Faça Çeviri İspanyolca
29 parallel translation
Haydi, Bebek John, ufak yumuşak yüzüne faça yemeden önce...
Dime, Baby John, antes de que te partan esos dulces labios de por vida.
Hepsi aldatıcı bir faça.
Es una fachada engañosa.
Bir kaç ses efekti eksik, ve şu bilgisayarcı çocuk gözüme faça eklemedi henüz.
Le faltan efectos de sonidos y... Te estás mostrando desesperado.
Üstünde sigara söndürerek kendini yakıyorsun, faça atıyorsun, kafanı duvarlara vuruyorsun.
Te quemas con cigarrillos. Te cortas. Golpeas tu cabeza contra las paredes.
Yine faça atmaya başlamış.
Se esta cortando el brazo.
- Böylece yanağıma faça atabilirsin.
Solo quieres marcarme.
Ama ona faça atarsan paranı hazırlamakta zorlanırım.
Pero si la lastimas, me será difícil conseguirte el dinero.
Bu ibneye bir faça çizeceğim.
Le voy a joder su puta cara...
Normalde, rüzgarda denize açılmak faça adı verilen zikzak bir rota izlemeyi de kapsar.
Generalmente, navegar con el viento implicaría tomar una ruta en zigzag llamada bordada.
Rüzgara karşı yol almanın sorunu sürekli olarak faça almanızın gerekmesidir. Bu önden arkaya doğru gitmeniz ve serenle direk arasında sallanarak teknenin önünü arkaya getirmek demektir.
El problema de navegar en dirección del viento es esto se necesita cambiar de dirección todo el tiempo lo que significa que se necesita mover la vela del frente hacia atrás balanceando el mástil y el frente del bote se convierte en la parte trasera.
Eğer gerçekten uzaksa, doğuya gitmek güvenli değildir zira dört ya da beş gün içinde faça yapmanız gerekir ve hâlâ varmadıysanız orada başka bir fırtınaya çarparsınız.
Si navegas lejos, no es seguro ir hacia el este porque con esos cuatro o cinco días que haces bordadas no logras llegar y otra tormenta vuelve a sacudirte.
Yüzüme birkaç faça attırmayı veya piercing taktırmayı düşünüyordum.
Yo estaba pensando en cincelar, y algunos piercings.
Diğerinin de yüzünde faça izleri var.
Y el otro tiene un rasguño en su cara.
Arat, şu kızın suratına bir faça at.
Arat, pon ese cuchillo en el rostro de esa mujer.
Öylesine diyorum faça ne hatırlıyorsun değil mi?
¿ Solo pregunto si recuerdas cómo se juega fútbol?
Bir gece, kıskançlık krizine kapılan Kelly, keskin bıçağını çekip fahişenin gözlerini oydu.
Una noche, en un ataque de celos, Kelly tomó un cuchillo improvisado, o "faca"... y le sacó los ojos a su perra.
Jess ödevini bu akşam yapmak zorunda yani hafta sonuna bırakamaz.
Amy? Jess trebuie sa isi faca tema in seara asta asa nu raman pe week-end.
Alice, orda kimse yok.
Sunt oameni care incearca sa faca sex aici sus!
Faça tamam.
Mi despedida a lo Remington.
Arkada düzgün bir satır var.
Ahí detrás hay una faca como es debido.
Haydi şu arabayı faca yapalım.
Aprovechemos este viaje.
Ben bıçak sopa ile gidiyorum nefes kadar.
Le voy a clavar la faca hasta en el aliento.
Dört tane saydım... Ve el yapımı bir bıçak.
Cuento cuatro y lo que parece una faca.
- Tamam, bıçaklanma olayı?
- ¿ y la faca?
Mükemmel bir denklem bıçağın cinayet silahı olması dışında çünkü boğularak öldü.
Una ecuación perfecta... excepto que la faca no es el arma homicida... porque a Grady lo estrangularon.
Evet, var. Libs, Sue, Faca, Becka, Parker ve Deb.
Sí, en realidad liberaciones, Sue, Faca, Becka, Parker y Deb
Bıçaklandığı için revirde yatıyor ama fotoğraf çekebileceğimiz kadar ayakta kalabilir.
Está en la enfermería con una herida de faca pero puede mantenerse de pie lo suficiente para tomar la fotografía.
Kendi kesim tarzım.
Mi faca.
Kesmek kelimesinin ayrı bir söyleyişi.
Que es otro nombre para faca.