Geçecek Çeviri İspanyolca
6,173 parallel translation
Geçecek.
Estarás bien.
- Bu gece, çok uzun olacak, sabahta zorlu geçecek.
Será una larga noche. Y le seguirá un largo día.
2. yüksek teklifi veren siz olduğunuz için parça siz geçecek.
Por lo tanto, hizo la segunda mejor oferta, y la compra recae en usted.
Ama bunlar geçecek.
Pero se pasarán.
Baş ağrıları, kafa karışıklığı, hepsi geçecek.
Los dolores de cabeza y la confusión, todo pasará.
Sistem, vanalardan biri tıkanınca diğeri yerine geçecek şekilde tasarlandı.
La planta está diseñada de manera que si una válvula queda obstruida, otra más acuda en su auxilio.
Tarihe geçecek kuralları değiştirecek bir şey olacağı söyleniyor.
Sabes, oí que sería "histórico", "un punto de cambio", eso dicen.
Ve yeni KBY aynı zamanda Los Angeles turizmiyle alakalı 250 milyon dolarlık yaratıcı sunumumuzun başına geçecek.
Y este nuevo vice presidente también se encargará de nuestra presentación para conseguir la cuenta de turismo de Los Angeles de 250 millones.
- Geçecek.
Así será.
Bir defa banka kasalarındaki emeklilik planının kaybolduğunu fark etsin geçecek. Bizim adam da hareketini yaptığında tam yanında olacak. Tamam mı?
Sí, una vez que sé de cuenta... que su plan de jubilación desapareció... de aquellas cajas de seguridad, lo hará... y tu chico estará justo a su lado... cuando haga su movimiento.
Beş yıllık bir sözleşme yaparsam, hayatımın geri kalanı böyle geçecek demektir.
Si firmo un contrato por cinco años, va a acabar matándome.
Parkta bir günümüz kaldı ama o gün harika geçecek.
Ahora, solo nos queda un día en el parque, pero será maravilloso.
Evet, bütçemi sarsacak. Sicilime geçecek ama ben bir erkeğim.
Sí, va a perjudicar mi presupuesto, afectará a mi historial, pero soy un hombre.
Özet geçecek olursak, sen vuruldun Koehler ise kendi hayatına son vermeye karar verdi.
Bien, resumiendo, te dispararon y Koehler decidió suicidarse.
Anne, bugün olaysız geçecek.
Mamá, hoy debería ser un día fácil.
Önümüzdeki birkaç saat içinde değil... ki o zamana dek mine çiçeğinin etkisi geçecek ve saygısızca davranmaya devam edersen... üzerinde uygulayabileceğim çok çeşitli işkence ve cezalar da dahil... her şeyi unutman için etki altına alabileceğim.
Bien, no en las próximas horas, en un tiempo, estarás libre de verbena, y podré obligarte a olvidar todo, incluido todo tipo de torturas y castigos que pueden, sin embargo, emplearse si continúas demostrando falta de respeto.
Ve görünüşe göre silah kontrol tasarınız geçecek.
Y parece que su proyecto de ley sobre el control de armas tendrá un gran éxito.
Özel Operasyonlar Bürosunun başına geçecek kişi umarım şu suçla mücadele saçmalığına bir son verir ve daha fazla operasyon eğitimi aldırır.
Espero que quien esté al mando de la división de operaciones especiales restrinja toda esa tontería de erradicar la delincuencia y deje que el SWAT entrene como debería. Unidades Pacific.
İlk birkaç hafta hep eğitimle geçecek zaten.
Las primeras semanas solo serán de entrenamiento.
Bütün günüm endişelenmekle geçecek.
Tengo un día complicado mañana.
Otobüslerin yerine geçecek yeni bir metot bulana kadar Carlito, Sulla'ya her şeyin beklemede olduğunu söyledi.
Carlito le dijo a Sulla que lo detuviera todo... hasta que encontraran un método para reemplazar los buses.
Sana özet geçecek zamanımın olduğunu mu sanıyorsun?
¿ Crees que tengo tiempo de informarte?
İlk ben gideceğim ve "yumurta sizin" diyeceğim, bütün kasaba o kapıdan geçecek ve son olarak sen de yumurtayla çıkacaksın.
Yo voy primero y les digo que les pertenece, mientras dejen salir a todo el pueblo. Y tú vienes al último con el huevo.
Altyazı geçecek misin?
¿ En español, por favor?
Ve biliyorum ki çok yakında Lori temasa geçecek.
Y sé que Lori podría estar muy cerca.
Louis'e sorunun olduğunu söyledin o da halletti "güzel" deyip geçecek misin?
Fuiste a Louis con un problema, lo resolvió, ¿ y todo lo que vas a decir es "bien"?
- Sonra ölü bedenininz üzerinden geçecek ve diğerini öldürecek, sonra diğerini.
- Entonces pasará por tu cuerpo roto y romperá otro, otro, otro y otro.
O zaman harekete geçecek bir yol bulman lazım..
Entonces tienes que averiguar el modo de tomar medidas.
Geçecek. Her şey yolunda.
Está bien.
Reaktör bir gün içinde tam faaliyete geçecek.
El reactor estará completamente operativo en un día.
İktidardan hoşlandığını mı düşündüğümü soruyorsan... Kayıp oğul tahta geçecek sonuçta. İnan bilmiyorum.
Si me preguntas si creo que llegarás al poder, que el hijo pródigo volverá al trono, no lo sé.
Gelip geçecek!
¡ Va a ocurrir!
Yani, yakında hikaye haberlere çıkacak... ve sonra herşey harekete geçecek.
Pronto la historia llegará a las noticias y entonces todo se vendrá abajo.
-... Noel'im bok gibi geçecek.
- Mi navidad va a apestar.
10 ile 20 dakika arasında Espheni'nin sonraki dalgası buraya doğru harekete geçecek ve hepimizin öldüğünü düşünmelerini sağlamamız gerekiyor.
En 10 o 20 minutos, la siguiente ronda de Espheni vendrán marchando hasta acá y necesitamos hacerles pensar que estamos muertos.
- Eline ne geçecek?
- ¿ Qué tienes que ganar?
Bir yılım burada duruşma beklemekle geçecek.
Me pasaré aquí un año esperando el juicio.
Hemen hareket geçmezsek, ikimizin de ailesinden geriye kalanları kırıp geçecek.
Si no actuamos ya, destruirá lo que queda de nuestras familias.
Hey, bu da geçecek.
Hey, esto también pasara.
Geri kalan hayatın da böyle geçecek.
¿ Y en qué se diferenciaba de toda tu vida? Qué gracioso.
Ayaklarımdaki sakızı saldıktan sonra devreye geçecek şekilde hazırlamıştım.
Para que estuviera lista para activarse apenas removiera la goma de mis pies.
Irkçıların eline geçecek olsa bayıla bayıla kullanırlardı.
Los segregacionistas estarían encantados si lo supieran.
Bugün kötü geçecek sanmıştım.
Creí que hoy sería un día aburrido.
Canavar yılanı semaya çıkarınca eline ne geçecek?
¿ Qué obtiene enviándolo al cielo?
Dondurucu kısmına geçecek miyiz?
¿ Vamos a llegar a la parte del congelador?
Kamyon buzların içinden geçecek.
Ese camión se va a hundir en el hielo.
Geçecek.
Se le pasará.
Çocuğu bulmazsanız o fırsat elinize geçecek.
Si no encontramos al chico pronto, podrás demostrarlo.
Caleb, hepsi geçecek.
Caleb, superaremos esto.
Ne zaman etkisi geçecek?
Bueno, ¿ cuánto tiempo tardarán en desaparecer los efectos?
- Kitap imzalamaya geçecek miyiz yoksa...?
No.