta roja.
Baksana, Fawn. ... Seven Eleven kadrosunda zirveye doğru yolculuğa başladın mı?
Entonces, Fawn ¿ todavía sigues ascendiendo en tu meteórica carrera trabajando en el supermercado?
Seven-Eleven'da takılan kaltaklar.
Trolas que pasar el rato en 7-Eleven.
Yumurtanın kolesterol içerdiği kanıtlanmış olmasına rağmen kan dolaşımındaki kolesterol seviyesini artırdığı kanıtlanmadı.
Aunque se ha establecido que los huevos contienen colesterol todavía no se ha comprobado que eleven el nivel de colesterol en la corriente sanguínea.
Onları aldım. - Kalkanları kaldır.
- Eleven los escudos.
7-Eleven, Popeye's tavukçusu var.
Tienen misceláneas modernas, Pollo Frito Popeye, excelente...
- Dunsworthy'deki 711. sokağa.
Para un 7 - Eleven más de en Dunsworthy.
- 7-Eleven *
- 7-Eleven.
Yoksa bir süper market mi?
¿ Un Seven-Eleven?
Bir 7-Eleven'da durabilir miyiz?
¿ No podríamos parar en un "7 eleven" o algo así?
İtiş gücüne geç. kalkanları kaldır.
Velocidad de impulso. Eleven los escudos.
Onbir tamam bir fazla.
Eleven done one too many
Bir öncekinde çocuklarından ikisi, bir 7-Eleven'ı soyarken vuruldular.
Ahora esta casa de recuperacion, parecera un verdadero suceso.
Kırmızı Alarm.
Eleven los escudos.