Ferry Çeviri İspanyolca
1,001 parallel translation
Oradaki askerler bizi iskeleye kadar götürebilirler.
Los soldados de allí nos escoltarán hasta el ferry.
Tamam, millet, Lee'nin İskelesi'ne vardık!
¡ Estamos llegando a Lee's Ferry!
1896'da birgün feribotla, Jersey'e geçiyordum. Biz tam açılırken ederken başka bir feribot yanaştı. İçinde inmek için bekleyen bir kız vardı.
Un día de 1896, yo estaba cruzando hacia Jersey en un ferry y mientras salíamos, otro ferry estaba entrando en ese ferry había una chica aguardando para bajar.
Bunların hepsini topla ve yarın feribotlardan birine bin. Ama kalabalık saatlerde olmasın. Bunları denize at.
De acuerdo, átalo todo... y mañana coge un ferry, no en las horas punta, y tíralo por la borda.
Onu Ferry Building'den aldım.
Lo recogí en el edificio Ferry.
Ferry Building'den dosdoğru okyanusa.
Desde el edificio Ferry hasta el océano Pacífico.
6 : 30 gibi. Güney feribotu.
Alrededor de las 18 : 30h, en South Ferry.
Bunun beni ilgilendirmediğini düşünebilirsin, Leona ve sanırım ilgilendirmiyordu ama yine de Perşembe günü 6 : 30'da Güney feribotuna gittim.
Probablemente pensarás que no era asunto mío, Leona y supongo que no lo era, pero a las 18 : 30h de aquel jueves fui a South Ferry.
Gemi yola çıkacak, adamlardan biri meydanda yok.
El ferry se va y uno de mis hombres no ha venido.
Kararını ver, gemi beklemez.
Decídase, el ferry no espera.
Gemiden iner inmez paranızı vereceğim.
Cobraréis en cuanto bajemos del ferry.
Yataklı vagon, arabalı vapur!
¡ Ferry, vagón...!
Oakland'ta inip feribotu tut, seni buradaki iskelede bekleyeceğim.
Escucha. Bajas en Oakland y coges el ferry. Yo te recogeré allí.
Seni saat 10 : 00'da feribot iskelesinin alt katında karşılayacağım.
Polly, estaré en la estación del ferry a las diez.
Tamam, dinle, Gus, feribottaki çocuklarla konuşmanı istiyorum.
Ok. Escucha, Gus, Necesito que hables con los chicos del Ferry.
Körfezi geçen hiç feribot var mı?
¿ Pone algo de un ferry que cruce el golfo?
Belki iki ay daha feribot olmayabilir.
No habrá ferry en dos meses mínimo.
Kanal Oğlanı en önde, Picassio arkasından ilerliyor Harper Gemisi üçüncü.
Channel Boy avanza, Picassio le sigue... Harper's Ferry, en tercer lugar.
Bir sonraki feribotla mı gidiyorsunuz?
¿ Se van en el próximo ferry?
- San Diego Coronado Vapuru.
- Paseo en el ferry de San Diego.
Vapur gezintisi.
Sí, paseo en ferry.
Coronado Vapuru'na biniyorsun.
¿ Y te paseas en el ferry?
Bu vapuru kullandığınızı söylediniz. Belki sizi tekrar görürüm.
Como viaja en este ferry, ya nos veremos.
Bir aydır buluşuyoruz ama hep vapurda oluyor.
Hace un mes que nos vemos siempre en el ferry.
Vapurdaki kız mı?
¿ La muchacha del ferry?
Lütfen. Hayır.
Por favor, llévame a la estación del ferry.
Buharlı gemi, şilep ya da yük teknesi de mi yok?
¿ Ni un solo ferry, remolcador o barcaza?
Değildim, feribota binmiştim.
No, estaba en el ferry.
Feribot mu?
- ¿ En el ferry? - ¿ Me han...?
Bir şeyler yememiz gerek ve sonrada Battery yolunda yürüyüşe çıkar, limandan geçen feribotları izleriz.
Comeremos algo, daremos un paseo hasta el puerto... y veremos salir el ferry desde el muelle.
Bir feribot gibisin.
Suenas como un ferry.
Feribota yaklaştıkça rüzgâr soğur ama avuçların terlemeye başlar.
El viento es frío al acercarse al ferry... pero las palmas de tus manos empiezan a sudar.
Hikâye istiyorsan 4 numaralı rıhtıma gitmelisin.
Vaya al muelle cuatro. - El ferry de Jersey chocó con un iceberg.
Bizi vapura götürür müsün?
¿ Nos acercas hasta el ferry?
Son bir arzum var, bizim vapura götür.
Es mi ún último pedido ; llévanos hasta el ferry.
Yarın 10 : 07'de taze papatyalar kadar zinde olarak Sicilya feribotuna bineceğiz.
Mañana a las 10 : 07, embarcamos en el ferry de Sicilia, frescos como una rosa.
Merhaba, feribotu kaçırmamamız için acele etmeliyiz.
¡ Buenos días! Tendremos que apurarnos si queremos alcanzar el ferry.
Merhaba, feribotu kaçırmamamız için acele etmeliyiz.
Buenos días. ¡ Tendremos que apurarnos si queremos alcanzar el ferry!
Affedersiniz, feribot en yakın nerede duruyor?
Discúlpe, para tomar el ferry... ¿ cuál es el lugar más cercano para embarcar?
Onu Matsudo'daki tekneye götür.
Llévala al ferry en Matsudo.
Söyle, tekne için neden bize para verdi.
Di, ¿ por qué nos dio dinero para el ferry?
- Presidio da bir feribot yok muydu?
¿ Hayun Ferry en Pres ¡ d ¡ o?
İşte burada Yüzbaşı, Bu sizin feribotunuz.
Ah ¡ está, Cap ¡ tán. Su Ferry.
" Naziler tüm ağır su stoklarını, demiryolu ve feribotla binlerce askerin korumasında Almnaya'ya gönderecek.
"Los Nazis están embarcando toda su agua pesada a Alemania por ferrocarril y ferry bajo la custodia de miles de soldados."
Ağır su Pazar günü gemiye yüklenecek. "
"Se colocarán... en el hidro ferry el domingo a la mañana."
Feribot bir dakikadan daha kısa bir süre içinde batacak.
Para hundir el ferry en menos de un minuto.
Anna, şunu anlamaya çalış ; eğer feribotu batırırsak... oradaki birkaç insan ölecek ama milyonlarca insan kurtarılmış olacak.
Anna, lo que importa no es quien va a morir en el ferry, sino cuantos millones se salvarán si se hunde el ferry.
Feribotun zamanında ayrıldığını görmem gerekiyor.
Debo constatar que el ferry parta a tiempo.
Senden bir çocuk oyunu başlatmanı ve geminin arkasına gitmeni istiyorum.
Quiero que comiences un juego para niños atrás del ferry.
O sadece kayık.
Ése es el ferry.
Guaymas feribotu hakkında bilgi almak istiyoruz.
Queremos información sobre el ferry de Guaymas.