Ende Çeviri İspanyolca
210 parallel translation
Ve bu iki kurum eşit derecede Alman halkını eğitecek... ve bu yüzden, Alman devletini, Alman Reich'ını... omuzlarında taşıyacak ve güçlendirecektir.!
y entonces estas dos instituciones por igual moldearán al hombre alemán Y, por ende, lo fortalecerá y cargará sobre sus hombros el Estado Alemán, el Imperio Alemán
— Orası da her yer demektir.
-... y, por ende, de todas partes.
Bir şey kesin, İçeride değil.
No está dentro. Por ende, está fuera.
ve bu yüzden sonuçlarına katlanmalıyız... yüzdeki bu perdenin inmesinin vaktidir... ve bu kadın avcısı adamın maskesini düşürmenin zamanı geldi.
Por ende, debemos enfrentar el hecho... de que ha llegado la hora en que debemos quitar el velo... y desenmascarar a este promiscuo caballero.
Bu nedenle, sokaklar, yollar, köprüler ve benzeri yerler.
Por ende, todos los caminos, calles, atajos, carreteras, puentes, ríos...
Kocamı bir aziz olarak görüyorsun o zaman söylediği ve yaptığı herşey doğru olmalı.
Ves a mi esposo como un santo y por ende todo Io que hace o dice está bien.
- Bundan dolayı, kör nokta.
- Por ende, puntos ciegos.
Ve Alman avcıları güçlü bir savunma yaparlarsa... bir gecede çok uçağımızı ve dolayısıyla savaşı kaybedebiliriz.
Y si los cazas alemanes los interceptan con suficiente fuerza podriamos perderlos en una noche, y por ende, la guerra.
- Ekselansları Bahtiyar Bey, benim Pyrenees anlaşması için görüştüğümü öğrendiğinde bana şöyle dedi
Su Excelencia Bachtiary Bey, sabiendo que negocié el Tratado de los Pirineos y, por ende, el matrimonio del Rey,
ve elbette ki ulusumuz refahını.
y por ende, en el bienestar de la nación.
Birisi programı ya kazara veya kasıtlı olarak değiştirmiş olmalı ve bu nedenle de bilgisayarın hafızasını değiştirmiş olmalı.
Alguien, por accidente o a propósito, ajusto la programación y, por ende, los bancos de memoria del ordenador.
Doktorların ana araştırma alanı, ameliyat ve enzim zenginleştirme suretiyle beynin kullanılmayan bölümlerini kullanarak zekânın kalıcı olarak geliştirilebileceği hipoteziydi.
Un área a investigar es la hipótesis de los doctores... que se puede mejorar la mente permanentemente... Mediante la cirugía y el enriquecimiento enzimático utilizando por ende nuevas partes del cerebro. - ¿ Puede programar eso?
O zaman ikinci soru soruldu.
Por ende, surge la segunda pregunta.
İnsanlar çocuk istiyor dolayısıyla, bütün planlarımız... hatta Çin'in geleceği doktora bağlı.
La gente quiere hijos... y, por ende, nuestros planes, el futuro mismo de China... depende del Dr. Hathaway.
Tamamen kendi isteğimle'sahip olmadan'yaşıyorum. O yüzden ihtiyaç içinde değilim.
He vivido sin ninguna posesion durante mucho tiempo, por ende no las necesito.
Öyleyse beş parasız kalmışsındır. O zaman çok sıkıcı biri olursun. Ve kimsenin ilgisini çekmezsin.
Si fue así, eso significa que está en la quiebra... y por ende es una persona aburrida que no le interesa a nadie.
- Bu yüzden de -
- Por ende...
Meseleler savaş alanlarında çözülmüştür ve bu yüzden de sorgulamak veya tartışmak istemiyoruz.
Las cuestiones han quedado decididas en los campos de batalla... y por ende, no se discutirán o debatirán aquí.
Doktordu, yani geleni giden olan biri.
Un médico, por ende, un hombre al que los demás necesitan.
Ve en sonunda kendini incitmiş olursun.
Y por ende, a ti mismo.
Aynı seviyede olmaları lazım.
Por ende, hay que nivelar.
Bu sebeple cebime bir altın veya gümüş girmesine vesile olmasa da bana büyük iyilikleri olduğunu düşünüyorum. İyilik yapmaya da devam edecek.
Y por ende aunque ni oro ni plata me haya dado creo que me ha hecho bien y me seguirá haciendo bien.
Bir tanesi kaçtı, bu Marston'ın nerede olduğumuzu bilmesi demektir.
Y un jinete acaba de irse, por ende, Marston sabrá que estamos aquí.
Bu yüzden ben...
Por ende, yo...
Bu yüzden hastanın durumu sonradan kazanılmamış, genetik. Çevresel yardımcı faktörler de göz ardı edilemez.
Por ende, la condición parece ser genética y no adquirida... aunque no se puede descartar que haya cofactores ambientales.
Early'nin yanında kendimi güv ende hissediyorum. Çünkü çoğu zaman bana gerçekten iyi davranıyor.
Yo me siento segura con Early porque la mayor parte del tiempo me trata muy bien.
- O bir zengin, bu yüzden, iyiliği kalıtsal.
- Es rico, por ende intrínsecamente bueno.
Sanırım yeni başladığınız için karate öğretmenin okul politikasına aykırı olduğunu ve dava açılabileceğini bilmiyorsunuz.
Johnson, Estoy tomando en consideración el hecho de que usted es nueva... y usted no sabe por ende que enseñar karate está en contra de la política educativa y puede llevarla a juicio en caso de daños.
Onun ne kadar değerli olduğunu görmüştüm ve... polisin çağırılabileceğini düşündüm.
Al verlo, supe de inmediato que era valioso y que, por ende, llamarían a la Policía.
Ancak bu konuya el atmış bir çiçek var. Polenlerini Pride Dağı kelebeğine daha isabetli ve haliyle daha ekonomik bir yolla yüklüyor.
Aunque hay una flor que ha hecho algo al respecto y carga su polen en la mariposa de un modo mas preciso y por ende mas económico.
Korkunç kararı vermek bize düştü.
La más terrible conclusión surge por ende.
W.R. Grace ile ilgili trikoetilen kirlenmesi oldu mu sorusuna, jüri "evet" cevabını verdi. Grace Şirketi aleyhine açılan davanın sürmesine karar verdik.
Con respecto a W.R. Grace el jurado ha respondido " "sí" "a la pregunta uno referente a la contaminación con TCE por ende debemos proceder en el caso contra" "Grace" " a una segunda etapa de este juicio.
Beatrice ile ilgili soruya "Hayır" yanıtını verdi. Bu da atık bulaşması ile ilgili ikinci ve üçüncü soruyu geçersiz kılıyor, ve Beatrice aleyhine açılan davayı sona erdiriyor.
En cuanto a " "Beatrice" "el jurado ha respondido" "no" "a la pregunta uno en los puntos pertinentes a la contaminación por ende las preguntas dos y tres no son aplicables y no hay caso contra" "Beatrice" ".
Bu sebepten de aşkını bir türlü itiraf edemez.
Y por ende no puede declarar su amor.
Ve bende tüm dünyayı yönetmek için Mishima şirketinin başı olacağım
Y yo seré parte del gozo de la compañía Mishima, y por ende regiré el mundo entero.
Bundan dolayı hepsini tükürüyorum.
Por ende todo el escupitajo.
O bizi sever, bizde sizi, bu durumda o sizide sever!
El me quiere y yo le quiero. Por tanto y por ende, él te quiere a ti.
"Gözleri faltaşı gibi açık olsa da Uyuyan bir kalp vardır orada " Elini çabuk tut Tüm kalplerin aynıdır düşü
Aún cuando los ojos yacen totalmente abiertos, hay un corazón que duerme dentro, y por ende debes apresurarte,
"Elini çabuk tut " Tüm kalplerin aynıdır düşü "Hepsi uyanmayı bekler bir umut."
Y por ende debes apresurarte... por el sueño de todos los corazones... que sueñan únicamente con desp... despertar.
Bu ruhunun tehlikede olduğu anlamına gelir, bu yüzden bir ayna... onun ruhunu çalabilir.
Eso significa que su alma peligra, por ende un espejo... puede robarla.
Alman savaşı böylece sona erdi.
La guerra alemana, por ende, ha terminado.
Hapishanesi olan kırsal, beyaz bir bölgesinin senatörü mahkûmları seçmenleri olarak gösterip siyasi etkisini artırabilir.
Un senador de un área rural con una prisión puede contar a los presos como sus constituyentes, y, por ende, aumentar su influencia política.
Ancak suyun altındaki yaşamın büyük kısmı gözden uzak olduğundan akıldan da uzak kalır.
Pero la mayor parte de la vida acuática está fuera del alcance de la vista, y por ende, no se la tiene en cuenta.
Şüphesiz avukatınız temyiz başvurusunda bulunabilir... Ve serbest olduğunuz sürece pasaportunuza el konulacak.
Sin duda, su abogado presentará una apelación por ende, mientras esté libre bajo fianza, ordeno que entregue su pasaporte.
- Ve "Çok duygusallar" diyorlar.
Por ende : "Eres muy temperamental."
- Kesinlikle.
"Por ende", qué bueno.
Ve önce oduncu saplar üzerinde çalışacağız çünkü biraz zor olabiliyorlar ve çok SSŞ isteyebiliyorlar.
Empezaremos con los tallos gruesos, porque son los más dificiles y por ende requieren mucho " "C-F-P-C" ",
Hikayenin bizimle ilgili olduğunu, ve bize zarar verdiğini kanıtlamalıyız.
Bien : tenemos que probar que la historia se refiere a nosotros y por ende nos daña.
Sımileodon, onunla kemikleri ısıramaz ve bu yüzden sadece leşin yumuşak parçalarını yiyebilir.
No pueden morder huesos, por ende los Smilodon pueden comer sólo las partes carnosas del cadáver.
İşte bu benim hayatımı mahvetti.
Por ende, no hay paz en mi vida.
O hükümetin politikasına saldırıyor. Yani kendi partisine.
Ataca la política gubernamental, por ende, ataca su propio partido.