English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ F ] / Fotografcı

Fotografcı Çeviri İspanyolca

3,218 parallel translation
Senin acemi fotoğrafçın senin resmini çekmek istiyor!
Eres un fotógrafo extraño... ¡ deberías saber que te estoy tomando la foto!
Not : Fotoğrafçı arkadaşını getirmeyi unutma.
Por favor, trae a Preity, tu amiga, mi fotógrafa.
Kendisi fotoğrafçı.
Es un fotógrafo.
Sentinel'in fotoğrafçılarından birini getireceğim.
Voy a traer al fotógrafo del "Sentinel."
Mike da bunu Laurel Harrison'ın fotoğrafçısından aldı.
Mike trajo esto... del fotógrafo de Laurel Harrison.
Fotoğrafçı.
Fotógrafo.
Ekipteki fotoğrafçı Herbert Ponting, keşif çağının ruhunu görüntüledi.
El fotógrafo de la expedición Herbert Ponting captó el espíritu de la era de la exploración.
Şimdi de beni fotoğrafçı mı yaptın?
¿ Ahora soy un editor?
Kubrick, mesleğe, fotoğrafçılıkla başlamıştır. "Cinnet" in setindeki bu çekimde sanatının merkezi olan kamera pozisyonunu görürüz.
Kubrick empezó trabajando como fotógrafo y, como demuestran estas imágenes del rodaje de El resplandor la posición de la cámara era un elemento clave.
Bizi fotoğrafçı öyle durdurmuştu.
Aquí es... es donde el... donde el fotógrafo nos colocó.
Hey, şu tarafa bir fotoğrafçı yollar mısın?
¿ Traes al fotógrafo?
Kitty, dışarı lütfen fotoğrafçı bekliyor
Kitty, fuera, por favor. El fotográfo está esperando.
Ve sonra bir fotoğrafçı California'da bir yönetmen tanıdığını söyledi. Adı Bud Lee idi ve istersem beni filmlerde oynatabilirdi.
Entonces un fotógrafo dijo que conocía a un director en California, llamado Bud Lee, que podía dirigirme en películas si yo quería.
Adı The Rainbow idi ve Althea Flint ile tanıştım. Larry Flint'in karısı ve o çekici üstünde karısını çeken bir fotoğrafçı.
Y conocí allí a Althea Flynt, la esposa de Larry Flynt, y a un fotógrafo que la acompañaba.
Bu işteki bazı kızların fotoğrafçılığını yapacaktım.
Iba a hacer una serie de fotos, unas fotografías de algunas chicas que estaban en el negocio.
En güzel kızlar ve en iyi fotoğrafçılar onlardadır. En iyi basın onlardadır.
Tienen las chicas más bellas, los mejores fotógrafos, los mejores medios de comunicación.
İtalyan arkadaşımı tanıtayım bu Diego, fotoğrafçı.
Permíteme presentarte a mi amiga italiana,
Bir fotoğrafçı için hoş bir şey değil.
Esta no es una gran cosa para un fotógrafo
Sen, fotoğrafçı benim odamda uyuyacaksın.
Tú, fotógrafo vas a dormir en mi habitación
- Diego. Fotoğrafçı mısın sen?
- Diego. ¿ Eres fotógrafo?
Fotoğrafçıyım.
Yo soy fotógrafo.
Fotoğrafçıydı kendisi.
él era fotógrafo.
Buraya birçok fotoğrafçı gelir.
Muchos fotógrafos vinieron aquí.
- Fotoğrafçı olan mı?
- ¿ El fotógrafo?
Stüdyo fotoğrafçısıyım.
Soy un fotógrafo de Estudio.
Yani, ben, sadece, moda fotoğrafçısı gibi değilim.
Quiero decir, soy sólo un chico. Quiero decir, no soy, como, un fotógrafo de modas.
Stüdyo fotoğrafçısıyım.
Uh, mi nombre es Kevin Wolfe.
Fotoğrafçı olma sebebi.
- Tienes un punto. - Que es exactamente por lo qué te convertiste en fotógrafo.
Wolfe Fotoğrafçılık.
- Correcto.
Pastayı kesiyoruz! Fotoğrafçı nerede?
¿ Dónde está el fotógrafo?
Tamam. Öyleyse binlerce resim çekeceğim, tamam mı? Bir tanesini yakaladım, ve işte, Ben bir fotoğrafçıyım.
Tomo mil fotos, sólo una bien enfocada ¿ y ya soy fotógrafo?
Ben beş parasız büyüdüm, ve ben bir fotoğrafçıyım.
Yo crecí sin dinero y soy fotógrafo.
-... bu hoby fotoğrafçılığından?
-... con tu afición por las fotos.
Ben Vogue'da staj yaparken, Nina orada fotoğrafçı yardımcısıydı.
Cuando yo era una interna en Vogue, Nina era asistente de fotografía.
Bildiğiniz gibi Ansel Adams, doğa fotoğrafçılığının babasıydı. Ve el değmemiş yerlerde sadece resmin gücüyle yapılabilecek bir akım başlattı.
Ya sabes, Ansel Adams fue el padre de toda la fotografía paisajista y creó un movimiento en torno a la naturaleza que sólo las imágenes podían hacer.
Fotoğrafçılıkla pek alakam yoktu ama onu buraya gelmeye ve bir göz atmaya ikna ettim.
No lo tenía claro en lo de la fotografía, pero lo convencí para que viniera aquí y echara un vistazo al sistema.
Çok eskiden kariyerimin ilk zamanlarında gece fotoğrafçılığında gerçekten çok özel bir şey olduğunu keşfettim. Zihninizde yer alan şeyler bir gezegenin yüzeyindedir. Artık sıradan Dünya'da gezinen, sadece bir insan değilsinizdir.
Tiempo atrás, al principio de mi carrera, descubrí que había algo realmente especial acerca de fotografiar de noche, que ubica tu mente en la superficie de un planeta.
Benim için fotoğrafçılık farkındalığı arttırma konusunda diğer şeylerle eş değerdir.
La fotografía para mí ha sido, más que nada, algo como una sensibilización.
Bir fotoğrafçı olarak bunları görmek heyecan verici ama bir Dünya insanı olarak görünce, "Korkunç bir şey." diyorsunuz.
Como fotógrafo, es emocionante ver estas cosas, pero como un ciudadano del mundo, esto es horrible.
Jim Balog, Zorlu Buz Araştırması ekibiyle çalışan bir fotoğrafçı.
Jim Balog, un fotógrafo con el grupo Extreme Ice Survey.
- Bu şanslı köpek bir sörf fotoğrafçısı...
- El maldito es fotógrafo de surf.
- Holly Castillo Fotoğrafçılık.
Holly Castillo Fotografía.
Yani, bizim aile fotoğrafçımız olacaksın!
¡ Serás la fotógrafa de la familia!
- Fotoğrafçı mısın?
- ¿ Eres fotógrafo?
Sadece bu yıl canın istedi diye çömlekçilik de, fotoğrafçılık da yaptın. Peki ya "Nadir Kafe"?
Para que tú puedas hacer lo que quieras este año ya sea cerámica o fotografía o el "Café Ocasional".
- Aslında.. - Fotoğrafçılıktan her zaman hoşlanmışımdır.
- En realidad.. me gustaba la fotografía.
Tabii ki. Ruhsal fotoğrafçılık mı?
- Claro. ¿ Fotografía psíquica?
- Fotoğrafçılık.
- Fotografía.
- Bu adam harika fotoğrafçıdır. - Çok güzel çıkmışsın.
- Este tipo es un gran fotógrafo.
Ben sadece fotoğrafçıyım.
Soy sólo el fotógrafo.
Asla tahmin edemezsin,... dünyanın en tatlı fotoğrafçısı benden randevu istedi.
Nunca adivinarás pero el más dulce fotógrafo del mundo me pidió una cita.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]