English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ F ] / Filistin

Filistin Çeviri İspanyolca

658 parallel translation
Filistin'de ilerleyemiyoruz Araplar arkamızda olmadığı sürece.
Que puede estallar un conflicto, que nos enfrente con los árabes.
Sayısal olarak azınlıkta olmalarına rağmen... Filistin, Yahudilerin ruhani merkezidir.
Palestina es el centro espiritual de la judería mundial, aunque allí los judíos son minoría.
- Ne çeşit fikirler? - Filistin.
¿ Qué tipo de ideas?
Hangisi? Bir sığınak olarak Filistin mi, yoksa Yahudi devleti için bir hareket olarak Siyonizm mi?
¿ Palestina como refugio o el Sionismo como movimiento... para un estado judío?
- Filistin yasalarına mı?
¿ La ley filistea? Sansón.
- Konuş! Filistin Prensliği'ne bağlı Dan'ın ordusunun başı Gazze Saranı Majesteleri'ne saygılarını sunar... Efendi Ahtur...
¡ Habla!
Efendi Ahtur... Dan ordusunun başı... Filistin Prensi..
Señor Ahtur, gobernador militar de Dan, príncipe de Filistea, emir de los ejércitos,
- Filistin domuzu!
¡ Cerdos filisteos!
- "Bu gece Filistin kadırgasıyla yola çıkarsın."
- "Sales esta noche en la galera a palestina".
Filistin'de.
Palestina.
Hala Filistin'de, ölen adamın müritleriyle beraber olmalı.
Debe de estar en palestina aún, con los otros seguidores del muerto.
Senin hatırına, Tribününü Filistin'den geri getirdim.
Por tu bien, traje a tu tribuno de palestina.
Son mektubu Filistin'in Celile denilen köyündendi.
Su última carta fue de un pueblo de palestina llamado caná.
Bu Hindistan, Vietnam, Filistin, Filipinler, Güney America,
Despertó el interés mundial sobre la vida de estos refugiados de India, Vietnam, Filipinas,
İsa'dan sonra Filistin'in güneyi, Yahudiye bir asır Roma egemenliğinde kaldı.
En el año de nuestro Señor Judea llevaba casi un siglo bajo el mandato de Roma.
Yahudiler Filistin'e gitmek için Avrupa'dan gemiye biniyor sonra İngilizler hepsini yakalayıp buraya gönderiyor.
Los judíos fletan un buque para ir de Europa a Palestina. Los británicos lo capturan y mandan aquí a los judíos.
Araplar Filistin'de istemiyor onları, İngilizler de istemiyor ama getiriyorlar.
Los árabes no los quieren en Palestina. Los británicos tampoco los quieren aquí.
Sizi görme şansım olmadan Filistin'den atandığım için de üzgünüm.
Y más aún que me trasladasen de Palestina sin haberla visitado.
Ve Filistin seyahati fazla geldi.
Creo que el viaje a Palestina fue demasiado para mí.
Filistin'i senden önce göreceğim.
Veré Palestina antes que usted.
Tanıştığımıza memnun oldum. Filistin'de hakkınızda iyi şeyler duyduk, Bay Mandria.
- Me han hablado muy bien de usted en Palestina.
O 611 kişiyi olduğu gibi Filistin'e göndereceğiz.
- 611. Sacaremos a los 611 que llegaron y nos los llevaremos a Palestina.
Birleşmiş Milletler mevcut oturumunu tamamlamadan Filistin meselesini oylayacak.
La ONU votará sobre Palestina antes de concluir la sesión actual.
İngilizleri İngiltere'de, Yahudileri Filistin'de görmek istiyorlar.
Prefieren que los británicos se vayan a su país y los judíos a Palestina.
Filistin'e ulaşabilir mi?
¿ Llegará este cascarón a Palestina?
Hepsini göndersek çok güzel olurdu. Böylece Filistin'e gitmelerine gerek olmazdı.
Les dejaremos marchar siempre y cuando no vayan a Palestina.
Belki Filistin'de.
Tal vez en Palestina.
Yükleme sırasında Filistin idari personelini emrime vermesini emredebilir misiniz?
Ordénele que ponga a mi disposición a todo el personal palestino para cargar.
En yakınınızdaki Filistin nöbetçi kulübesine başvurun.
Preséntense enseguida al puesto de control más próximo.
Unutmayın, Filistin'de bulundum.
He estado en Palestina.
Doğruca Filistin'e gidiyor!
Seguramente zarpará hacia Palestina.
Amerikalı bir kaptan ve tayfayla Filistin'e gidiyoruz ve yolcu sayımız 611.
Me dirijo a Palestina con tripulación y capitán americanos y 611 pasajeros.
Kuzey Afrika, Suriye, Lübnan, Filistin.
Norte de África, Siria, Líbano y Palestina.
Ve Kitty, Filistin'e gidiyoruz!
Kitty, nos vamos a Palestina.
Karen, Filistin'in nasıl olduğunu bilmiyorsun.
Tú no sabes cómo están las cosas allí.
O zaman seni Filistin'e ben götüreyim. Bir yolunu bulurum.
Yo te llevaré a Palestina.
Filistin'e gitmemize izin vermesini söyle.
Dile que nos deje partir hacia Palestina.
Haganah tarafından seçildiniz Filistin'e kaçabilmek ve dünyaya bir mesaj verebilmek için.
Fueron elegidos por la Haganah para fugarse a Palestina.
Ya Filistin'e gideriz, ya da burada ölürüz!
¡ lremos a Palestina o moriremos aquí!
Filistin Britanya mandası altında ve konu Birleşmiş Milletler'de görüşülüyor.
Palestina es un mandato británico impuesto por la Liga de Naciones.
Bakın ben mandadan fazla anlamıyorum ama Yahudilere Filistin'de bir vatan sözü verildiğini biliyorum.
Pero a los judíos se les prometió que se les darían tierras en Palestina.
Birleşmiş Milletler Filistin Komisyonu raporunu hâlâ açıklamadı.
La comisión de las Naciones Unidas para Palestina no ha emitido su informe.
Birleşmiş Milletler Filistin Komisyonu Flushing Meadow'a ulaştı. Ve şimdi toplantı için son önerilerini hazırlıyorlar.
La comisión de las Naciones Unidas se ha reunido en Flushing Meadows y está elaborando su recomendación final.
Dov Gruner ve Filistin grubundaki üç lider bugün Acre hapishanesinde asıldı.
Dov Gruner y otros tres líderes del Irgun han sido ahorcados en la prisión de Acre.
Birleşmiş Milletler Filistin Komisyonu genel kurula sunacağı öneriyi hâlâ erteliyor.
La comisión de la ONU sobre Palestina sigue retrasando sus recomendaciones a la Asamblea General.
Filistin'de bulundum.
He estado en Palestina.
Benimle Filistin'e gelecek ya da bu gemide beraber öleceğiz.
Irá conmigo a Palestina o moriremos juntos en este barco.
Bu insanlardan nefret ediyorsan neden onlarla Filistin'e gidiyorsun?
Si tanto odias a esta gente, ¿ por qué vas a Palestina con ellos?
" Majestelerinin hükümeti, bu gereksiz ıstıraba tanık olamadığı için Olmpia'nın Filistin'e gitmesine izin vermiştir.
Cito : "El gobierno de su majestad ha decidido conceder permiso" "al'Olympia'para zarpar hacia Palestina"
Sizlere Bay Barak Ben Canaan'ı takdim etmek isterim. Filistin için Yahudi İdari Birliği Komite Üyesi.
Tengo el honor de presentaros al Sr. Barak Ben Canaan, miembro del comité ejecutivo de la Agencia Judía en Palestina.
Öğrenmek için geldiniz. Çalışmak için geldiniz. Buraya Filistin'e bir Yahudi anavatanı kurmaya geldiniz.
Habéis venido a aprender, a trabajar y a construir una patria judía en Palestina.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]