Fume Çeviri İspanyolca
625 parallel translation
- Puro içmemin sakıncası var mı?
- ¿ Le importa que fume un puro? - En absoluto.
Bir de "görevdeyken sigara içme."
"Y no fume."
İçebilir miyim?
¿ Te importa que fume?
Yeterince derine inince... küreği bırakıp bir sigara yakmasını ve son duasını etmesini söylerler.
Cuando ha cavado bastante, le dicen que deje la pala, que fume un cigarrillo y rece sus oraciones.
Peki, o zaman sigara içme.
Bueno, no las fume, entonces.
Yok.
Fume.
Biliyorum, etrafından dolaşacağız. Kemerlerinizi bağlayın ve sigara içmeyin.
Vamos a dar toda la vuelta, así que abróchese el cinturón y no fume.
- Sigara içsem rahatsız olur musunuz?
- ¿ Le importa que fume?
Artık içki ve sigara içmemem gerektiğini söyledi.
Me ha dicho que no beba, ni fume.
Pipo içmemi seviyor.
Le gusta que fume en pipa.
Sigara, içki içmeyen ve kötü alışkanlıkları olmayan birini.
Una chica que no fume, ni beba ni tenga malas costumbres.
Böyle bir zamanda çok saygısız bir şey.
Creo que es vergonzoso que alguien fume en estos momentos.
Sigara içmemden hoşlanmıyor musun?
¿ No te gusta que fume?
Bu Miller denen adam, benim buraya gelip yemeğini yiyip, sigarasını içmemden hoşlanmayacak.
Sabes, el tal Millar podría no querer... que esté aquí y coma su comida y fume sus cigarrillos.
Önce bir sigara içeyim.
Deja que me fume un cigarrillo.
Bir sigara içmeme izin ver.
Deje que me fume un cigarrillo.
Şimdi gidip onlarla konuş.
Fume una pipa de la paz.
- İçmemenizi dilerim.
Por favor, no fume.
- Tek karşı çıktığı şey sigara içmem.
- Lo único que no le gusta es que fume.
- O zaman içebilirsin.
- Entonces fume, yo permito.
Ne yapıyorsun? "İçme" dedin, ben de söndürüyorum.
- Me has dicho que no fume y lo he apagado.
Az sigara içmeli, doktorunu dinlemelisin.
Y fume menos. Hágale caso a su médico.
Ye, sigara iç, düş kur, seviş.
Coma, fume, sueñe, haga el amor.
O zaman, odanızda sigara içmenize engel olmam imkansız.
Por supuesto, no puedo impedirle que fume en su habitación.
Doktor, günde beşten fazla içme, dedi.
El médico dice que no fume más de cinco al día.
Yüzükoyun sigara içerken yakalanan geceyi hücrede geçirir.
El que fume tumbado en la cama, pasará una noche en la nevera.
Televizyon izlemek zorunda değilsem, sigara içebilir miyim?
Ya que me obliga a mirar la televisión, ¿ me permite que fume?
- Teşekkürler.
-... y no fume. Gracias.
İlk önce, bu şeyleri havada açık pilot kabininde ateşlemeniz gerekir.
Bueno, en primer lugar, debería lanzar esas cosas - con la mecha prendida. - Fume cigarros.
- Hayır, ama sen içebilirsin
- No, pero fume usted.
- Azaltsanız iyi olur o zaman.
- Pues mejor que no fume tanto. - ¿ Cómo?
Azaltsanız iyi olur o zaman.
- Mejor que no fume tanto.
- Sigara ister misin, Rita?
- Fume, compañera Rita.
Duman rahatsız ediyor mu? Bişeyler yer misin? Hayır.
¿ Te molesta que fume mientras me lames?
- Al, büyükbaba!
- Tome. Fume, viejo.
Ketçap, hardal ve soğandan uzak dur... ve sarımsak, çay ve kahveden... tütün, viski... burbon, votka ve cinden...
No coma salsa de tomate, mostaza, cebolla, ajo... té ni café. No fume. No beba whisky, bourbon... vodka ni ginebra.
Sigaramı bitirir bitirmez yemeğini hazırlayacağım.
Te preparo la cena en cuanto me fume un cigarrillo.
Lütfen sigara içmeyin Mösyö...
Por favor, no fume. Monsieur...
Lütfen sigara içmeyin, Bay Marlowe.
Por favor, no fume, Sr. Marlowe.
9 yaşıma gelene kadar sigara içmedim.
Nunca fumé un cigarrillo hasta que no tuve nueve años.
Aynı sigara içmeyi ilk denediğim andaki gibi.
Igual que la primera vez que fumé un cigarrillo.
İlk sigaramı içtiğim günden bu yana kızlarla birlikteyim.
Salgo con chicas desde que fumé mi primer cigarrillo.
- Sigaram seni rahatsız mı etti?
¿ Te molesta que fume?
Oturdum, onlarla beraber bir sigara içtim ve bazı şeyleri konuştuk.
Me senté y fumé un cigarro con ellos. Hablamos un poco.
Bardaydım, barda, ilk sigaramı tüttürdüğüm yerde, Ve bozuk paralar yuvarlana, yuvarlana, yuvarlana gidiyordu.
Estaba en el bar, en el bar, donde fumé mi primer puro, y los monedas, monedas, monedas se van rodando.
O kadar çaresizdim ki enginar yaprağını sardım ve onu içtim.
Yo me desesperé tanto que incluso enrollé hojas de alcachofa y me las fumé.
Bir süre sonra, bir puro içerken kendimi heveslendirmeyi becerdim. Ne düşündüm? Hadi, dedim.
Después de un rato logré darme una palmada en la espalda, fumé otro cigarro y ¿ qué pensé? " Vamos.
Al, bunu iç.
Aparqué al lado del hospital. Fume.
Hadi iç.
Vamos, fume.
Elimi kırdım ve ağır sigara koktuğu doğrudur.
Sí es verdad que me rompí la mano y que fumé mucho.
Evde kimse yoktu bir sigara yaktım, bekledim, ortalıkta görünmedi.
No había nadie en la casa Me fumé un cigarrillo y le esperé, pero no llegó.