Feo Çeviri İspanyolca
6,019 parallel translation
Bana mektupları masana koymamamı söyleyen sendin öyle yapınca göremiyormuşsun.
Tú fuiste el que me dijo que no amontonara tu correo encima de tu escritorio porque se veía feo.
Üzücü olacak.
Va a ser feo.
Aziz'in komedi sektörüne girmesinin tek sebebi cin olmak için çok çirkin olması.
No, Aziz solo está en el mundo del espectáculo porque es demasiado feo como para ser un genio.
O kadar çabuk değil çirkin şey!
¡ No tan rápido, feo!
Burası biraz sıkıntıya girdi.
Se está poniendo feo aquí afuera.
İşte koca, çirkin, soğuk adam.
Ahí está el hombre grande, feo y helado.
1901'den beri hiç bu kadar kötü olmamış.
No había estado así de feo desde 1901.
Çok kötü dede. Cidden kötü.
Es feo abuelo, muy feo.
Ama başka bir şey olabilir mi, yapışacak bir şey?
¿ Y algo más que pueda ponerse... feo?
Birini bile seninle konuşmaya ikna edemezsin.
¿ Por qué? No se puede convencer a cualquiera de ellas para que hable contigo. ¡ Con lo feo que eres!
Birkaç rozet gösterirsen işler boka sarmaz.
Si alguien ense � a una chapa, habr � menos posibilidades de que se ponga feo.
Sonra iş çok çirkinleşti.
Y luego se puso muy feo.
İş kötüye gidince seni- -
Cuando esto se ponga feo, no seré capaz de...
Kafamın arkasındaki bu berbat kesiği almıştım.
Me hice este feo corte en la parte posterior de la cabeza.
Orada çirkin oldukça, uh,.
Lo de dentro es muy feo.
Bak, okuldaki herkes, kız kardeşimle aranda kötü bir şey olduğunu biliyor.
Mira, prácticamente todo el instituto sabe que algo feo pasó entre mi hermana y tú.
Evet. Bu çok kötünün tarafıyla kötüden çok kötüye gidiyor.
Y aquí es donde esto se pone feo, feísimo, horrorosamente feo.
Yani Rachel McAdams'ın sürekli nedime olan çirkin ördek yavrusu olduğu ve doğru adamla tanışamadığı bir film izlemek istiyorsun.
Así que tú quieres ver una película en la que Rachel McAdams es el patito feo que es siempre la dama de honor pero nunca encuentra al hombre de sus sueños.
Çirkin şey!
¡ Oye, feo!
Öldüğünü biliyordum ve durumun ne kadar kötü göründüğünü fark ettim.
Sabía que estaba muerta, y me di cuenta de que el asunto era muy feo.
O zamana kadar katana, çirkin bir şeytan olarak görülürmüş.
Hasta esa época, las catanas eran vistas como algo feo y malo.
- Çirkin olduğunu düşünüyoruz.
- Feo, creo que estamos diciendo.
Üstelik Japon balina avcılarıyla bir yaz staj yapmışlığım var.
Fue lo más feo que he visto nunca. Y pasé un verano
Walden, bana uygun olan biraz daha kötü bir kahven var mı?
Walden, ¿ hay algún café más feo que podría ser más apropiado para mí?
Nasıl olduğunu bilirsin, işte,... çok ama çok çirkin bir kız?
Sabes como dicen, tú sabes, ¿ las personas fueron golpeadas con el palo feo?
İyi, Kötü, Çirkin.
El Bueno, el Malo, el Feo.
Bana iğrenç, kaşındıran bir kazak kardeşime araba aldı diye mi?
¿ Por qué lo dices? ¿ Porque a mí me tocó un feo e irritante suéter y a mi hermano le tocó un coche?
Daha az çirkin.
pero no tan feo.
- Çok çirkindin.
- Eras muy feo.
Üç saniye sonra şu bebe, esmer kıza yanlış isimle seslenecek.
En unos tres segundos, el feo de ahí se equivoca de nombre con la morena.
Chan Young'un geçmişinde çirkin olma ihtimali dahi yok!
No hubo ni un segundo de su vida en que fuera feo.
Edepsiz ve tehlikeli olacağa benziyor.
Parece que va a ocurrir algo sucio y feo.
"Çirkin ördek" demek çünkü sivilceler ve diş telleriyle büyüdüm, ve beni hâlâ böyle görüyorlar.
Significa "patito feo" porque crecí con aparato y granos, y ellas todavía me ven así.
Ben çirkin bir ördek değilim.
No soy un patito feo.
Hey, tipsiz!
¡ Oye, feo!
Her zaman filmlerde insan yiyen iğrenç çamurları dondururlar.
En las películas siempre congelan al feo limo come hombres.
Evet ama benim edepsiz yalanımı alıp çirkin bir şeye çeviren sensin.
Sí, pero tú cogiste mi desvergonzada mentira y la convertiste en algo feo.
Illinois'teki en tehlikeli katillerin ve ırz düşmanlarının yuvasıdır.
Es el hogar más feo, lleno de asesinos y violadores, en Illinois.
Hepsine sahiptim ama çok geçmeden her şey çok çirkin bir son buldu.
Lo tenía todo. Pero pronto todo llegó a un final muy feo.
Kötü bir şekilde kesti, değil mi?
Te hizo una corte bastante feo, ¿ no es así?
İlk şok ağlaması, sessiz ağlama, çirkin ağlama, ağlıyorsun diye ağlama bir daha ağlamayacağım dedikten sonra ağlama ve kapanış ağlaması. O benim suçum da olabilir.
Tienes el primer llanto de shock, el llanto silencioso, el llanto feo, el llanto porque lloras, y el llanto de después de decir que no lloras más, y el llanto final, que probablemente sea culpa mía.
- Yale rezalet yer zaten.
Yale es feo como el culo.
Asıl New Haven rezalet.
New Haven es feo como el culo.
Ölümü ne kadar kötüydü?
¿ Qué tan feo murió?
Çirkin kardeş sensin demek.
Entonces tú eres el hermano feo.
O çirkin.
Bueno, es feo.
Berbat bir köpek.
Es un cachorro feo.
"Bu gördüğüm en çirkin turuncu kazak" şaşırabilirsiniz ama bunu 30 yıl önce kaydettiğimde onun ne giydiğini bilmiş olmam imkansız, değil mi?
II'Ese es el maldito sueter anaranjado més feo que he visto en la vida " se asombrarian, porque es imposible que yo hubiera sabido qué llevarla él cuando grabé esto hace 30 afios, ( ; verdad?
Azıcık değil, yanlışlıkla ama oldukça sert bir şekilde.
No sólo un poco, pero accidentalmente, es muy feo.
- Kıpırda biraz bok nefesli!
¡ Hueles a feo!
Asla tutuklanmadım.
No soy feo.