Eustace Çeviri İspanyolca
162 parallel translation
Harry, Eustace'la konuş biraz, olur mu?
- Ha vuelto ese hombre. - ¿ Qué? El inspector de Hacienda.
Hemen dönerim. - Günaydın efendim. - Carter, banka müfettişi.
Habla un momento con Eustace, Harry, enseguida vuelvo.
Toro'yu arıyorsan, Frank onu St. Eustace'a götürdü.
Si buscas a Toro, Frank lo llevó a St. Eustace.
- Evet. St. Eustace'nin karşısında.
- Sí, enfrente de Sarestas.
"Bayanın tahliyesi dışında, " her şey tam bulduğum gibi "duruyor mu anlayacağız. " Sir Eustace'i " öyle bırakmak zor olacağı için,
Aparte de liberar a la señora me aseguraré de que todo se deje exactamente como lo he encontrado pero le ruego que no pierda ni un instante pues es difícil dejar a Sir Eustace allí.
Sir Eustace Brackenstall.
Sir Eustace Brackenstall.
Sir Eustace ile ilgili bazı şeyleri bizden duymanız, galiba daha iyi olacak, Beyefendi.
Creo que sería mejor que les informara de algo, caballeros en relación con Sir Eustace.
Korkarım ki Sir Eustace içki bağımlısıydı.
Sir Eustace bebía... me temo.
Eustace, 10.30 civarında yatmaya gitti.
Eustace se retiró sobre las diez y media.
Evde her yeri gezerek güvenliğini kontrol etmek benim bir alışkanlığımdır. Çünkü nedeni açıktı, Sir Eustace bu konuda güvenilir değildi.
Tengo por costumbre dar una vuelta para asegurarme de que la casa estaba cerrada pues, por razones obvias en Sir Eustace no siempre se podía confiar a ese respecto.
Binbaşı Eustace olabilir.
- Podría ser el mayor Eustace.
Binbaşı Eustace'ı tanıyor musunuz? Eustace?
- ¿ Conoce al mayor Eustace?
Binbaşı Eustace kulüpte mi?
¿ Está el mayor Eustace?
Binbaşı Eustace mı? Evet.
- ¿ Mayor Eustace?
Sanırım Bayan Barbara Allen'ı tanıyordunuz, Binbaşı Eustace.
Creo que usted conocía a la señora Bárbara Allen,
Evet.
- mayor Eustace. - Sí.
Burası sizin mi, Binbaşı Eustace?
- ¿ Es usted el propietario?
Para yatırım için mi yoksa şantaj için miydi, Binbaşı Eustace?
¿ Ese dinero era para una inversión o era un chantaje?
Kol düğmelerinize bakabilir miyim, Binbaşı Eustace?
¿ Le importaría enseñarme sus gemelos, mayor?
Robert Erskine Eustace,... benimle birlikte polis karakoluna gelmenizi istiyorum.
Mayor Eustace, debo pedirle que me acompañe al departamento de policía.
Cinayetten Binbaşı Eustace sorumlu değil, Hastings.
El mayor Robert Eustace no es culpable de asesinato, Hastings.
Binbaşı Eustace tutuklanmış.
El mayor Eustace ha sido arrestado.
Ayrıca şansınız yaver gitti. Binbaşı Eustace'ın kırık kol düğmesinin bir parçasını oturma odasında buldunuz.
Luego tiene la gran suerte de encontrar un fragmento de uno de los gemelos del mayor Eustace en el salón.
Binbaşı Eustace'a yapılan cinayet teşebbüsü.
Incriminar de homicidio al mayor Eustace.
Ve sonra o şeytan Eustace, Hindistan'dan çıkageldi.
Y luego, ese demonio de Eustace vuelve de la India.
Babanız sizi ve Bayan Eustace'i soruyor.
Su padre pregunta por usted y la señorita Eustace.
Bay Doyle, ben peder Eustace.
Sr. Doyle, soy el Hermano Eustace.
- Paris Eustace Geller.
París Eustace Gellar.
Aracı olarak da... Eustace Bailey Farnum gibi sadık dostlarımı kullanıyorum.
Usando leales asociados, como Eustace Bailey Farnum como intermediarios y tontos
Kendine dikkat et Eustace.
Debería cuidar de sí mismo, Eustace
Paris Eustace Geller.
Paris Eustace Geller.
" Weston'da yaşayan doktor Eustace Green günlüğünde hastalarını Grandview'deki hastalık belirtilerine göre tedavi etmiş.
"El doctor de Weston Eustace Greene escribió en su diario... que trató a pacientes con los síntomas como los de Grandview".
Kendine dikkat et Eustace.
Deberías tener cuidado, Eustace.
Ben Eustace Chapuys. İmparator'un elçisi.
Soy Eustace Chapuys, el embajador del Emperador.
Ekselansları, İspanya Sefiri! Eustace!
Su Excelencia, el Embajador Imperial.
Shoreditch'e kadar bu uzun yolu gelmen ne hoş!
Eustace. Qué bueno que haya venido hasta Shoreditch.
Circumlocution Ofis'ten Bay Eustace Barnacle.
Eustace Barnacle de la Oficina de Trámites. Mr.
Bay Eustace, küçük kitabında, Venedik'i Londra'yla hiç de hoş bir şekilde karşılaştırmıyor.
Eustace, en su pequeño libro, se compara a Venecia muy desfavorablemente con Londres.
O mektuptan Bay Eustace'in küçük kitabından daha çok zevk aldın, değil mi, Amy?
Has disfrutado más con esa carta que con el libro de Mr. Eustace, creo, Amy.
Kraliçe Jane. İspanya İmparatoru V. Charles'ın büyükelçisi ekselansları Eustace Chapuys'u tanıştırayım.
Déjame presentarte a su Excelencia Eustace Chapuys, embajador del Emperador Carlos V de España.
Ekselansları büyükelçi Eustace Chapuys.
Su Excelencia, el embajador Eustace Chapuys.
Sir Charles Eustace Fothoringhay Le Malvois.
Sir Charles Eustace Fothoringhay Le Malvois Tercero.
Duydun mu Eustace?
¿ Has escuchado eso, Eustace?
Eğer fidyeden vazgeçersek, Stephen'ın ülkeyi terk edeceğine ve 5 yıl boyunca sorun çıkarmayacağına emin olmak için oğlu, Eustace'ı esir olarak alacağız.
Sí ignoramos los honorarios del rescate necesitamos retener al hijo de Stephen, Eustace hasta que su padre haya dejado el país y la paz se establezca por cinco años.
Maud'un sarayından kimse Eustace'ı görmedi, değil mi?
Nadie en la corte de Maud conoce a Eustace, ¿ verdad?
- Oğlunuz Eustace Efendim.
Su hijo Eustace, Señor.
- O Eustace değildi.
Ese no era Eustace.
Kingsbridge'li Richard bize, Eustace yerine bir çiftçinin oğlunu vermiş.
Richard de Kingsbridge nos dio el hijo de un granjero en lugar de Eustace.
Dövüş Eustace!
¡ Combátelo, Eustace!
Binbaşı Eustace kim?
- ¿ Quién es ese hombre?
Eustace?
- ¿ Eustace...? ¿ Eustace?