Gazoz Çeviri İspanyolca
1,277 parallel translation
Bu gazoz çok güzel.
Este Yoo-Hoo es bueno.
- Ben bir gazoz alayım.
- Quiero refresco de limón.
- Gazoz mu?
- ¿ Refresco de limón?
Limon dilimli bir gazoz olsun.
Refresco de limón con una rodaja de lima.
Bir gazoz alacağım.
Voy a buscar un refresco.
Çoğunlukla matematik ve özel ilişkiler konusunda. Ama kesinlike beyin özürlü değilim. - Sana yeni gazoz getireyim mi?
Un poco lento en algunas cosas, en mayoría matemáticas y relaciones espaciales, pero ciertamente no deficiente ni nada. ¿ Puedo invitarte otra soda?
Biliyor musun, sanırım bunun yerine bir gazoz almalıyım.
Sí, creo que estoy de humor para una limonada.
Gazoz ister misiniz?
¿ Quiere un refresco?
Eminim şanslı hırsız, matineye gitmiş, gazoz içiyordur.
Seguro que el ladrón está disfrutando de una matiné y una refresco chico.
Beni beş kilometre koşturuyor ve diyet gazoz içiriyor.
Me lleva a una carrera de tres millas y luego me alimenta con refresco de dieta.
Gazilerimizin hatırasını alçaltmanın gazoz sattıracağını mı sanıyorlar gerçekten?
¿ Creen que insultar el recuerdo de nuestros veteranos venderá refrescos?
Endişelenmeyin, bu "lav" sadece bizim sponsorumuz Osaka Portakal Gazozu tarafından yapılmış bir gazoz.
No se preocupen, esa "lava" sólo es jugo de naranja hecha por nuestro patrocinador Empresa de Jugo de Naranja Osaka.
İlk önce kafamın içinde, bir gazoz köpürüyor sandım.
Al principio, sentí como si tuviera ginger ale en el cráneo.
Sen yazarken ben de gidip soğuk bir gazoz getireyim.
Y mientras lo hace, iré a buscar unas latas frías de gaseosa.
Üzerine gazoz döktüm.
Yo derrame soda sobre el.
Size sadece gazoz alabilirim. Çünkü sizin reşit olmadığınızı biliyorum.
Puedo traerles gaseosas porque sé que son menores de edad.
Evet. Haklısın. Gazoz kulağa gayet hoş geliyor.
Sí, tienes razón, una gaseosa vendría muy bien.
Bekle. Karen'a gazoz koy.
No, dale un ginger ale.
Zencefilli gazoz?
¿ Qué tal un Ginger Ale?
Şu kocaman uçan harfleri siz de gördünüz mü? Sen umutsuz vakasın Gazoz!
¿ Alguien mas vio esas letras grandes volando?
Büyük Gazoz mu?
¿ El Gran Kazoo?
Bak, bu Gazoz.
Mira, es ese Kazoo
Washington Sentinels'ın yedekleri stadyumu terk ettiklerinde onlar için tören yapılmadı. Ayakkabı, gazoz ya da mısır gevreği reklamları için anlaşma da yapılmadı.
Cuando los sustitutos de los Sentinels abandonaron ese día el estadio, no hubo desfile triunfal... ni contratos publicitarios para zapatillas, refrescos o cereales.
Gazoz isteyen var mı?
¿ Alguien quiere un refresco?
Gazoz canavarı!
El monstruo de la soda!
Ama sanırım size bir... Gazoz ister misiniz Bay Leery?
¿ Quiere un refresco, Sr. Leery?
Portakallı gazoz ve bir kutu simit nasıl?
¿ Qué tal una bebida de naranja y una bolsa de galletas?
Bir çubuk şeker, bir gofret ve bir portakallı gazoz.
Un bastón dulce, un caramelo y una bebida de naranja.
Bize iki dakika verirsen, sana 10 gazoz ve bir kutu şeker alırım.
Si me das dos minutos te daré diez bebidas y una caja de azúcar, ¿ qué dices?
- Benim çişim gazoz gibi kokar.
Mi pis huele a soda.
Hey, gazoz isteyen var mı?
Oigan, ¿ alguien quiere una soda?
İçeri girip bir gazoz alayım.
Iré adentro y la traeré.
Sana bir gazoz getireyim.
Te traeré una gaseosa. Espera aquí.
Birkaç ama çok vahim isteklerim olacak. Gazoz.
Tengo algunos requerimientos cruciales.
- İçmek için, gazoz gibi bir şey?
¿ Para beber? ¿ Una gaseosa o algo?
Daphne... - Portakallı gazoz olabilir.
Quizás una Orangina.
Portakallı gazoz.
Orangina.
Dostlarım, sırasını savan mantar ustası olarak gazoz skandalının acı günlerinde bana destek olanlara teşekkür ederim.
Mis amigos, como Maestro Descorchador saliente, me gustaría agradecer a todos aquellos que me apoyaron durante los feos días de Sprizergate.
En iyi gazoz.
Las mejores coc a colas.
Evet Lindsay, kanepelerinde yatıp gazoz içerek televizyon izlemen için büyük paralar vermeleri lazımdı.
Sí, Lindsay, deberían pagarte una millonada... por andar por ahí tirada, bebiendo coca cola y viendo la tele en su sofá.
Kim, gazoz aldın mı?
- ¿ Kim, has traído refrescos?
Sana bir gazoz alabilir miyim?
- ¿ Quieres un refresco?
Connecticut'ta biz beleş gazoz deriz.
En Connecticut, se dice bebida.
Peki, ellerimde ne olduğunu tahmin et, gazoz senin.
Adivina que tengo en cada mano y tendras tu gaseosa.
Dükkana girdim, bana gazoz önerdi.
Entre a la tienda y me ofrecio una gaseosa.
Gazoz getirdim.
Mira, mira, tengo refresco.
Debbie. Sana gazoz falan getirir.
Te llevará algo de beber.
Zencefilli gazoz ile çok iyi gider.
Bien, aquí vamos.
Gariptir eve hiç portakallı gazoz almam.
Quizá deba tomarme una también. Es gracioso lo de la Orangina...
Biraz gazoz getireceğim. Bu sizi ayakta tutar.
Voy a traeros unas sodas para manteneros despiertos.
- Bana gazoz getirebilir misin? Hayır!
- ¿ Me puedes traer un trago?