Emmet Çeviri İspanyolca
675 parallel translation
CAROLINE EMMET ŞAPKA ve ELBİSE
CAROLINE EMMET SOMBREROS y VESTIDOS
- Affedersiniz bayan Emmet.
- Perdone, señorita Emmet.
Evet, ben Emmet Myers'im.
Soy Emmett Myers.
Dokuz Batı eyaletinin polisleri Washington'dan kuzeyde Kolorado ve Utah'a, Kansas Katili Emmet Myers için yüksek seviyede teyakkuz durumuna geçtiler.
La policía ha alertado a los estados de Washington y alrededores por el noroeste hasta Colorado y Utah por el sureste para que mantengan la búsqueda del fugitivo de Kansas Emmett Myers.
En son seri katil Emmet Myers ile birlikte görüldüklerine inanılan... Bowen ve Collins'i arama çalışmasında... süreç hızlanıyor.
La búsqueda de Gilbert Bowen y Roy Collins indica que fueron vistos por última vez con el asesino Emmett Myers.
Sizlere flaş bir haberi vermek için müzik yayınımıza ara veriyoruz... Kaliforniya ve Meksika Polisi Emmet Myers'in Kaliforniya dağlarında kaybolan Bowen ve Collins ile birlikte olduğu varsayımından vazgeçti.
Interrumpimos la emisión musical para informarles de que la policía de California y la mejicana han descartado la teoría de que Emmett Myers esté relacionado con la desaparición de Roy Collins y Gilbert Bowen de California.
Grup kumandanı olarak, Albay Emmet öndeki filonun başında olacak.
Como Comandante de Grupo, el Coronel Emmet irá en el avión líder del escuadrón.
- Ya Emmet?
- ¿ Y qué haremos con Emmet?
- Emmet'i ben hallederim.
- Yo me ocuparé de Emmet.
Emmet'i hazmedemedim. Bildiriymiş!
Tengo a Emmet atrancado en mi garganta. ¡ Panfletos!
Penceresinin önünden geçtiğimizde, Emmet'in yüzünü görseydik keşke.
Me hubiera gustado ver la cara de Emmet cuando zumbamos por su ventana.
Emmet yakamda.
Emmet está atrás mío.
Albay Emmet.
Coronel Emmet.
Emmet'i vurdular!
¡ Le dieron a Emmet!
Trenle Emmet'ten El Paso'ya yaklaşık 50 bin tane taşıyor.
Suele transportar unos 50.000 $ en oro de Emmet a la estación de El Paso.
Bu harita Emmet El Paso güzergahını gösteriyor.
En el mapa se ve el recorrido que va de Emmett a El paso.
Siz Emmet Clayton'sunun, elbette.
Sí es Emmet Clayton, ¿ verdad?
Bu nedenle size şunu söyleyebilirim ki, Memur Bey, Bay Dudek asla sıvışıp gitmez, herhangi bir yükümlülükten bu şekilde kaçmaz, ve Emmet Clayton'la yapacağı bir maçtan asla.
Y puedo decirle con seguridad que el Sr. Dudek nunca huiría de ninguna obligación y mucho menos de una partida de ajedrez con Emmet Clayton.
O senden korkmuyordu, Emmet.
Él no te temía, Emmet.
Emmet, eğer o ölecek olursa, ben...
Emmet, si él muere, yo...
Emmet, ben bilmiyordum.
- Emmet, yo no sabía.
Fen hocası Bay Emmet, saç filesi takıyor.
El Sr. Emmet, el profesor de ciencias, lleva redecilla para el pelo.
Emmet, sorun nedir?
Emmet, ¿ qué pasa?
Emmet!
¡ Emmet!
- Emmet, dinlemiyorsun bile beni! - Dinliyorum!
- ¡ Emmet, si ni siquiera me escuchas!
Emmet, pisliğin tekisin!
¡ Oh, Emmet, eres un capullo!
Emmet?
¿ Emmet?
Hey, Emmet!
¡ Hey, Emmet!
Emmet, sorun ne?
¿ Qué te pasa, Emmet?
Emmet, berbat görünüyorsun.
Tienes mala cara.
- Tanrı aşkına bu muydu yani? - Bu muydu?
- Dios santo, Emmet... ¿ Y eso es todo?
Sokayım, Emmet!
¡ Maldición, Emmet!
Emmet'le aranda olanlar..
Lo que ha pasado entre tú y Emmet...
Emmet'in donunda dolar işaretleri var.
Emmet tiene dólares impresos sobre sus calzoncillos.
Emmet'in lanet olası donu hakkında bir şey duymak istemiyorum.
Me la traen floja... los calzoncillos del gilipollas de Emmet.
Emmet, lütfen.
Emmet, por favor.
Ne yazık, Emmet.
Esto es patético, Emmet.
Emmet, yıkanmadın mı hiç yakın zamanda?
¿ Por qué no te lavas mejor?
İğrenç kokuyorsun.
Emmet, ¡ hueles mal!
- Emmet!
- ¡ Emmet!
Emmet.
¡ Emmet!
- Emmet iki gündür kayıp.
Hace dos días que Emmett no está.
Tanrım Emmet!
Por Dios, Emmett.
Emmet yine Anita Stevens'la mı çıkıyor?
¿ Emmett sale con Anita?
Emmet ne istediğini bilmiyor ama Anita emin.
Emmett no sabe lo que quiere, pero Anita sí.
Sardunyamı getirir misin Emmet?
Emmett, ¿ me puedes traer el geranio?
- Ben Emmet.
- Soy Emmet.
Emmet!
Emmet.
Emmet, konuş benimle, iyi misin?
Háblame. ¿ Estás bien?
Emmett Wilson, az önce Howard'ın postasını, özelini, efsaneye yazılan mektupları teslim etti.
Emmet Wilson acaba de entregar el correo a Howard, su correspondencia íntima.
Emmet, yanımda kal.
Emmet, quédate.