Farrel Çeviri İspanyolca
83 parallel translation
- Johnny Farrel.
- Johnny farrel.
Bay Farrel, Bay Mundson dönmüş.
Sr. Farrel, el Sr. Mundson ha vuelto.
Onun için bana bay Farrel diyor.
Él me llama Sr. Farrel.
Gilda, bu bey Johnny Farrel.
Gilda, te presento a Johnny Farrel.
Hakkında çok şey duydum Johnny Farrel.
He oído hablar mucho de Ud., Johnny Farrel.
Hoşçakalın bay Farrel.
Adiós, Sr. Farrel.
Görüşmek üzere bay Farrel.
Hasta luego, Sr. Farrel.
- Talimat aldım bay Farrel.
- Son órdenes, Sr. Farrel.
- Johnny Farrel'ı mı?
- ¿ A Johnny Farrel?
Johnny Farrel'dan endişelenme. Ondan nefret ediyorum.
Si te preocupa Johnny Farrel, tranquilo.
Johnny Farrel, işletme müdürümüz.
Johnny Farrel, manda aquí.
Ben Farrel.
Del Sr. Farrel.
Bir şey mi kaybettiniz bay Farrel?
¿ Ha perdido algo, Sr. Farrel?
Bayan Farrel'i.
Sra. Farrel.
- Sizi bekliyordum bay Farrel.
- Le esperaba, Sr. Farrel.
Bay Farrel, Bayan Nelson.
El Sr. Farrell, la Srta. Nelson.
Demek Johnny Farrel bu.
Con que eres Johnny Farrel.
Toplum liderleri buna karşı çıkarlarken Vali Farelli'nin Babitch davasını iptal etmesi yaklaşan seçimler açısından büyük risk taşıyor.
Con los lideres de la comunidad y afectados gritando "Encubrimiento". La suspensión del alcalde Farrel del caso Babitch es un gran riesgo... Nadie leerá esto.
Farrel tepesinin üstünde yapılacak en zevkli şey, bu.
Es esa gran casa elegante en la cima de la colina Farrel.
Hampton Roads'ta donanma eğitim subayı olan Yarbay Farrel bu sabah Kuzey Virginia Plajı'nda ölü bulundu. Yanında, uyuşturucu satıcıları olduğu sanılan iki ceset daha vardı.
El Capitán Farrell, instructor de la Marina en Hampton Roads, ha sido encontrado muerto esta mañana en una playa de Virginia cerca de los cuerpos de dos presuntos traficantes.
Yarbay Farrel uyuşturucu satmıyordu. Tony, o iki cesedi attıklarında tekne nereye gidiyormuş?
El Capitán Farrell no traficaba con drogas.
Farrel bizi sorduğunda içgüdülerim doğruyu söyle diyordu.
Sabes cuando Farrell me preguntó sobre nosotros mi instinto fue decirle la verdad.
Büyükbabam Bill Farrel bizi içmeye götürdü. Britanya'yı nasıl Büyük Britanya'ya dönüştürmek için nasıl savaştığını anlattığı savaş hikayeleri ile.
Mi abuelo el viejo Bill Farrell, nos llevó a la bebida con sus historias sobre la guerra y como peleó por el Gran en Bretaña.
Peki, ona Colin Farrel'ın Matterhorn'u kabul ettiğini söyle.
Vale, pez gordo, dile que Colin Farrell se ha quedado con Matterhorn.
Hadi. - Peki, Bay Farrell.
- Sí, señor Farrel.
- Hiçbiri. Beni Bay Farrell'a götür.
- No, lléveme con el señor Farrel.
Eğer basın Bay Farrell'in ne düşündüğünü bilmek istiyorsa Amerika'nın geri kalanı gibi 60 dakikayı izleyebilirler.
Si la prensa quiere saber lo que piensa el señor Farrel pueden ver "60 Minutos" junto con el resto de América.
Hayatımın işinin kutsal ellerde olduğunu bilerek, daha rahat uyurum. Mübarek lekesiz Shawn Farrell'ın ellerinde.
Duermo mejor sabiendo que el trabajo de mi vida está en manos del piadoso el inmaculado Shawn Farrel.
Danny Farrel ile ilgili en kayda değer şey sadece altı ay gazete dağıtıcılığı yapmış olmasıydı.
Lo notable de Danny Farrell era que sólo había sido repartidor de periódicos por seis meses.
Bay Farrel hayvan kontrolü için geldi.
El Señor Furella viene de Control de Animales.
Tamam, yeni erkek arkadaşım, Jude Law ya da Collin Farrel tipinde mi olsun?
Bien, para mi nuevo novio ¿ estilo Jude Law o estilo Colin Farrell?
Ateşkes yapmak ve Shawn Farrel hakkında konuşmak için aradım.
Llamé para acordar una tregua y para hablar de Shawn Farrell.
Bugün burada Susan ve Danny Farrell'a saygılarımızı sunmak için toplandık. Harika bir anne, ve müşfik bir oğul.
Estamos reunidos hoy para entregar nuestros respetos a Susan y Danny Farrel, una madre maravillosa y un hijo afectuoso.
Matthew Farrel. Bul onu bana.
Matthew Farrell, encuéntramelo.
- Hadi Collin Farrel'a gidelim.
- Veamos la de Colin Farrell.
Soyadım Farrel.
Mi apellido es Farrell.
- Gaziler Derneği'nden Jim Farrell.
- Jim Farrel con la V.A.
- Farrel ve ben yeni ekibiz.
- Y... eh... Farrell y yo... somos el nuevo equipo.
Gus, Colin Farrel değil.
No es Collin Ferrell.
Çiftliğe gittiğimizde Bayan Farrel bize bundan bahsetmişti.
La Sta. Farrell lo explicó cuando fuimos a la granja.
- Bayan Farrel'de bunu söylemişti.
- Es lo que ha dicho la Sta. Farrell.
Farrel, sana payımdan 50 dolar veririm.
¡ Harold, te pagaré 50 dólares de mi parte!
Farrell, senin ve kardeşinin uzak durmasını istiyorum.
Farrel, quiero que tú y tu hermano se retiren.
Caroline Farrell hayattayken arkasında pek çok mutsuzluk ve bir o kadar ceset bırakmıştı.
Caroline Farrel dejó todo un rastro de infelicidad en su entierro y no pocos cuerpos.
Caroline Farrell'ı arkadaşlarımı kurtarmaya yetecek süre kadar diriltirsen ona istediğini yapabilirsin.
resucitas a Caroline Farrel lo suficiente para que yo pueda salvar a mis amigos, y te dejaré hacerle todo lo que quieras.
- Patricia Farrell diye biri.
Una tal Patricia Farrel.
Evet, ben Savunma beşeri Istihbarat Dairesinden, Farrel.
Sí, este es Farrel, DHS.
- Colin Farrell ve Tom Cruise.
Colin Farrel y Tom Cruise...
Guy Morgan sana Colin Farrell gibi endamlı bir yüzme havuzu verebilir. Hem de her şeyini.
y Guy Morgan va a darte una piscina en forma de Colin Farrel
Ya da Colin Farrell'ın her şeyini internette görebilir ve beni bu işe bulaştırmaya bilirsin.
O pudes ver todas las partes de Colin Farrel en internet y me déjas fuera de ésto
- Meşguldük. Ben Shawn Farrell.
Me llamo Shawn Farrel.