Gelip Çeviri İspanyolca
38,835 parallel translation
Nancy Reagan'ın hayaleti, bu gece ziyaretine gelip "çak bakalım" diyecek.
Esta noche te visitará el fantasma de Nancy Reagan y te chocará los cinco.
O kadar konuştuğumuz bu çılgın çocukla gelip bir tanış.
Ven a conocer a este niño loco del que he estado hablando.
Yani buraya gelip, derse geldiğini söylerse terapisine devam etmek için onunla burada buluşabilirsin.
Si viniera a mi apartamento y dijera que es para eso, podría encontrase contigo para seguir su terapia.
Burada oturduğunuzu gördüm sadece ve gelip bir merhaba demek istedim.
Solo te vi aquí sentado, pensé en venir a saludar.
Bugün üçü çeyrek geçe buraya gelip, Dedektif Ross'la görüşmemi söyledi.
Dijo que viniera aquí hoy a las tres y cuarto y hablara con el detective Ross.
O kadar elini düzelttim, yanıma gelip de bir selam vermek yok mu?
Te curo la mano ¿ y no vienes a saludar?
Gelip gittim. Sen?
A ratos.
Hele bir caniyle burun buruna gelip, onu öldürdüğünü bilmesi?
¿ Pero saber que se acercó tanto a un monstruo y que le mató?
Bunu görmezden gelip, kızımın yüzüne nasıl bakabilirim?
¿ Cómo puedo dejarlo pasar y mirar a mi hija a los ojos?
Neden onca zaman sonra gelip de bu kemikleri çıkardın?
¿ Por qué has vuelto luego de todo este tiempo... a desenterrar estos huesos?
- Hayır, hemen gelip gittiler.
No. Entraron y salieron muy pronto.
Polislerin gelip beni bulmasını bekledim.
Esperé que la policía viniera a buscarme.
İşten sonra yanına gelip seni alacağım, tamam mı?
Regresaré a buscarte después del trabajo, ¿ sí?
Karakola gelip yardım etmeni istiyorum.
Ve a la estación y ayúdame.
21. yüzyıla kaçak gelip sizin olmayan konak bedenlere girdiniz.
Saltaste al siglo XXI ilegalmente, tomaste una huésped, cargaste un virus...
Gelip beni bulun, kutsal varlıklar.
Encuentrenme, santos.
Gelip toplamama yardım etmek isteyen var mı?
¿ Alguien quiere ayudarme a cortar unas?
Size gelip deseydim ki...
Y vengo y le digo :
Ama gelip deseydim ki ben domates çiftçisiyim domates ekeceğim.
Pero si viniera y dijera que soy productor de tomates. Quiero plantar tomates.
Pekala, biriniz benimle gelip annenizi durdurmalısınız.
Vale, uno debería venir corriendo conmigo a detener a mamá.
O kadar şeyi görmezden gelip öyle davranmaya devam edemeyiz.
No podemos simplemente tirar todo por la borda y fingir que no existe.
Kendisi burada gelip alabilirsiniz.
Ella está aquí. Ven a buscarla.
İğrenç kıç yalayıcılar öğleden önce gelip benim donutlarımı yiyorlar.
Asquerosos lame culos, viniendo antes del mediodía, comiéndose los donuts que me pertenecen por derecho.
Eğer birşeye ihtiyacın olursa..... gelip direk Frankie'ye söyleyeceksin, tamam mı?
Si necesitas cualquier cosa, habla con Frankie, ¿ de acuerdo?
Herkes gelip birer bebek oyuncağı alsın, haydi.
Venid todos a coger el muñeco de un niño. Vamos.
Gelip bana geri dönüşüm sisteminde yardım et.
Ven a ayudarme con el sistema de reciclaje.
Bir devlet kuruluşuna gelip yasadışı uyuşturucu almamı hoş görebilir misiniz acaba dedin.
Acaba de entrar en un edificio del gobierno ¿ y me pregunta si nos parece bien que tome drogas ilegales?
Louis, Renaldo gelip araya perdeyi takmadan yerinden kımıldamıyorsun.
Louis, no te moverás otro centímetro hasta que Renaldo vuelva aquí y coloque nuevamente la cortina.
Eğer Jessica buraya gelip onun için ne kadar önemli olduğumuzu gösterseydi bir şeyler değişebilirdi.
Y lo único que cambiaría eso es si Jessica viniera y le demostrara lo importante que somos para ella.
Gelip bizimle otursana!
¿ Por qué no vienes a sentarte con nosotras?
Yediğin cipsleri evin her yerine dökmüşsün. Üstüne bir de dün gece fıçıya musluk açmayı bildiğini görünce gelip şu "meditasyon" odanı bir de ben göreyim dedim.
Encontré tu comida chatarra por toda la casa y luego, anoche, sabías cómo ponerle el grifo a un barril.
Kendine gelip enerjisini topladığında işe yarayıp yaramadığını göreceğiz.
Una vez que despierte un poco más, cuando tenga mas energía, veremos si ha funcionado.
Avukatların terk ettikten sonra buraya gelip bana yalvarman ne kadar sürer diye merak ediyordum?
Me preguntaba cuánto tomaría después de que tus abogados se fueron que vinieras a rogarme que te contrate.
Ve uykumda olan şeyi söylemek zorundaydım, çünkü bugün bana gelip sordu. Ben de ona kaza kısmını anlattım, kavgaya tutuştuk.
Y debí haber hablado en mi sueño porque hoy me preguntó al respecto, y le conté sobre la parte del accidente y luego discutimos.
Olur da dünya yeniden makul bir yer olursa geri gelip bana olan borcunu alırım.
Quizás cuando el mundo recupere la cordura, regrese por lo que es mío.
Gardiyan bunu duydu ve yanıma gelip kerpetenle çekti.
Los guardias oyeron esto, vinieron y me los tumbaron con la porra.
Yanıma gelip bana kaçmak zorunda olduğunu söylemiştin.
Tú viniste a mí, y me dijiste que tenías que escapar.
Tamam, tuvalete git ve külotunu indir. Sonra ben de gelip seni düzeyim.
Sí, ve a reventarlo, bájate la bombacha, y luego entraré... y tendré sexo.
Jessica ve Jason gelip bizi ziyaret edebilirler.
¡ Sí! ... Jessica y Jason vendrán a visitarnos.
Ve evime gelip bunu öylece alamazsın. Bana sormadan da bununla istediğin şeyi yapamazsın çünkü bu bana da ait.
Y no puedes venir a mi casa y llevártela así como así, y hacer lo que quieras con ella sin preguntarme, porque es mía también.
Buraya bolca parayla gelip açık arttırmada Ishmael'den yüksek teklif verdiniz.
Llegan con todo su dinero. Superan la oferta de Ishmael en la subasta.
Görmezden gelip, hayatımı yaşamaya çalıştım ama belli bir noktadan sonra kendini savunmaktan zorunda kalıyorsun.
Trato de ignorarlo y vivir mi vida, pero en un cierto punto tienes que... tienes que defenderte a ti misma.
Buraya gelip görmelisiniz.
Será mejor que vengáis a ver esto.
Fifth street çılgınları gelip ikisine de kurşun yağdırdı.
Y la banda Calle Cinco llegó y les disparó.
S.H.I.E.L.D. ile beraber gelip onlarla beraber gittiğini biliyoruz.
Sabemos que entró con SHIELD, y se fue con SHIELD.
Ne zaman istersen gelip bana kahvaltı hazırlayabilirsin.
Podrás hacerme el desayuno cuando quieras.
Midye kaplı bu gemiye bir koruma büyüsü yaptım, Ki Hyde'ın gelip sana zarar vermesini engelleyecek... Hem de senin ayrılmanı da imkansız kılacak.
- Poner un hechizo de protección... que evitará que Hyde pueda subir a bordo a lastimarte... y también impide que te vayas.
Kim buraya gelip X'in karşılığını bulmak ister?
¿ Quién quiere pasar al frente y resolver el problema?
Daha ileri gitmeden önce bizim gelip sizinle konuşmamızı istedi.
Él quería que venir y tener unas palabras antes de que llegara más lejos.
Ya gelip etrafı ararlarsa?
¿ Pero y si entran y buscan por el lugar?
Bana gelip borcun için para istedin.
Viniste a mí y me pediste lo que se te debía.